Son günlerde sokak hayvanları yok yok sadece sokakta dolaşan köpekler hakkında o kadar şikayetler arttı ki, ister istemez ben de sordum sahiden bu köpeklerin (bizim karabaşın) suçu ne?

Ben söyleyeyim. Karabaşın suçu köpek olarak dünyaya gelmek. Yaz sıcağında aç ve susuz, soğuk Kış günlerinde donmuş sudan, kuru ekmekten yoksun gezerken, bir de acımasız, merhamet yoksunu kişilerin saldırısına uğramak; bu arada eğitimsiz, kör vicdanlı toplama ekiplerine yakalanırken, gideceği esir kampından habersiz, kaderine boyun eğmek. Peki sokak hayvanı olmayı karabaş mı istedi?

Öncelikle son zamanlarda yaşanan sorunun adını doğru koyalım, sorun sokak hayvanları mı? Yoksa sokakta terör estiren bazı özel cins köpekler mi? Öyle ya sokak hayvanları denildiğinde herkesin aklına maalesef sokakta dolaşan kedi ve köpekler geliyor. Halbuki sokakta kümes hayvanları, atlar, inekler, keçi koyun gibi besi hayvanları da var. Bir de kişisel zevklerini tatmin için beslenen tehlikeli cins köpekler var.

Geçtiğimiz ayın son günlerinde Gaziantep’te pitbull saldırısına uğrayan Asiye kızımıza öncelikle büyük geçmiş olsun. Allah acil şifalar versin inşallah. Hoş sadece Asiye mi hemen her ay mutlaka ülkemizin bir köşesinden böyle haberler alıyoruz. Zaten bu sebepten dolayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yayınladığı genelgenin asıl hedefi bana göre ne sokaktaki hayvanlar ne köpekler ne de bizim Karabaş olmamalı.

Şimdi size soruyorum ve samimiyetle cevap verelim. Aç insan evet yanlış duymadınız aç insan hatta çocuklarına ekmek götüremeyen aç anne, aç baba ne yapar? Her şeyi göze alır ne eder, yiyecek bulur. Çünkü yaşamak zorunda. İşte tam da bu. Unutmayalım ki aç hayvan, aç köpek de aynısını yapar.

Halbuki 2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu ile bu konu güvence altına alınmış, başta belediyelerimiz olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların görevleri sorumlulukları açıkça yazılmış olmasına rağmen maalesef diğer yoğun işleri arasında bu soruna yeterince eğilememekteler.

Konya’da emekli öğretmen Sayın Ümit SÜRMELİ başkanlığında sokaktaki haycanlar (hayvanlara haycan diyoruz) için büyük çaba harcayan Konya Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği (KONDOHAY) başkan ve üyelerinin birebir ilgilendikleri, sahiplendikleri haycanlarla ilgili çalışmalarıyla Türkiye’ye örnek teşkil etmektedirler. Dernek üyelerinin her birinin çalışması çok kıymetli. Onlar bu şehrin isimsiz kahramanları. Ancak emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Sevim KARAASLAN hocamızın yaptıkları ayrı bir tebriki hak ediyor. Ümit SÜRMELİ başkanı saymıyorum bile. Allah her birinden razı olsun.

Dernek tarafından haycanların bakımı, korunması ve beslenmeleri konusunda Valilik ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile 31 ilçe yöneticilerini takip etmekte ve yönlendirilmektedir. Bu kapsamda Karatay, Selçuklu ve Meram Belediye Başkanlarının yaptığı çalışmaları da örnek olarak gösterebiliriz. Karatay, Selçuklu, Meram   merkez ilçe belediye başkanları ekipleriyle birlikte dernekle iş birliği içinde orta yol bularak pek çok beslenme odakları kuruyorlar. Devletin verdiği ödeneği sadece hayvanlara harcayarak besliyorlar, kulübeler yapıyorlar, hastaların tedavilerini aksatmadan yerine getiriyorlar. Allah emeği geçenlerden razı olsun.

Diğer taraftan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda 9 Temmuz 2021'de yapılan değişiklikler uyarınca ülke çapında belediyelere, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlama, eğitim çalışmaları yapma, ayrıca ilgili belediye meclisinin uygun görmesi halinde hayvan hastanesi kurma görevi verildi.

Yani bu haycanların bakımı, beslenmesi ve korunmasıyla ilgili yasal mevzuatımız var önemli olan uygulama. Hoş bu uygulamalar siyaseten kazanç getirmiyor gibi görünse de bize göre gerçekte artı bir puandır. Karşılığını bu dünyadan almasanız dahi bir gören vardır.

Baştaki konuya dönersek, evet ben de zaman zaman sokaklarda dolaşan köpeklerden korkmuyorum desem yalan söylemiş olurum. Ama inanın sizden bir zarar görmeyeceğini anlayan hayvanlar dönüp gidiyorlar. Ama taş atıp kovalarsanız onlarda savunma mekanizmasını çalıştırıp size saldırabilir.

Bakanlık genelgesi ile asıl kontrol altına alınması istenen Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca üretimi, sahiplenilmesi, sahiplendirilmesi, barındırılması, beslenmesi, takas edilmesi, sergilenmesi, hediye edilmesi ve ülkeye girişi, satışı ve reklamı yasak tehlike arz eden Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully gibi özel cins tehlikeli köpekler ve toplumu bu tür köpek cinslerinin şerrinden korumak olduğu kanısındayım.

Tehlike arz eden bu hayvanlardan, Hayvanları Koruma Kanunu'nda ve bakanlık genelgesinde gösterilen usulde sahiplenilmiş olanların ağızlık ve tasma takma zorunluluğu ile halkın yoğun olarak bulunduğu yerlere ve çocuk oyun alanları ve parklarına girme yasağına kati suretle uyulması daha da önemlisi hayvan sahiplerinin sorumluklarını bilerek davranması sağlanırsa sorunun büyük bir kısmı çözülür.

Son dönemde bu tehlikeli özel cins hayvanların sebep olduğu ve insan yaşamını tehdit eden üzücü hadiselerin tekrar yaşanmaması, vatandaşların ve bilhassa çocukların can güvenliğinin temini amacıyla ilgili mevzuatlarda yer alan tedbirlerin uygulanmasında herhangi bir aksaklığa mahal verilmemesi en büyük dileğimizdir.

Hz. Mevlâna kenti Konya’da hemen her köşede hazretin “ŞEFKAT VE MERHAMETTE GÜNEŞ GİBİ OL!” yazmakta. Bu sözü kenti yönetenler başta olmak üzere hemen herkes yüreğinde hissetmeli ve tehlikeli cinslerle aynı kefeye koymadan diğer sokak hayvanlarının (kedi ve köpeklerin) bizlere yaratanın birer emaneti olduğu bilinciyle hareket etmesi, sessiz, masum haycanlara sahip çıkması görevi olmalıdır.
 

Hazreti Muhammed (s.a.v.) buyuruyor ki; “Merhamet edene Allah da merhamet eder; yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58). Kalın sağlıcakla.