Oksimoron bir durum var gibi
Kapitalist toplum, hiç durmadan çalışanların asla bir şeye sahip olmadığı, buna karşılık hiç çalışmayanların her şeyin keyfini çıkardığı bir toplumdur.
Emma Goldman
Böyle bir toplumun sırtından atamadığı kamburlardan biriside çare bulunmakta aciz kalınan enflasyon, dezenflasyon, deflasyon gibi iktisat siyasetleridir.
Halkın gündeminde bunlar arasında en çok konuşulan enflasyon kavramıdır desek yanılmayız. Diğer kavramlar basında ve sosyal medyada son zamanlarda ekonomi haberlerinde karşılaştığımız kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genel manada enflasyonun türleri, fiyatların artış oranına göre ve nedenlerine göre enflasyon türleri olarak iki ayrı biçimde açıklanabilir diye söylemlere rastlanmaktadır.
Fiyatların Artış Oranına Göre Enflasyon Türleri
Enflasyonun, fiyatların artış oranına göre ‘’ılımlı enflasyon, yüksek enflasyon ve hiper enflasyon” olarak sıralanmaktadır.
Nedenlerine Göre Enflasyon Türleri
Enflasyonun nedenlerine göre “talep enflasyonu, maliyet enflasyonu ve yapısal enflasyon” olarak sıralanabilmekle birlikte bir de, bu üç tür enflasyona ek olarak, enflasyon beklentisinden kaynaklanan enflasyon olduğu da söylenmektedir.
Bunların çeşitleri, tanımları yazımızın konusu değildir. Değinmek istediğimiz konu çare olarak sunulan ve uygulamaya konulan reçeteler ne olursa olsun, toplumda yaşananlar ve hissettirdikleridir.
Son yaşanan fiyat artışlarına ve zamlara baktığımızda oksimoron bir durum var gibi gözüküyor. Sanki fiyat artışlarına engel olmak için zam yapılmış gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Enflasyonun düşmesi pahasına hayat pahalılaşıyor. Çünkü Enflasyon hayat pahalılığı değil.
Yükselen fiyatlar sanki bir bayrak misali düşmüyor. Zaten bunun beklentisi de toplumda yok olmuş durumda.
Yükselen fiyatlar karşısında vatandaşlarımızın alım gücünü artıracak tedbirlerin ortaya konulması zorunluluktur.
Enflasyon yaşanan ülkelerde etkilerden bahsetmemek elbette olmaz. Alım gücündeki düşüş hem yapısal hem de bireylerin davranışlarında yoğun değişimlere yol açabilir.
Sistemdeki bireylerin satın alma güçlerindeki düşüş ve kullanılan para birimindeki değer kaybı, sosyal anlamda çok büyük huzursuzluklara sebep olur. Enflasyondan en çok etkilenen grup sabit maaşla çalışan işçi ve memurlardan oluşur. Gelir dağılımındaki adaletsizlik artar. Tasarruf etme eğilimde azalma gözlemlenir. Piyasadaki ürünlerin talebindeki yükselmeyle de artan enflasyona da bağlı olarak ürünlerdeki fiyat artışları da hızlı bir şekilde gözlemlenebilir.
“Dışarı bakan hayal görür, içeri bakansa uyanır” der Jung
Önlenemeyen enflasyon her alanda optimal, makul ve rasyonel olanı yok eder...
Yaşadığımız toplumda Nedret ilkesi; enflasyon tarafından bozuluyorsa/bozduruluyorsa hiçbir şeyin gerçek değerinden söz edilemez...
Kıymet nedrete, kıymetsizlik nefrete tabidir”
Enflasyon insanlık tarihi kadar eski. 20. yy'ın ilk çeyreğinde Kıta Avrupası'nın önde gelen sosyal bilimcilerinden olup ekonominin tarihsel bir süreç olduğunu ve bu nedenle evrensel ekonomi yasalarının olamayacağını savunan büyük iktisat tarihçisi Werner Sombart diyor ki:
“Bir cemiyete tarih boyunca yapılabilecek en büyük kötülük, enflasyonun ortaya çıkması ve o toplumun enflasyonla beraber yasamaya mecbur bırakılmasıdır”.
Çünkü enflasyon hayata karsı durusu, kaynakları kullanımı, her türlü kararı; satın alma kararı ve tüketim kararları basta olmak üzere, dejenere eder, berbat eder, soysuzlastırır!.
Çünkü enflasyon aslında “çokluk içinde yokluktur”; varlık içinde darlıktır.
mış gibi yapmaktır. Bir şeyleri yapıyormuş gibi yapıp aslında hiçbir şey becerememektir, adı üstünde enflate etmek, şişirmektir, enflasyon!
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden Süleyman Demirel’in de 1991 yılında dile getirdiği söylenen benzer açıklamalar yer aldı.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel''in sosyal medyada dolaşan konuşmasında aşağıdaki ifadeler yer alıyor:
'Türkiye'nin birinci sorunudur enflasyon. Hakikaten bugün, enflasyon dediğiniz halk günlük yaşar, halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esas enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir'’ diyor.
Yapılan tespitler ve açıklamalar ülkenin ve toplumların everileceği yön için işin ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
Nedenlerin yüzde 50’sinin Sonuçların yüzde 50’sine yol açtığı nadiren doğrudur.
Bununla birlikte toplum olarak krizleri, engelleri aşmakta elbette mümkündür.
Krizlerde engelleri aşmak için sahip olunması gereken bazı beceriler...
-Olumlu tutum geliştirme,
-Umut sahibi olma,
-Sebatlı Olma,
-Uyumlu olma,
-Özyeterlik,
-Ubudiyet bilinciyle hareket edebilme yeteneği...
İster geleneksel ister modern dönemler olsun, insanlık, ihtiyaçlarını karşılamak, mutlu bir hayat yaşamak, geleceğe güvenle bakmak ister.
“İnsan yaşat ki, Devlet yaşasın” felsefesi bütün çalışmalarımızın ve varoluş nedenimizin temeli olduğu müddetçe devlet ve millet olarak bunu başarmak hep birlikte elimizde…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.