Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

Cübbeli Hoca

Cübbeli Hoca

Ahmet Mahmut Ünlü, bildik ismiyle cübbeli hocanın bir televizyon programında söylediği sözler, Türkiye'nin gündemi oldu.

İktidar partisinin bu konudaki duyarlılığını bilmesine rağmen İmam Hatip Okullarına yönelik tam bir “ters çıkış” yaptı

Bu tarz ters çıkışları son günlerde ana muhalefet partisinden sık sık duyuyorduk, ancak son zamanlarda muhafazakar kesimden, özelliklede Türkiye’de İslam alimi olarak bilinen birinden böyle bir çıkış gelmemişti. Yakında birileri hocanın kulağını çeker. O da yanlış anlaşıldım diye bir açıklama yaparsa hiç şaşırmam.

Bir dönem özellikle Süleymancı kesim İmam Hatip okulları ve mezunlarıyla uğraştı, ama sonra onların tavrı da değişti ve Süleymancı kesim de çocuklarını İmam Hatip okullarına göndermeye başladı.

Bizim gençlik yıllarımızda (1970’li yıllar) "İmam Hatip ve İlahiyat fakültelilerin arkasında namaz kılmayın. Efendi hazretlerine mürit olanlar mehdinin ordusu, olmayanlar da Deccal’in ordusudur. Bu gün Deccal’in ordusunu imam hatipliler İlahiyat ve İslam Enstitüsü mensuplarının olduklarını unutmayalım" diye binlerce broşür dağıtmışlar öğrencilerini böyle yetiştirmişlerdi.

Bugün “Cüppeli Hoca” ne dedi? “Çocuklarınızı imam-hatiplere göndermeyin, düz ortaokul ve liselere gönderin, daha az hasarla çıkarlar.”

Sanki din eğitimi için kendilerine teslim edilen çocuklar daha az hasarla çıkıyorlar?

Ona göre İmam Hatip ve İlahiyat’taki hocalar “Hangi cemaate bağlıysa veyahut mezhepsizlik akımı, reformistlik akımı, mealcilik akımı… Neyse, orayı empoze etmeye çalışıyor”du.

Aslında bu tür ifadeler gizli gizli uzun bir süredir, özellikle İlahiyatlar için kullanıldığını, bu ifadeyi sadece “Cüppeli Ahmet”in kullanmadığını farklı dini cemaatleri kapsadığını biliyorum.

Ama sanıyorum ilk defa işin içine İmam Hatipleri de katarak “oralara vermeyin” tarzında bir çıkış gerçekleştirdi.

Dindar çevreler nezdinde “Cüppeli Ahmet”in “Hoca” sıfatıyla ve “dini görünüm içinde” söylediklerinin insanların İslam’la ilgilerini nasıl etkilediği gibi bir konu da var, onu da bilmek ve kendisine “Bir de bunun üzerinde düşün” demek lazım.

Ama İmam Hatipler - İlahiyatlar konusunu incelemek, yanlışlar varsa düzeltmek lazım.

Ben şahsen "İmam Hatipte öğrenciler deist, İlahiyatlar’da modernist oluyor” tarzında bütün camiayı kapsayan ifadeler kullanmanın doğru olduğunu düşünmüyorum.

Çünkü bu tür açıklamalar, ister kaygı duyularak söylensin ister bu kurumları mahkum etme niyeti taşısın doğru, sağlıklı ve gerçekçi değildir.

Çocuklarımızın farklı bilgi kaynaklarına ulaşmaları, okulda verilenlere yönelik sorularına cevaplar aramaları da bugünkü dünyanın olmazsa olmazlarındandır.

Diyelim internet alanı, her türlü bilgiyi, her türlü soruyu çocuğun dünyasına taşıyacaktır.

İmam Hatiplerdeki “meslek dersi” öğretmenlerinin  sorulara cevap verme kapasitesi, pedagojik formasyonları yeterli, insan ilişkileri sağlıklı ise ne güzel, peki hocalarımız bu bilgi birikimine sahip değilse, soruların sarstığı bir zihin dünyası çocuklara musallat olacak demektir.

Din eğitimi – öğretimi gerekli midir? Evet gereklidir.

İlk eğitim ailede, hatta anne kucağında verilir mi? Evet verilmelidir.

Adına din eğitimi diyelim demeyelim, “bir insan kalitesi”ne ulaşmak, bir “ahlak standardı” yakalamak toplum sağlığı için de gereklimi? Evet gereklidir.

“İnsanlık Eğitimi” ailede başlamalı sonra okul çağında da bu eğitim bozulmadan devam etmeli. Okulda veya sokakta, iş hayatında, hayat boyu sürecek bir eğitim haline getirilmelidir.

İnsanlık eğitimini Türkiye çok tartıştı. Genel okullarda din-ahlak eğitimini de tartıştı, daha özel bir okulda, bir tür meslek okulunda, yani İmam Hatip’te din eğitimini de tartıştı. Bu tartışma bitmiş de değil.

Anayasasına laikliği koymuş bir Müslüman ülkede devletin din eğitimi ile ilgilenmesi meselesini tartışıyoruz. Bir gün konu “Cenazeleri yıkayacak din adamı kalmadı” noktasına gelmiş ve yeni bir süreç başlamış. Camiler var din görevlisi lazım, nerede yetişecek bu insanlar? “Merdiven altında” yetişmesin ile İmam-Hatipler, ardından İslam Enstitüleri, İlahiyatlar…

Bu iktidar döneminde İmam Hatipler, İlahiyatlar gereğinden fazla mı çoğaldı?

İktidarın çocukları en azından İmam Hatibin orta kısmına yönlendirme mi oldu?

Bunlara ve sonuçlarına da bakmak lazım.

Ancak rakamlara bakıldığında orta öğretimde İmam Hatibe giden çocuk oranı yüzde 14’ü bile bulmuyor. (Türkiye’de 6 milyon ortaöğretim öğrencisinin 605 bin 869’u imam hatiplerde eğitim alıyor.) Bunun yanında ortaokuldan liseye geçişte çocukların tercihi farklılaşabiliyor, liseden üniversiteye geçişte daha çok farklılaşabiliyor.

Mesela bu yıl başarılı bir Anadolu İmam Hatip Lisesinden mezun olanlardan sadece birinin İlahiyat’ı seçtiği, diğerlerinin tıp, hukuk veya mühendislik gibi alanları tercih ettiği bilgisi bana çok sıkıntılı geldi.

Bu başarılı okuldan mezun olanların keşke tamamı İlahiyat fakültelerini seçse de, bu fakültelerin seviyeleri kapasiteleri daha az gençlerin eline kalmasa.

Türkiye’de bir İlahiyatçı probleminin olduğu doğrudur. İmam hatiplerinin sayısının eskiye göre arttığı da doğrudur. Peki sayıyı artırarak Türkiye’de daha dindar gençlik yetişebilir mi? Kesinlikle hayır.

Peki sadece dindar gençlik yetiştirmek yeterlimi? Kesinlikle buna da cevabım hayır.

Cübbeli Hoca’nın dediği gibi çocuklarımızı ne olduğunu bilmediğimiz hepsinin ayrı telden çaldığını bildiğimiz tarikatlara mı teslim etmeliyiz? Yoksa Tevhidi Tedrisat kanunu ile kabul edilen eğitimdeki beraberliği, kaliteli ve doğrumu yapmalıyız.

Mesela namaz dinin direğidir. Peki; ahlak ve maneviyat.

Galiba eksiklik burada.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Yücel KEMANDİ Arşivi