Bekir Salih KORKMAZ

Bekir Salih KORKMAZ

Sahi, Cumhuriyet Neydi?..

Sahi, Cumhuriyet Neydi?..

Malum, geçtiğimiz cuma 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'ydı. Millî bayramlar milletçe sevindiğimiz, birlik ve beraberliğin tadını doyasıya çıkardığımız anlardır. Fakat bu bayramda da ânın tadını çıkarmak yerine yine birileri adına utandık. Yıllardır her millî bayramda acaba bu kez hangi rezilliği göreceğiz diye düşünürken, bu bayramda da yine birileri bizi yanıltmadı.

Önceki yıllarda bazı okullarda Osmanlı'yı kötüleyen şiirler okunur, padişahları keyif düşkünü, ülkesini ve milletini düşünmeyen hainler olarak gösterirlerdi. Gazi Mustafa Kemal ise sanki tek başına düşmanla mücadele eden bir süper kahraman gibi lanse edilir, o olmasaydı biz olmazdık gibi haşa ilahlığa vardıracak cümlelerle yüceltilirdi.

19 Mayıs gibi bayramlarda ise en nahoş kıyafetlerle kızlı erkekli tango, vals, salsa, çaça gibi enva-i çeşit danslar edilir, Atatürk'ün millî mücadeleyi başlattığı tarihte millî olmakla zerre alakası olmayan görüntüler sergilenirdi. Bunun en son örneğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında vals yapılmasıyla görmüştük. Millî mücadeleyi yapan, cumhuriyeti kuran, düşmanı yurttan kovup zaferi kazananlarla, cumhuriyetin edebiyatını yapıp kaymağını yiyenleri görünce ister istemez merhum Aliya İzzetbegoviç’in meşhur sözü akla geliyor: “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”

Bayram kutlamalarında son yıllarda işi putperestliğe, paganizme vardıran sapkın görüntülerle karşılaşır olduk. Farklı okullardan gelen anma/kutlama görüntülerinde ortada bir öğrenci, elinde Atatürk'ün fotoğrafı, öğrenciden açılan ve üzerinde Atatürk ilkeleri yazılı olan altı tane şerit ve her şeridi ucunda Atatürk'e secde eder vaziyetteki altı çocuk...

Bu yıl sosyal medyaya düşen görüntüleri siz de görmüşsünüzdür. Kayseri ELA (English Language Academy) adlı okulda yaşandığı belirtilen görüntülerde, daha anaokulu çağında olan çocuklar, sırtlarında Türk bayrağıyla secdede... Kıbleleri ise bir Mustafa Kemal tablosu...

Yazıklar olsun... Cumhuriyet kurulalı doksan sekiz yıl oldu. Doksan sekiz yılda vardığımız Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesi bu mu yani? Bu mu dilinizden düşürmediğiniz bilimsellik, çağdaşlık, modernlik? Bu mu şimdi millî bayram? Ecdat bu görüntüler yaşansın diye mi can verdi? Türk bayrağını ve Atatürk'ü putperest ayinlerine malzeme yapanlar için herhangi bir yaptırım yok mu? Sosyal medya sayesinde dünyaya servis edilen ve ülkemizi gülünç duruma düşüren bu görüntüler karşısında kimsenin kılı kıpırdamıyor. Hayret ki ne hayret...

Bitmedi...

Aynı gün internete düşen başka bir video, sinir kat sayımızın tavan yapmasına sebep oldu. Görüntülerde tepeden tırnağa siyahlara bürünen bir öğretmen, çarşafın zararlarını(!) anlatıyor anasınıfı öğrencilerine. Cumhuriyet öncesini anlatırken, “Bakın benim neremi görüyorsunuz sadece? Başımı göremiyorsunuz ki... Dudaklarımız, saçlarımı görebiliyor musunuz? Sadece gözümü görebiliyorsunuz. Hatta Osmanlı zamanında bazen gözün önünde peçete olur, gözünüz de görünmez.” diyor. Ardından üzerindekileri değiştirerek mini etek, gömlek ve şapka giyen öğretmen, Atatürk ve cumhuriyet sayesinde çarşaftan kurtulan Türk ve Müslüman kadının ne kadar da modern ve şık olduğunu(!) anlatıyor. Üstelik az önceki çarşaflı haliyle daha ince ve narin göründüğünü düşündürecek kadar rüküş bir kıyafetle... “Peki... Eldivenlerim var, kısa eteğim var, şapkam var, çantam var, gömleğim var, ayakkabılarım çok şık... Şık mıyım şimdi? İstediğim gibi giyinebiliyor muyum? Giyebiliyorum. Peki, yüzümün diğer yerleri görünüyor mu?” diyerek de öğrencilerinden onay almaya çalışıyor zavallı…

Anadolu insanını için halâ geçerli olan bir giyim şeklini sırf kendi ideoloji ve dünya görüşüne uymuyor diye çirkin gösterip körpe zihinleri zehirleyen bu kadın ve bunun gibi sapkın fikirliler, Avrupa denen çöplükte istedikleri gibi pisliğe ve mikroba bulanabilirler. Taptıkları Batı Putu onları kucaklamaya hazır bekliyor. Defolup gitsinler. Hastalıklı fikirlerini bizim çocuklarımıza zerk etmesinler...

Bunlar öyle bir topluluk ki çarşaf, pardösü, ferace ve başörtüsü giyince öcü; mini etek giyince modern oluyorsun. Doksan sekiz yıllık cumhuriyetten anladıkları sadece bu!

Ha pardon, bir de özgürlük ve modernlik kavramı sadece onlar için geçerli bu ülkede...

Tüküreyim sizin zihniyetinize...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Salih KORKMAZ Arşivi