Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Gastronomi halkın mutfağında gizlidir…

Gastronomi halkın mutfağında gizlidir…

Gastronomi sözcüğü etimolojik yönden ele alındığında Yunanca gastro ve nomos sözcüklerinin birleşiminden meydana görülmektedir.

Gastro sözcüğü, mide manasına gelirken; nomos kelimesi ise, kanun, kural, yasa ya da düzenleme manalarına gelmektedir. Bu sebeple gastronomi; yeme-içmeye ilişkin kural ve normlara uyum ile ilgili olmaktadır.

Türkiye’de 40 ayrı çeşit mutfak varlığından söz edilmektedir. Yemek bazında bakarsak da 2000 çeşit yemeğimizin olduğu dile getiriliyor. Tüm dünyada yemek çeşitleri toplansa bu sayıyı yakalayamaz gibi görülmekte.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk yemek kültürünü, UNESCO’nun da tanıdığı "Somut Olmayan Kültürel Miras" kategorisinde koruma altına almıştır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından geleneksel Türk mutfağının tanıtılması, yerel mutfak değerlerinin korunması ve gastronomi bilincinin geliştirilmesi amacıyla her yıl Mayıs ayının üçüncü haftasında "Türk Mutfağı Haftası" kutlandığı ve Türk mutfak kültürününüm tanınmasına katkı sağlamak, sağlıklı ve yerel beslenme bilincini geliştirmek amacıyla 21-27 Mayıs 2025 tarihlerinde yurt içi ve yurtdışında Türk Mutfağı Haftası kapsamında düzenlenecek olan gastronomi temalı etkinliklerin festival havası içinde geçmesi bekleniyor.

Dünyada ülke mutfaklarından bahsedilebilir ancak ülkemizde illere özgü mutfak adlandırmaları bile vardır. Türkiye dünyanın en zengin mutfaklarından birine sahip olduğu halde, bu zengin gastronomik değerlerini tanıtma ve gastronomi turizminden hak ettiği payı elde etme konusunda alacağı çok yol var gibi görünüyor.

Yapılan etkinlikler sadece yemek yemeye ve lezzet festivaline dönüşmemeli, yerel malzemeler kullanılarak orijinallikler korunmalı, geleneksel mutfak kimliğinin zedelenmesine kapı açmamalı, erişilebilirlik sorunu oluşturmadan halkın mutfağının sergilendiği izlenimi vermeli, yerel üreticilerin büyük gıda firmalarının ve restoran zincirlerinin gölgesinde kalmasına kapı aralanmamalıdır. İşin eğitim boyutu da dikkate alınarak bilinçli tüketim, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik, sağlıklı beslenme vb. konularda da toplumun bilinçlendirilmesi yönünde kazanımlar sağlanmalı bu alanda etkinliklere de yer verilmelidir.

Beslenme, yalnızca fiziksel bir gereklilik olarak değil, ruhsal ve zihinsel gelişimin bir parçası olarak ta ele alınmalıdır.

Ekmeği tuza banıp yemek diye bir şey vardır bizim kültürümüzde…

Türk inanç ve kültüründe ekmek, tartışmasız olarak tek başına bile önemli bir yere sahiptir.

Yahya Kemal'in "Türkler Viyana kapılarına nasıl gitti?" sorusuna verdiği cevap oldukça dikkat çekici: "Bulgur pilavı yiyerek ve Mesnevî okuyarak."

Bu öyle sıradan bir söz değildir. İçerisinde iktisadı, yaşam sistemini, kültürel bakış açısı ve iddianızı da ortaya koyar. Bu aynı zamanda bir sofrayı kuracak gücünüzün olduğuna da işarettir.

Ülkemizde kimileri tarafından kabul edilmese de bir yemek kültürümüz var ama parçalandığı da bir gerçek. Yapılan bu tür etkinlikler kaybolan değerleri, kültürleri yaşatmak ve yeniden yeşertmek adına bir fırsat olarak görülmelidir.

Türküler, hikâyeler, halk oyunları gibi kültürümüzün bir parçası olan mutfak kültürü ise yeme içme davranışlarımızın bir ürünü olup yaşam biçimlerimizin de göstergeleri arasındadır.

