Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Hayatı Teraziye Koymalı

Hayatı Teraziye Koymalı

Yoğun ve fazla koşturmacalı geçen bir haftanın ardından, nedendir bilinmez bir sorgulama düştü aklıma. Sizleri de, yaş fark etmeksizin bu sorgu çemberine dahil etmek istedim.

50'lili yaşları art arda ve hızla geçmeye başladığım şu günlerde dünyanın bu hızlı döngüsünde bir el freni çekip, ardımıza ve önümüze bir bakma gereği duydum. Tabi ki bu yaş aralığında girdap daha hız kazandığından biraz zor oluyor ama oluyor.

Bir arkadaşım her sohbetimizde "biz yaşlandık konuya ona göre bak" diyerek başlardı, bense kızardım ne alaka diye. Oysa gerçekten fark ediyormuş probleme bakışta yaşın etkisi. Hepimiz biliriz dün ağır sorun gördüğümüz, bir yaştan sonra sinek vızıltısı.

Genç yaşlarda önemsiz konulara çok fazla vakit ayırır, ayrıntılarla boğuşurken, şimdilerde sadece büyük fotoğrafa baktığımı fark ettim.

Sımsıkı sarıldığım birkaç hobim benimle yola devam ediyorken dünkü önemlilerin bugünün anlamsız vakit kayıpları olmuş.

60 yaşı aşmış 70'e yaklaşmakta olan oldukça da iyi yaşamış bir kişiye, kendinde ne gibi bir değişiklik hissettiğini sormuşlar.

Bu arkadaş aşağıdaki çok ilginç cevapları veriyor:

(1) Ailemi, kariyerimi ve pozisyonumu sevdiğim yılların ardından, şimdi eski arkadaşlarımı sevmeye başladım.

(2) Bir atlas olmadığımın farkına vardım. Dünyayı omuzlarımda taşımam gerekmiyor.

(3) Meyve sebze satanlarla pazarlık yapmayı bıraktım. Sonuçta, bir kaç kuruş fazla ödememle cebimde bir delik açılmayacağını biliyorum ama o bir kaç kuruş, zavallı adamın kızının okul masraflarını ödemesine yardımcı olabilir.

(4) Taksi şoförüne ödeme yaptığımda, para üstünü almıyorum. Ekstra para kazanmak yüzüne bir tebessüm kondurabilir. Ne de olsa benden çok daha fazla yoruluyor.

(5) Yaşlılara "Bu hikayeyi anlatmıştınız." demeyi bir kenara bıraktım. Ne de olsa, bu hikâyeler hatıralarını canlandırmalarına ve geçmişi tekrar yaşamalarına yardım ediyor.

(6) İnsanları hatalı olduklarında bile düzeltmemeyi öğrendim. Ne de olsa, herkesi mükemmel yapma sorumluluğu bana ait değil. Huzur mükemmeliyetten çok daha önemli.

(7) Cömertçe ve bolca iltifat ediyorum. Ne de olsa, bu yalnızca karşımdakine değil, benim de ruh halime iyi geliyor.

(8) Giysilerimdeki kırışıklığı ya da bir lekeyi dert etmemeyi öğrendim. Sonuç itibariyle, kişilik görünüşten daha çok öne çıkar.

(9) Benden farklı kişilerle tartışmaktan kaçınıyorum. Ne de olsa, onlar iyi ilişkiler yürütmenin önemini bilmiyor olabilirler ama ben biliyorum.

(10) Beni kirli oyunlarıyla saf dışı bırakmak isteyen biri olduğunda, sakinliğini koruyorum. Sonuçta, ben ne kirliyim ne de kimseyle bir yarış halindeyim.

(11) Duygularımdan utanmamayı öğreniyorum. Ne de olsa, beni insan kılan duygularım.

(12) Bir ilişkiyi koparıp atmaktansa egomu bir kenara bırakmanın daha iyi olduğunu öğrendim. Sonuçta ego tek başıma olmama neden olacakken ilişkiler asla yalnız kalmamamı sağlar.

(13) Her günü son günümmüş gibi yaşamayı öğrendim. Ne de olsa, öyle de olabilir.

(14) Beni mutlu eden şeyleri yapmayı öğrendim, ne de olsa ben kendi mutluluğumdan mesulüm, başkasınınkinden değil...

Elbette verilen cevaplara ekleyeceklerimiz vardır. Her tecrübe buraya bir madde ekletecektir. Sıralanan bu maddelerde hemfikirsek ilavelerle kişiselleştirme yolu açık.

Bence geçmişinden gelen acılarlarınızla mutluluklarınızı, doğrularınızla yanlışlarınızı terazinin birer kefesine koyup, bir göz açıp kapatmaktan ibaret olan ömür, hangi kefeye ne kadar yük koydu hayatın tanımı bu olsa gerek...

Hayatınızın sürekli mutluluk kefesine yük atması, aklınıza geldiğinde, gözlerinizi buğulandıran hatıralarınızın, mutlu anlar olması ümidiyle...

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi