Dokunuş Cazibesi
İfade; manası kadar aktarılma üslubuyla hedef üzerinde toplumsal bir anlam kazanmaktadır. Bu sebeple sarf edilen sözlerde zikredilen hususların hangi ortamda, hangi şartlarda, hangi zaman diliminde, hangi beden dili ile dillendirilmekte olduğu - kitle iletişim araçlarının böylesine geliştiği - günümüzde çok daha kolay göz önüne gelmektedir. Bütün bunların yanında konuşan bireysel, kurumsal ya da kitlesel merkezli mi hareket etmektedir hususu da son derece önem arz etmektedir. Tepkiye göre düzeltme yapma çabası “yanlış anlaşılma” ya da “çarpıtılma” iddiaları geçersiz hale gelmektedir.
Esaslı sütunlar üzerinde yükselen Türk kültürü “silah” unsuruna sözel destek sağlayarak dünden bugüne eriştirmişse de dijitalleşmenin harmanlamasıyla zihinlerden uzaklaştırılmıştır. Ancak ülke açısından tamamen dışa bağımlı hale getirilmenin birkaç asırlık geçmişinin bulunduğu gayet net bilinmektedir. İmkansızlık yanı sıra dışa bağımlılık ile baş etme çabaları eksilmeksizin her dönemde kendini göstermektedir.
Milletin bağrından çıkıp, kendi ufukları kapsamında gerçekten memleketini karşılıksız sevenler canlarını hiçe sayarak, kellelerini kollarında taşıyanlar masaüstüne bırakmakta tereddüt göstermediler. “Bakü Fatihi” Nuri Killigil, “Demiryollarının ilk müteahhidi” Nuri Demirağ, “Cumhuriyetin ilk sanayicisi” Şakir Zümre, “ülkenin ilk tayyare tasarımcısı ve üreticisi” Vecihi Hürkuş. Kimi Makedonya, kimi Orta Anadolu, kimi payitahtta dünyaya açtığı gözlerini şahin keskinliğinde savunma sanayine kilitlemiş, hedefleri kadar yaşamak zorunda kaldıklarıyla toplumsal hafızaya kazınmışlardır. Feleğin çemberinden defalarca geçmişler, ekmek tekneleri hiçe sayılmış, bedenleri paramparça hale getirilmiş, komedi filmlerine malzeme haline getirilmişler yine de sonradan peşinden gidenler yollarından döndürülememişlerdir. Elbet bütün bunlar şahsi değilmiş ki Türk milleti zihnini güncelleme fırsatı yakalamıştır.
Ulusal egemenliğe yeni Türk devletinin adının konulması anlamına gelen Türkiye Cumhuriyeti yüzüncü yılına eriştiği yılın başlarında “dokunulmazlara dokunacağız” ifadelerinin sahibi vatan, millet, devlet idaresi tecrübesi olmasa toyluğuna verilebilirdi ancak ecdattan aktarılanın yanı sıra yakın zamandaki şahsi sorumlulukları memleketin yakın ve uzak geleceğinde çok daha aktif olabileceği düşünüldüğünde tahterevallinin diğer tarafı kendiliğinden beş bin yıllık birikimi hareketlendirmiş oldu. Güncel düşünce yorumlarını çok da uzatmaya gerek bulunmamaktadır. Zira Türk milleti sade hayat tarzını basit yorumlarla masallara aktararak nesillere aktara aktara bugüne eriştiği gibi bunları da heybesine ilave ederek gelecek kuşaklara aktaracak herkese hak ettiği konuma yerleştirecektir.
Her iki cephenin bireysel bir tercihten öte anlam ifade ettiği ortadadır. Karşılıksız sevdalar ile onlara set çekenler arasındaki amansız hesaplarda ilkler her zaman arka planda görülse de sevginin, coşkunun, bilimin, düşüncenin yepyeni gönüllerde bulduğu karşılığın hedefinden sapma ihtimali bulunmamaktadır. Buradan dokunulmazın, dokunulmanın, dokunmanın her birisinde içeriği ne olursa olsun dokunuş tam anlamıyla bir cazibe ortaya koymakta taraflarda önlemeyen bir coşkuyu yansıtmaktadır. Söz konusu cazibe ve coşku defalarca tecrübe edilmiş hiçbir şekilde gönül ufuklarından silinmemiştir.
Askeri kişiliği yanında tüccar, yatırımcı, sanayici, iş insanı, siyasetçi, hukukçu, pilot, mühendis, girişimci gibi sıfatlarla anılsalar da karşılıksız sevdalandıkları memleketlerinde yalnızlığa terke maruz bırakılmışlardır. Emin olunuz! Ne ilk ne de son olacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.