Günümüzün en tehlikeli bulaşıcı hastalığı nedir? diye sorsalar “paranın esiri olmak” derim. Her şey insanlar içindir ve kainattaki bütün varlıklar insanların hizmetine aynı zamanda istifadesine sunulmuştur.

Yüce Yaradan, insanlara helal ve haram kavramını, ayırt etmesi için düşünme ve düşündüğünü muhakeme etme yeteneği vermiş ve bütün kararları kendisine bırakmıştır. İnsanoğlu yaratılanların en şereflisidir. Ancak öyle zamanlar olur ki bakarsınız ortada şeref haysiyet göremezsiniz. O şeref nerede derseniz kirli para alıp götürmüştür. Haram para kazanma arzusu insanları deliye döndürüp kimi zaman hırsızlığa kimi zaman dolandırıcılığa kimi zaman da hastalıklarla uğraşan insanlardan rant sağlama şehvetine dönüştürmüştür. Maalesef bu durum geçmişte de böyleydi gelecekte de böyle olmaya mahkumdur.

Rabbim bütün hastalara şifa versin, zordur hastalıklarla uğraşmak. Bir de çaresi olmayan bir hastalıksa eğer hastane hastane dolaşır elinde avucunda ne varsa harcar, bir umut diyerek tedavi olmanın ve iyileşeceğin günün umuduyla yaşarsın.

MS diye bir hastalık vardır bilir misiniz? İnsan beyninde küçük küçük yaralar çıkar; bu yaralar zamanla insanı halsizleştirir, yorgun düşürür ve hareket kabiliyetini kısıtlar. Şu ana kadar bilim adamları bu hastalığa kesin bir tedavi şekli bulamadıklarını ifade ederler ya da biz öyle biliriz! Belki de birçok hastalık gibi MS hastalığının da tedavisi olmasın isterler. Çünkü rant kapıları kesilir. Çünkü arka planda ilaç baronları vardır. Atılacak her adım bu baronların iznine bağlıdır. İzin almadan çare arayan şerefli insanlara engel olur tehdit ederler. Bunlara kimse bir şey yapamaz. Çünkü herkes bu büyük çarkın içindedir.

Şu an için bu hastalığın tedavisinde kullanılan en önemli ilaç kortizondur. Vakanız biraz da ilerlediyse sevgili doktorlarımız hemen kortizona başlaman gerektiğini yoksa beynindeki yaraların daha da büyüyeceğini ifade eder. Bir umut işte hemen sarılırsın iyileşme iksirine. Ama bu kortizon dedikleri ilaç çok ağır bir kimyasaldır. O kadar etkilidir ki belli bir zaman sonra karaciğerinde alarm zilleri çalar. Ama yapabilecek pek bir şey de yoktur. Zorluklarla bir kenara ayırdığın parayı, özel muayenehanesine çağırıp bir de orada muayene edelim seni diyen doktora kaptırırsın ama ikinci gidişinde yüzüne bakmaz. Paran yoksa kaderine razısındır. Ama sonra bir bakarsın doktorlar hemşireler ararlar telefondan seni. Sevinir mutlu olursun derken kısa sürer mutluluğun.. Babasının hayrına arayacak değiller ya yeni bir model çıkmıştır. Kortizon iğnesini büyük şırıngalarla değil de küçük insülin iğneleriyle vurabilirsin artık, yarın getirelim hem de öğretelim sana derler. Arka plandaki büyük vurgundan haberin olmaz. Sağlık Bakanlığından paralarını çatır çatır alırlar baronların maşaları. Dünya böyledir işte kiminin hastalığı kimisine rant kapısı olur çıkar.

Ey MS hastaları şimdi beni iyi dinleyin. Bırakın bu sağlık tüccarlarını. MS hastalığının tedavisinde büyük mucizelere sahne olan bir bitki var. İsmi “KAPARİ”. Geçmişte “gebere otu veya gebre” olarak bilinirmiş. Yüzyıllardır varlığı bilinmesine rağmen insanlardan saklanan bir bitki kapari. Evliya Çelebi, 400 yıl öncesinde keşfetmiş bu bitkinin varlığını. Ünlü “Seyahatname”sinde bakın neler söylüyor kapari için, Çorum’un Osmancık İlçesini tanıttığı bölümde? İşte bu kumlu toprakta, bu iklim şartlarında “gebre” adında bir yemiş yetişiyor ve bu yöre halkı bu yemişin sirkeli turşusunu yapıyor. Bu turşu “çok faydalı” faydalı oluşu hastalıklara deva olmasından, zindelik, sağlık, güç vermesinden olsa gerek, diyor. Günümüze gelirsek laboratuvar testlerinde kaparinin beyindeki yaralar üzerinde büyük bir etki göstererek iyileştirdiği kanıtlanmıştır. Doktorların da şifalı bitkilerin de birer vesile olduğunu unutmayın. Allah’a sığının ve çok dua edin. Bu bitkiyi kullanan MS hastalarındaki inanılmaz değişimi göreceksiniz. Avrupa bu bitkiyi çok iyi biliyor ve bolca tüketiyor. Artık Anadolu insanı da bu şifalı bitkiyi öğrenecek. İnşallah yazım ulaşması gereken yerlere ulaşır ve MS hastalarımıza yol gösterici olur. Kalın sağlıcakla.