Devletin aklı, milletin yüreğinde yatar
Bir devletin gerçek aklı, saray duvarlarında değil; sokak taşlarında yankılanır.
Kuvvetli istihbaratlar, stratejik raporlar, kalın dosyalar değildir bir milleti geleceğe taşıyan.
Asıl istihbarat; milletin içine doğan histir. Halkın gece rüyasında gördüğüyle, sabah yüreğinde hissettiğiyle, öğle vakti konuştuğu kelamla kurulur devletin istikameti.
Devletin aklı; sadece bürokrasiyle değil, vicdanla çalışır.
Sadece yasaları uygulayan değil, gönülleri gözeten…
Sadece güvenliği sağlayan değil, adaleti yaşatan…
Milletin nabzını tutamayan bir akıl, ne kadar hesaplı olursa olsun; hikmeti ıskalar, hakikati kaçırır, toprakla çarpışır.
Çünkü milletin gönlünde yankı bulmayan hiçbir politika kök salamaz.
Yaşasa da hüküm süremez. Uygulansa da hikmet taşımaz.
Zira milletin duasını almayan bir devlet, teknik olarak güçlü olabilir;
ama tarihi olarak çökmeye mahkumdur.
Devletin pusulası, milletin vicdanıdır.
Devletin istikameti, milletin duasıdır.
Devletin bekası, milletin rızasıdır.
Bugün toplumun omuzlarında sessizce bir yük birikiyor.
Geçim derdinin gölgesinde, geçiş sancısı var.
Sadece gelir kaybı değil, güven kaybı…
Sadece ekonomik çöküntü değil, ahlaki belirsizlik, irfan kayması yaşanıyor.
Devletin bekası için plan yapanlar, önce milletin yüreğinde hangi acılar büyüyor, bunu bilmeli.
Milletin gözünden süzülen bir damla, haritaların üstüne düşmeden önce görülmeli.
Ve bir yöneticinin önünde en kıymetli evrak, halkın kalbinde biriken sessizliktir.
Bu yazı; yalnızca eleştirmek için değil, bir ayna tutmak için yazıldı.
Devletin gözü, milletin içinden baksın diye…
Devletin dili, milletin yüreğinden konuşsun diye…
Çünkü başka türlü birliği değil, yalnızlığı çoğaltırız.
Ve unutmayın: Halkı kaybeden, haritayı kazansa da devleti ayakta tutamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.