Türkiye tarihin her döneminde hiçbir zaman kendi haline bırakılmadı. Hep dış operasyon yapıldı, şimdi de yapılıyor, bundan sonrada yapılmaya devam edecek.

Malum güçlerin bugünlerde eski güçleri yok. Ancak yinede yeni oyun kurmaya devam ediyorlar. Benim bu yazdıklarımı bazı okurlarım atlamış olabilir. Atlayanlara anlatmak. Bilenlere tekrar hatırlatmak istiyorum.

Bugünlerde dünya üzerinde çok eskilere dayanan bir savaş yaşanmaktadır. Bizler bunu Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması, gaz ve petrol fiyatlarının uçmasıyla, enflasyonun ayar tutmamasıyla, ittifak yapılarının sürekli değişmesiyle ilgili yorumlar yaparak her yerde anlatıyoruz.

Mesela; Rusya'nın Ukrayna'yı işgale girişmesi sadece PUTİN'in kararı olmadığını biliyor muyuz?

Özellikle bu dönemde Almanya'nın yaptıklarını bir gözden geçirmemiz gerekir. Savaştan önce Almanya enerji üzerinden Rusya'yı yanına çekebileceğini düşünüyordu. Kuzey Akım-2 bunun en son göstergesiydi. Ancak gelinen noktada Avrupa Rus petrolüne yaptırım getirince, evdeki hesap çarşıya uymadı. Bugünlerde ise Avrupa birliğinde yeni bir gelişme yaşanıyor Rus doğal gazı olmadan yaşanmayacağı anlaşılmış gibi görülüyor. Tüm yazılarımızda değindiğimiz bir konu var. Tüm olanlar yavaş yavaş kendiliğinden olmaz. Bunu bir isteyen birde yapan vardır.

Rusya bu savaşı göze alırken, enerjide Rusya'nın en büyük müşterisi olan Avrupa'yı kaybetmek istemeyecek, Avrupa da kendini kurtarmak için çözüm arayacaktı. Avrupa Birliği için ilk çözüm Türkiye'yi yanına alıp, zaman içinde de Türkiye üzerinden İslam topraklarına sıçramaktı.

Bu çalışmayı Türkiye gördü ve güney sınırlarını korumak, 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturmak için harekete geçti.

Türkiye, Avrupa’nın yapmak istediğini görünce bu defa içerde nahoş şeyler olmaya başladı. Esenyurt'ta bir camide küçük bir çocuğun tacize uğradı iddiasıyla bölgede tansiyon yükseliyor, arkasından İstanbul Bebek sahilinde ki rezalete, Ümraniye metrosu içinde rezalet ekleniyordu.

Önce İstanbul Avcılar'da sonra Antalya Manavgat'ta iki kıyafetsiz kadın sokaklarda görüldü, Boğaz'da sapığın biri milletin içinde mayosuz güneşlenince herkes doğal olarak "NELER OLUYOR?" sorusunu sormaya başladı.

Sanırım cevap gazete sayfalarında ya da TV'lerin haber bültenlerinde maalesef hiç yer almadı.

Yaklaşık bir ay önce İngiltere önemli bir adım attı, Suudi Arabistan vatandaşlarının vize işlemlerinden muaf tutulacağını ve vize alma prosedürlerinin kolaylaştırılacağını açıkladı.

Cevap AVRUPA BİRLİĞİ'nden...

Avrupa Birliği'nin Suudi Arabistan Büyükelçisi Patrick Simonnet, "Avrupa Birliği tüm Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri vatandaşlarının Avrupa'ya vizesiz ziyaret etmelerine ilişkin bir sistem üzerinde çalışıyor" açıklaması yaptı.

Tüm bunlar ne anlama geliyor hiç düşündük mü?

Rusya'nın savaşı doğal olarak tarihin derinliklerindeki mücadeleyi iyice kızıştırdı.

AB'nin ORTADOĞU'ya inmek istemesi bu savaşın doğurduğu büyük ve önemli bir hamle. "Araplar ve toprak satın alıp yerleşenler Türkiye'de ne arıyor" diye soranlar bu gelişmelerin sonucunu bilenler olduğundan hiç şüphem yok. Avrupa geleceği için önce TÜRKİYE'de, sonra Ortadoğu'da olmak zorunda. Onun içinde ülkemize yabancılar akın akın gelmeye ve toprak satın almaya başladılar.

Türkiye’deki her yabancının bu projenin bir parçası olduğunu bilmemiz gerekir.

Yaşanan hiçbir olaya yaşandığı yerden bakmamak lazım. Çünkü bu savaş, medyaya yansıyandan çok daha büyük bir savaş. Türkiye kendi geleceğini gördüğü yolda ve rotada gidiyor, birileri de buna itiraz ediyor.

İçerideki sancı sadece içerisiyle ilgili değildir bunu da biliyoruz. Onun için bundan sonraki yaşanacak olanlar da dikkatli ve akıllı olmak zorundayız...

Bu ortamda Türkiye ne yapmalı?

Öncelikle yabancıya toprak satışını gözden geçirmeli. Sonra bu ekonomik krizde, içindeki ekonomik ve tecrübe israfını önlemelidir. Bu millet yetersiz ekonomisinden dolayı zaten tasarruf yapıyor, kuru ekmek yer bu sıkıntının atlatılmasına katkı sağlar.

Yeter ki bizi yönetenler yapması gerekenleri yapsınlar.