NATO zirvesinde muhalefet
Türk basını NATO zirvesinde gerçekleşecek Erdoğan-Biden görüşmesine kilitlenmiş durumda. Son iki aylık dönemde gündemi Peker videolarının belirlediği, daha doğrusu birileri tarafından bu algının yayıldığı düşünüldüğünde, bizler için büyük değişiklik olacak. F-35’ten sözde soykırımı tanımaya, Suriye’den Irak’a bir çok konu görüşülecek gibi.
NATO zirvesinin ardından sayın Cumhurbaşkanı’nın Azerbaycan ziyareti var ki, bana göre çok daha önem arz ediyor. Bu ziyaretle Türkiye’nin Azerbaycan’a üs kurmasından İHA ve SİHA’ların Azerbaycan topraklarında üretilmesine yönelik hamlelere kadar bir dizi önemli konu gündeme gelecek. Ümit ederim artık milletçe şu pazar videolarının gündemi işgalinden kurtulur gerçek gündeme gözlerimizi açarız.
Ancak bu noktada kendilerini müstakbel iktidar olarak gören, siyasetin doğası gereği görmesi de gereken muhalefetin gündemine de bakmakta fayda var. Her ne kadar onlar daha pazar videolarından pek kurtulabilmiş değiller. Ancak böylesi önemli gündem maddelerinin göbeğinde olan Türkiye’nin ve muhalefetinin, bu konularda çıt çıkarmayışı da ayrı bir dert olarak karşımızda durmakta. Olası bir iktidar durumunda muhalefetin bu konularda ne yapacağı, hangi politikaları izleyeceği konusu gizemini koruyor. Yani korku-gerilim türü sevenler için iyi bir seyirlik…
Hazır korku gerilim demişken Kanal İstanbul konusunda da birkaç kelam edelim. Malumunuz muhalefet bu konuya karşı. Karşı oluşları muhalefetin doğası gereği midir yoksa başka bir nedeni var mıdır şu ana kadar bunu öğrenemedik. Yani güçlendirilmiş parlamenter sistem benzeri bir durum yaşıyoruz bu konuda da! Kanal İstanbul’a başta İngiltere olmak üzere bir dizi Emperyal batılının da muhalif olduğu ortada! Bir de İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu! Kendileri seçildikten hemen sonra alel acele gerçekleştirdikleri İngiltere seyahatleri sırasında, derin İngiliz politikalarının belirlendiği Chatham House adlı düşünce kuruluşunu ziyaret etmiş, arkasında da Kanal İstanbul karşıtı kampanyaya ciddi bir katkı yapmıştı.
Bu noktada Kanal İstanbul’un neden önemli olduğunu uzun uzun anlatma zahmetine girmeyeceğim. Bakarsınız başka bir yazıda uzun uzun anlatırız. Ancak İstanbul boğazının en dar yeri olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü civarında yaşanacak bir tanker kazasının 50 km yarıçapında bir alanı tarumar edeceğini bağımsız uzmanların söylediğini aktarayım. Yaşanacak yıkımın 10 şiddetinde depreme eş değer olacağını da yine bu uzmanlar aktarıyor. 20 milyona yakın bir nüfusun yaşadığı İstanbul’un başına böylesi bir felaketin gelmemesi tabi ki hepimizin duasıdır. Ancak tedbir almak da şart gibi…
Gelelim Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kanal İstanbul ihalesini alacak şirketlere parasını ödemeyiz sözlerine… Keşke imkan olsa da buraya gülen emoji koyabilsek. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu derece konulardan uzak olduğunu görmek de üzücü tabi. İktidara heveslenen ve kendi ifadesiyle 6 ayda her şeyi güllük gülistanlık yapacağını söyleyen bir siyasiden daha ciddi bir çıkış, daha ciddi bir yorum beklerdik. Çok uluslu bir konsorsiyumun parasını vermemek… İlginç!
Bu konunun daha çok konuşulacağı ve gündeme geleceği malum. İktidarı ve iktidara ulaşmayı hedefleyen muhalefeti izlemeye devam edeceğiz. İlerleyen günlerde Sayın Kılıçdaroğlu’nun konulara nasıl uzak olduğunu, ailemden bir ferdin de içinde yer aldığı bir anıyla anlatmaya çalışacağım. Tabi sayın Kılıçdaroğlu’na verilen cevabı da!
Türkiye’nin tehlikeli virajları dönmek zorunda olduğu bir dönemin içinde olduğumuzu aklı selim sahipleri fark etmişlerdir. Umarın bu tehlikeli virajları kazasız belasız döneriz. Sonrasında seyahat çok keyifli geçecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.