SESSİZ KRİZ: SU KITLIĞI
Dünyanın sayılı Tarım Fuarları arasında yer alan Konya Tarım Fuarı, yurt içi ve yurt dışından çok sayıda davetlinin katılımı ile Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı tarafından Salı günü açıldı. Tarım sektöründeki gelişmelerin, yeniliğin ve iş birliklerinin kapısı olan Konya Tarım Fuarı, 8-12 Nisan 2025 tarihlerinde yurt içi ve yurt dışından 20 ülkeden 436 firma ve firma temsilcilerini ağırlıyor, profesyonel yönetim ve hizmetleri bir araya getiriyor. Fuar pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor, anlı şanlı firmalar boy gösteriyor. Hayırlı olsun.
Tarım fuarı açılışı öncesinde bildiri yayımlayan Konya Karama İlleri Hotamış ve Havalisi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Kiraz “Tarım Fuarı Hazır, çiftçi hazır, ama su yok” vurgusu yaparak Tarım Makinaları, Tohum Firmaları, Sulama Sistemi üreticileri ve dev traktör markaları sahiplerine sesleniyor. ”Suyu olmayan çiftçi tarlasını nasıl ekecek, bu makineleri kime satacaksınız? Sadece ürün satmayı düşünmekle bu işler yürümez, suyun olmadığı yerde tarım olmaz, satış da olmaz. Sanayicilerimiz, odalarımız, sivil toplum kuruluşları bu soruna sessiz kalmamalı” ifadelerini kullanmış.
Sayın Ahmet KİRAZ o kadar haklı ki; Az bile söylüyor. Ülke gündemi siyasi ve hukuki sorunlarla meşgul edilirken SU KİMİN UMURUNDA? Hakikaten Tarım Fuarına katılan sanayiciler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlar bu konuda ne yapıyor? Lafa gelince susuzluk ve kuraklık üzerine her platformda konuşanlar birazda harekete geçmesi gerekmiyor mu? Laf değil icraat zamanı geldi de geçiyor bile…
Hepimizin hayatını derinden etkileyen ama belki de yeterince ele alınamayan konulardan biri de su. Evet, tarımda kullandığımız, musluğu açtığımızda akan, içtiğimiz, yıkandığımız, o temel kaynak. Peki, ya o musluktan bir gün su akmazsa? Dereler kuruduğunda barajlar boşaldığında bizler ne yapacağız?
Dünyanın en kritik doğal kaynaklarından biri olan su, giderek daha fazla risk altında. Günlük hayatımızda çoğu zaman farkına bile varmadan tükettiğimiz bu hayati unsur, aslında bir krizin eşiğinde. İklim değişikliği, sanayileşme, kentleşme ve artan nüfus baskısıyla birlikte dünya pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de SU KAYNAKLARI HIZLA TÜKENİYOR VE SU KRİZİ KAPIMIZA DAYANDI.
Konya kapalı havzasında bu sorun artık son safhasına geldi. Özellikle içme suyu temini konusunda harekete geçen KOSKİ adeta vatandaşlarımıza yalvarıyor: “Damlaya Damlaya ÇÖL olur” “Her Damlası Yaşam Kaynağı”, “DoğruSU İsraf Etmemek” ,” Su biterse Tarımda biter! “ gibi
Ülkemiz su stresi yaşayan ülkeler arasında ve iklim değişikliği, aşırı sıcaklıklar, buharlaşma, kuraklık ve nüfus artışı nedeniyle 2030 yılına kadar su potansiyelimizin %20 azalması bekleniyor. Kış aylarında yağışların azalması ve yaz aylarında sıcaklıkların rekor seviyelere ulaşması su kaynaklarımız üzerinde ek bir baskı oluşturuyor. Türkiye’de artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2030 yılında 1.000 metreküplere düşmesi bekleniyor. Bu da demek oluyor ki Türkiye, su fakiri ülkeler arasına girecek.
Ayrıca, su dağıtım ağlarındaki eksiklikler nedeniyle suyun %50’si daha musluklara ulaşmadan kayboluyor. Sanayi ve tarımda bilinçsiz su kullanımı da bu kayıpların artmasına sebep oluyor. Türkiye’de suyun yaklaşık %77’si tarımda, %13’ü sanayide, yalnızca %10’u hanelerde kullanılıyor.
Peki, ne yapabiliriz?
Sorun büyük olsa da çözüm imkânsız değil. Hem bireysel hem de kurumsal düzeyde atılabilecek adımlar var. Yeter ki isteyelim, harekete geçmekte kararlı olalım. Örneğin;
- Tarımda verimli sulama sistemlerine geçiş: Geleneksel vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilerek damla sulama gibi daha az su tüketen yöntemler benimsenebilir.
- Sanayide suyun geri dönüşümü: Fabrikalar ve sanayi tesisleri, atık suların geri dönüşümünü sağlayarak su kaybını azaltabilir.
- Altyapı iyileştirmeleri: Kayıp kaçağın önlenmek ve su dağıtım ağlarında kayıpları en aza indirmek için altyapı yatırımları artırılabilir.
- Su tasarrufu bilinci: Evlerde ve iş yerlerinde suyu bilinçli kullanmak, muslukları gereksiz yere açık bırakmamak, suyun boşa akıtılmasını önleyebilir.
- Yağmur suyu hasadı: Evlerde ve endüstriyel tesislerde yağmur suyu toplama sistemleri kurulabilir; bu su sulama veya temizlik için kullanılabilir.
- Kamu politikaları: Su kaynaklarını korumaya yönelik daha sıkı yasal düzenlemeler getirilebilir ve şehirlerde su kullanımına dair daha bilinçli planlamalar yapılabilir.
- Sürdürülebilir Su Yönetim Sistemi: Su ve sulak alanlar için ülkemizde var olan yönetim sisteminin tek elden yürütülmesi için adım atılabilir.
- Su Verimliliği Seferberliğine katılım: Sayın Cumhurbaşkanımızın muhterem eşleri Emine Erdoğan öncülünde başlatılan su verimliliği seferberliğine katılım sağlanmalı ve yaygınlaştırılmalı.
Yukarıdaki adımlar için öncelikle bireysel alışkanlıklarımızı gözden geçirmekten başlayarak şirketlerin ve kamu kurumlarının sürdürülebilir politikalar benimsemesine kadar atılacak her adım, suyun korunmasına katkı sağlayacaktır. Suyun değerini bilmek, onu hoyratça tüketmek yerine akıllıca yönetmek, bugünün en acil sorumluluklarından biri.
Unutmamalıyız ki su, sadece bugünümüzü değil, yarınlarımızı da şekillendiren en kritik yaşam kaynağıdır. Suyu korumak, geleceği korumaktır. Kullanırken dikkatli olalım sonra hasret kalmayalım. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.