Sultan Vahdettin ve Mustafa Kemal Atatürk
Yine aynı koro yine aynı ağızdan yine aynı nakarat. Çok ilginç! Osmanlı ile alıp veremedikleri nedir? Türk oğlu Türk'ün ecdadıyla hiçbir zaman alıp veremediği olamaz ki. Kanlarında bozukluk olanlar ayrı tabi! Oğuz Kağan da bizimdir İstemi Yabgu da... Sultan Alparslan da bizimdir Fatih Sultan Mehmet de… Sultan Vahdettin de Mustafa Kemal Atatürk de... Hepsi saygıyı hak eden tarihi büyüklerimizdir.
Osmanlı ile yatıp Osmanlı ile kalkan bir güruh var Türkiye'de. Osmanlı ile derdin ne olabilir? Osmanlı sevdi mi seni derler bizim oralarda? Gavur sevdalısı yanar dönerlerden asla hazzetmem. Ben Türk oğlu Türk'üm. Ecdadıma asla dil uzatmam, uzattırmam da. İçimizdeki gafillere cevap verdikten sonra Amerika'nın siyonist başkanının namussuz kirli siyasetine önümüzdeki hafta değineceğim inşallah. Yine Sultan Vahdettin'i doladılar dillerine. Konuyu kısaca özetlersek: Osmanlı savaş ve işgallerle sıkıntılı dönemde. Derken Mondros Antlaşması dayatılıyor bize. Bunun sonucunda ordularımız dağıtılıyor ve silahlar işgal devletlerine teslim ediliyor. Vahdettin bu antlaşmadan çok rahatsız. Güvendiği paşalarla (Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Mustafa Kemal) sürekli istişare halinde. İçlerinden biri var ki Milli Mücadele'nin gizli kahramanlarından. Kazım Karabekir Paşa. Doğu ordularının komutanı. Asla ordusunu dağıtmıyor ve silahları teslim etmiyor. Sultan Vahdettin'e telgraflar çekiyor ve sonunda istediğini alıyor. Milli mücadelenin işgal edilmemiş ordusu dağılmamış ve silahları teslim edilmemiş doğu bölgesinden başlamasına karar veriyorlar. Sultan Vahdettin Avrupa seyahatinden beri tanıdığı ve güvendiği Mustafa Kemal Paşa'yı olağanüstü yetkilerle 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a ve dolayısıyla Amasya Erzurum bölgesine gitmesine öncülük ediyor. Mustafa Kemal Paşa kişisel kabiliyeti ve padişahın verdiği yetkilerle donanmış olarak Samsun’a gidiyor. Söylendiği gibi Mustafa Kemal padişaha muhalif değildir. Eğer öyle bir durum olsaydı Mustafa Kemal Sultan Vahdettin için tehlike teşkil etseydi, geniş yetkilerle donatılmış görevi ve yüklü miktarda parayla Samsun’a değil, diğer tehlikeli addedilen siyasetçiler gibi o da Malta’ya sürülürdü. Nitekim 1919’un Ocak ile Nisan ayları arasında İstanbul’da, içinde birçok önde gelen politikacı ve subayın da bulunduğu birçok kişi tehlikeli görüldüklerinden dolayı tutuklanmıştı. Söylendiği gibi Sultan Vahdettin "Anadolu Harekatının" karşısında değil bizzat destekçisi olmuştur. Bakın Fevzi Çakmak Paşa 27 Nisan 1920’de meclis kürsüsünde hem de Mustafa Kemal Paşa'nın en ön sıradan takip ettiği ve onayladığı konuşmasında şöyle der:"Arkadaşlar İngilizler bizden ve padişahımız efendimizden Anadolu harekâtını ve Kuvva-i Milliye’yi inkar ve reddetmemizi istediler. Biz bunu kabul edemezdik ve etmedik de. Çünkü Kuvva-i Milliye’yi reddetmek doğrudan doğruya halkı reddetmek demektir. Biz bunun farkındaydık. Sonra İngilizler dediler ki siz ve padişahınız Kuvva-i Milliye’yi reddetmezseniz bütün yolları keseriz. Anadolu’ya giden tüm buğdaylara el koyup yalnızca bize yakın olan Ermeni ve Rum halka buğday verir, Türk halkını açlığa terk ederiz. Hükümet olarak biz ve Padişahımız buna rağmen Anadolu harekâtı ve Kuvva-i Milliye aleyhinde en küçük bir söz söylemedik. Zinhar söyleyemezdik. (Meclis’ten kahrolsunlar sedaları). Padişahımız Ankara’nın zaferleriyle sevinip, başarısızlıkları ile hüzünlenmekteydi."
Üç kuruşluk tarih bilgisiyle ecdadı karalamaya çalışan bazı embesil tipler Mustafa Kemal Paşa hakkında onaylanan idam fermanına değinerek Sultan Vahdettin'i hainlikle suçlamaya kalkışmıştır.Fevzi Çakmak Paşa yine aynı konuşmanın devamında şunları söyler: "O sıralarda hepinizin malumu olduğu üzere İngilizler baskıyla ve tehditle Mustafa Kemal Paşa hakkındaki o mahut ve kötü idam fetvasını aldılar. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin imzaladığı Mustafa Kemal hakkındaki idam fermanı malumunuz olduğu üzere o fetva süngü zoruyla alınmış ve İslam sinesinin birbirine düşürülmesi hesaplanmıştı. O fetva acı bir vesikadır. Millet ve siz sanırım bu fetvanın geçerli olmadığını ve hangi şartlarda zorla yazdırıldığını anlamışsınızdır." (Tüm meclisten şüphesiz sedası yükselir.) Mustafa Kemal Paşa da bu konu hakkında kanı bozuk ecdad düşmanlarına cevap niteliğinde olan şu sözü söyler: “Bunları bizzat padişahın ağzından duysam yine de inanmam ve bunun mutlaka bir zorlama neticesi olduğuna hükmederim. Daha dün okuduğum uydurma fetvayı hepiniz bilmektesiniz ki, bu fetvayı hür olan bir halife verdirir mi? Bu ferman tamamen zorlama şartlarda imzalanmıştır ve bizce bir hükmü yoktur”
Cennet mekan Sultan Vahdettin Osmanlı Devleti'nin son padişahı, müslüman Türk milletinin hayırla yad ettiği fiili anlamda son halifesi idi. Mekanı cennet olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.