Mutfak kültürü bir yöreye ait olan, yöreye özgü ürünler kullanılarak yapılan ve genelde yöreye özgü pişirme tekniklerinin kullanıldığı bir olgudur. Yiyeceğin üretiminden tüketimine kadar pek çok süreci içerir ve bu süreçte ortaya çıkan ögelerin bir ürünü sayılabilir

Kadim kültürümüzden üç sihirli kelimeye baktığımızda da yemek kültürümüzden kodlara rastlayabiliriz:

“Kılletü Taam, Kılletü Menam Ve Kılletü Kelam…”

Yâni az yemek, az uyumak ve az konuşmak…

17. yüzyılda Zeynel-âbidin bin Halîl tarafından IV. Murad için yazılan "Şifâü'l-Fu'âd" başlıklı kitabın birinci bölümü, "yemek yemeye yönelik olan kavâidin beyanı" olarak tanımlanır ve beslenme kurallarından bahseder. Bu kitap, sağlıklı beslenme ile ilgili bilgiler içerir ve yemekten önce veya sonra yapılması gerekenler hakkında bilgi verir (Kut, 2014). İlk kural, midenin yemeğe hazırlanması için yemek öncesinde bir miktar hareket etmenin sağlanması gerektiğini belirtir. İkinci kural, az miktarda yemek yenmesi gerektiğini ve aşırı yemenin rahatsızlıklara neden olabileceğini vurgular. Üçüncü kural ise, yemekten sonra mutlaka biraz hareket edilmesi gerektiğini ancak aşırı hareketin zararlı olabileceğini ifade eder (Özakbaş, 1996).

Medeniyetlerin beşiği olan Anadolu topraklarında gelişen Türk gastronomisi "coğrafik gastronomi" olarak da görülebilir. Sayısız medeniyetin buralarda hayat bulması, iklim, dünyanın her yerinden göç alması gibi sebepler sahip olunan bu çeşitliğe ve zenginliğe katkı sunmuştur.

Doğanın sunduğu sayısız nimetlerden yemek yapma noktasında kabiliyetli ve zengin bir kültürümüz olduğu kadar, ekonomik nedenler den ve küreselleşmeden dolayı yeme husususun da durumumuz elbette tartışılabilir.

Her türlü yiyecek ithalatında yaşanan artışlar ve bazı fast food zincirlerinin çoğalması Türk mutfağında küreselleşmeye yol açtığından mutfak kültüründen ve beslenme alışkanlıklarından kopmalarında yaşanması kaçınılmaz olmuştur.

İnsanın hem kişiliğini hem huylarını hem de ibadet hayatını etkileyecek kadar önemli olan beslenme önceden de belirtildiği gibi, bizim için sadece fiziksel bir olaydan ibaret değildir. Gıdaların sağlıklı, lezzetli ve ekonomik olması da tek başına bizler için yeterli değildir.

Hiç kuşkusuz, insanda ahlak ve karakterin oluşmasında yediklerinin de büyük etkisi vardır. Sonuçta yediklerimiz sadece bedenimizi beslemiyor, ruhumuz ve karakterimiz üzerinde de etkiler meydana getiriyor.

Bu manada Allah Teâlâ Kur’an’da birçok ayette helal yiyeceklerden beslenmemiz konusunda bizleri uyarıyor. Örneğin bir ayette:

Ey Peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyin; güzel işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.” (Mü’minûn, 51) buyuruluyor.

Bu ayet dikkatimizi yediklerimize çeviriyor ve bu ayetten yediğimiz gıdalarla davranışlarımız arasında direk bir bağ olduğunu da bize söylüyor…

Helal gastronomi bu manada oldukça önemlidir bizim için.

Türk mutfağının kültürümüzde barındırdığı bir kavramda sofra birliğidir.

Sofra birliği, aynı zamanda gönül birliğidir. Yapılan bu tür faaliyetlerle dünya genelinde Türk Mutfağının yeniden hak ettiği yeri kazanması, her daim gönül birliğine vesile olması temennisiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi