Sen, Kendini Düzelt
*Teknoloji ve ekonomi neden hayatımızda. Sosyal hayata daha çok zaman ayırmak için. Hayat kolaylaştıkça iyilikler artacaktır. Savaşlar, hastalıklar, afetler gibi başımıza gelenler kendilerince elde edemediklerini hep yeterli olmadığını savunan siyasiler tarafından halkı algıyla yönlendirmesi sonucu başımıza gelmekte. Dünya savaşları hep dönüm noktası olmuştur. 1.Dünya Savaşı ve 2.Dünya Savaşı sonuçları itibariyle herkes yarardan çok zarar elde etmiştir. Sanayileşme ve işleri kolaylaştırmak teknoloji hızlanmıştır. Kalkınma hem birey olarak hem ülke olarak tek hedefimiz olmalı. Sen kendini düzeltmekle başlarsan işlere her şey yavaş yavaş düzelecektir.
* Son dönemlerde dünya çapında çıkarılan yasaların, kuralların hepsi gelişmiş olan ülkelerin daha refah içinde hayatlarına devam etmesi üzerine. Gelişmekte olan bizim gibi ülkeler ve az gelişmiş ülkeler ise hep sıkıntılar içinde. Kimi suya muhtaç kimi gıdaya muhtaç kimi de sürekli çalışıyor ama hayata hiç vakti yok. Kurtuluşumuz ya teknolojide ya tarım da ya da ikisinde de. Günümüzde tarım ile teknoloji arasında taraf tutmayan birçok iktisatçı tarım ya da teknolojinin önceliğini reddetmiş ve tarihsel deneyim ışığı altında, iki sektörün kalkınma sürecindeki tamamlayıcılarından yana tavır koymuşlardır. Sermayenin kıt olduğu ülkelerde kalkınma hamlesinin tarım arazisinin kıt olduğu ülkelerde kalkınma hamlesinin sermaye yoğun imalat sanayinde, iklimi, kültürü ve konumu turizme çok elverişli bir ülkede ise dışa açılma ve kalkınma hizmet sektöründe gerçekleştirilebilir.
* Ülkemizin en önemli zenginliği gençleridir. Yeraltı veya yerüstü diye ayrılırdı eskiden. Dünyanın en akıllı gençleri ülkemizde olduğu yaptıklarıyla bellidir. Çok çalışıyorlar. Kısıtlı internet ve altyapıyla harika işler çıkarıyorlar. Buna rağmen kaygıları büyük. Gençlerde gelecek kaygısı aşılamaz bir durumda. Üniversite mezunu olup bitirdikleri bölümde iş bulma oranı azaldı. KPSS çok yüksek puan aldılar mülakat gördüler. Cumhurbaşkanı 2 yıl önce mülakatı kaldırma sözü verdi. İdari yargı tam 9 defa mülakatı bugünkü haliyle anayasaya aykırı bularak, başvuran kişiler açısından iptal etti ama kamu sınavına giren herkes için mülakat var. Bu yüzden ülkede geleceğe ilişkin kaygılar artıyor. Çok kez yazdım gençlere değer kim verirse kazanır. Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün araştırmasına göre, gençlerin %61’i gelecek kaygısı, %53’ü anti demokratik baskılar yani susturulma kaygısı taşıyor. Günlük olarak her şeyi bilmeye zorlanmak yoruyor. Sürekli yukarı yönlü değişen altın, döviz ve faiz enflasyonun gözüken kısmı. Gözükmeyen kısımda ise kronik rahatsızlıklar, ümitsizlik, suça yönelim gibi sosyal olaylar.
*Sonuç olarak, Kalkınma stratejilerinin ekonomik etkilerini daha iyi anlayabilmek için savaşlar öncesi ve sonrası dönemde dünyadaki ekonomik gelişmeleri anlamak gerekiyor. İçe yönelik kalkınma stratejinin ümit kırıcı sonuçlara yol açıyor. Birçok ülke uygulamalarında görülmüştür ki, en yüksek gümrük vergileri en gereksiz sanayilerde üretilen tüketim mallarının ithalatında uygulanmış. Tüketim malları ithalatındaki göreceli önem azalmakla beraber, teknoloji girdileri, yakıtlar ve sermaye malları ithalatı hem göreceli, hem de mutlak olarak önem kazanmış. İç sanayilerin dış arz kaynaklarına bağımlı hale gelmesi olumsuz bir sonuçtur. Döviz kıtlığı, ithalatın ve buna bağlı yurtiçi üretimin kısıtlanmasını zorlamış. Çoğunlukla ithalata bağımlılık azalmamış ve strateji sadece söz konusu ithalatın türünü değiştirmiş. Karma stratejinin uygulanabilmesi sayesinde, bir birim döviz kazanılması ve bir birim döviz tasarrufu için harcanan marjinal iç kaynak maliyeti aynı olur. Sonuç olarak, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanmasıyla sanayide yapısal bozuklukların ortaya çıkmasının önüne geçilebilir. Uzun bir süre ve aşırı bir şekilde uygulanan ithal stratejisi kaynak dağılımını bozarak ülkenin potansiyel mukayeseli üstünlüğüne ters bir sanayileşme yapısı ortaya çıkarır. Dışa yönelik sanayilere verilen aşırı sübvansiyonlar da aynı sonucu doğurabilir. Bazı ülkelerdeki tecrübeler göstermiştir ki, kaynak dağılımında çarpıklığa yol açan neticeler dışa yönelik sanayileşmede daha az, içe yönelik sanayileşmede ise daha çok ortaya çıkmakta. İthal teşvikleri ithalat kısıtlamaları, aşırı değerlenmiş kur ve enflasyonla dolaylı yoldan verildiği halde, ihracatı teşvik genellikle devlet bütçesine yük getirdiği için verilen sübvansiyonlar göze batmakta veya devlet bütçesi imkânlarıyla sınırlı kalmakta. Dışa yönelik sanayi kuruluşları uluslararası piyasalarda kalite ve fiyat rekabetiyle karşılaştığı için ölçek ekonomilerinden daha fazla yararlanmak zorunda kalmaktadırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.