Bakın biz nelerle uğraşırken, nelerle uğraşamıyor ve tartışamıyoruz. "Gel ne olursan ol yine gel..." bu söz kime ait? Cevap kolay, "Mevlana"… Bilemediniz.

Çünkü 1368 yılına ait en eski Mevlana'nın Divan-ı Kebir'inde bu söz yok!

Daha sonraki yıllarda eklenmiş.

Bu söz Mevlana'dan 200 yıl önce Horasan'da yaşamış Ebu Said-i Ebu'l veya Efdalüddin’e ait.

Bir de, bildik Mevlana portresi var. Yeşil cübbeli kahverengi külah üzerine sarılmış sarıklı elinde tesbihli orta boylu ak sakallı resim.

Resimdeki Mevlana mı?

"Tabii ki Mevlana!" Kesinlikle hayır.

Bakın, Konya'da uzun süre Mevlana müze müdürlüğü yapmış Sayın Mehmet Önder 1980’li yıllarda bana bu resmi nasıl anlatmıştı.

"1960'lı yıllarda İran Tahran Üniversitesi'nde, Mevlana konulu minyatür ve resim yarışması yapılmıştı bu yarışmada birinci seçilen bu resmi çok beğendim. Konya'ya getirip kartpostal olarak bastırdım sonra da bu resim Mevlana'nın resmi oluverdi."

Bunların hangisi doğru?

Fark eder mi?

Ama biz hep bunları konuştuk tartıştık. Bize dayatılanları doğru zannettik.

Bu konuyu farklı anlatanları da Mevlana düşmanı, ya da bölücü yaptık.

Benim de hocam olmuş Ortaçağ tarihi konusunda ülkemizin en önemli isimlerden biri Mikail Bayram hocam Mevlana’yı anlatsın, inan kıyameti koparırlar.

Şimdi de Karamanlı dostlarım ve sınıf arkadaşım Mustafa Habacı kardeşim bana çok kızacak.

"Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergâhda, bergâhda, mecliste, meydanda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye". (13 Mayıs 1277)

Karamanoğlu Mehmet Bey böyle demiş diyenlere iki sorum olacak,

1- Karamanoğlu Mehmet Bey ırkçı mı ki, böyle bir yasak getiriyor,

2- Bu yasaklamayı neden Farsça kelimelerle yapmış ifadelerinin tamamı neden Türkçe yazılmamış.

İşin aslı, bu söz Karamanoğlu Mehmet Bey’e ait değildir.

Peki olsa ne olur olmasa ne olur?

Sonra Yavuz Sultan Selim'in resmi diye ders kitaplarına basılan küpeli resim. Belki de denildiği gibi Şah İsmail’in resmiydi. Hayır bu Yavuz Sultan Selim dendi bizde küpeyle ilgili efsaneler uydurmaya başladık.

İstanbul surlarına Osmanlı bayrağını ilk diken Ulubatlı Hasan diye biri, var mı yok mu?

Tartışmak istedik, hayır bu böyledir dediler biz de kabul ettik.

Bu konuyu fetihten 150 yıl sonra Melissinos diye birinin yazdığını 1947 yılından sonra bir tarihçimiz İsmail Hakkı Uzunçarşılı tekrar gündeme taşıyınca bu bilgi de doğrular arasında kitaplarımıza girdi filmlerde başkahraman oldu.

Osmanlı Padişahları neden farklı farklı anlatılır? Birinci Ahmet'in onca eseri görülmez "çocuk yaşta padişah olduğundan sünnet olmuş mu olmamış mı" konusu gündemde tutulur.

İkinci Abdülhamit “Ulu Hakan” mı değil mi?

Sonra, “kardeş katli” konusu var. Bir padişahımız 20 kardeşini 5 kendi çocuğunu öldürdü mü öldürmedi mi?

Bunlar doğru olsa ne değişir?

Sonra Batılı malum insanların, şunlar bunlar Müslüman oldu uydurmaları.

Napolyon Mısır'ı işgal ettikten sonra Müslüman oldu gerçek adı Ali Bonapart dediler.

Neden?

Almanlar, İkinci Dünya Savaşı’nda "Hitler Müslüman oldu; adı Haydar'dır" dediler.

Neden?

İtalyanlar, "Mussolini gizlice İslam'ı seçti asıl adı Musa Nili" dediler.

Neden?

İngilizler durur mu, onlarda Prens Charles'i Müslüman yaptılar adı "Hüseyin" dediler.

Neden?

Bunların nedenlerini hiç konuşmadık tartışmadık beğendik ve alkışladık.

Bunlar karşısında belki de bunlarla dalga geçen Kaddafi “Shakespeare Müslümandı adı da Şeyh Pir" dedi.

Hep bunlar gündemde tutuldu. Gündemde olması gerekenler hiç konuşulmadı.

Mesela;

Ülkemizde tarım yok edildi, konuşmadık...

Birçok devlet işletmeleri satıldı, konuşmadık...

Eğitim sistemi bozuldu, gıdalar bozuldu konuşmadık...

Kadın cinayetleri arttı, Kadınların aile içi baskısı arttı, İntiharlar arttı, Fuhuş arttı, Uyuşturucu bağımlılığı arttı, Yoksulluk arttı, Vatan toprakları satıldı.

Bunların hiçbirini konuşmadık ya da konuşamadık.

Bu ülkede PKK’yı kim nasıl büyüttü onu bile konuşmadık.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da hep onu bunu suçladık. Kendimizi sütten çıkmış AK kaşık yaptık.