Şölen Sahnesi
Kadim çağlardan beri kılıç, silah, ok, saban, makine, maddiyat gibi medeniyet değerleri arasında kabul edilen unsurlar karşısında güçlü beyinlerce sürekli dillendirip daha yukarılarda tutulması gereğine işaret edilen kalemin fikir cephesi, sancılarla kaynayan bir süreç ola gelmiştir. Fikir üretiminde birbirinden farklı mürekkep pınarlarından beslenmiş, matbaanın icadı ve basının kendini göstermesi sonrasında ise kitle iletişim araçlarının asli unsurları arasında yerini almıştır.
İster yerel, ister bölgesel, ister ulusal, ister de global medya; kalemden beslenmekte, onlara geniş yer vermektedir. Yayın türü ne olursa olsun bilgiye ihtiyaçları bulunmakta onu da kalemlerin birikimi ile kayıtlarından yakalayabilmektedirler. Doğru da yanlış da kayıtlar takip edilerek öğrenilebilir. Böylesine bir misyona sahip olan kalemin kendini yetiştirmesi, ayakta kalması, yazabilmesi, fonksiyonunu sürdürebilmesi, yazdıklarını hedef kitleye ulaştırması, derli toplu hale getirip kitaplaştırarak kültür hazinesi kütüphane raflarına bırakması öylesine zordur ki her birinin ayrı bir kahramanlık derecesine uzanan hüznü bulunduğu, pek çok kişinin malumudur.
Kalemin farklı başlangıç noktası bulunsa bile ya yerelden evrensele ya da evrenselden yerele rabıta akışı içerisinde okuyucusuyla kesişme durakları bulunmaktadır. İmza ve söyleşi günleri bunlardan birisidir. Bu günlere iştirak sağlayan diğer şahsiyetler arasındaki muhabbet iletişimini de güncelleme imkanı verir.
Aydın Vilayeti Söke İlçesi’nin iki tecrübeli kalemi Yaşar Çağbayır ve Mustafa Uluçay makalelerini okuyucuya ilettikleri yerel basının köklü isimlerinden Yeni Söke’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen İmza Günü Etkinliği kalem- okuyucu buluşmasını da aşarak bir kültür şölen sahnesine dönüştü. Kutadgu Bilig, İstiklal Marşının Tahlili, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yanık Çaydanlık, Orhun Yazıtlarından Günümüze Türkiye Türkçesinin Söz Varlığı, Zeybek Kaması Namı Diğer Yatağan, Bayrak Mücadelemiz ve İstiklal Marşı, Hoş Gelişler Ola gibi Türk Kültürünü, Yaratılış ve İnsan, Son Saat ve Kıyamet, Tefekkür Oku, Beşer Adem İnsan gibi İslam Medeniyetini tema seçen kitapların iki kalemi oldukça ilgi çekti.
İştirak edenler açısından; yerel yönetim, akademi, basın, haber ajansı, kültürel idare, kütüphaneciler, kamu sivil toplum kuruluşları, özel dernekler, gazeteciler cemiyeti, ticaret, ziraat, bakkallar bayiler odaları, elbette diğer tecrübeli ve genç yazarlar ile okuyucular bir araya gelmiş oldu. Farklı kuşaklar da buluşma ve sohbet etme imkanı buldu.
Kültürel şölen sahnesinde ev sahipliğini üstlenen imtiyaz sahibinin “yerel gazete ve yazarlarına sahip çıkma daveti” basit bir serzenişten öte anlam taşımaktadır. Yazarların birkaç cümlelik ifadeleri ise kitaplarının ne kadar ilgi çekici konuları hedef kitleye ulaştırdığını ortaya koymaktadır. Hele yatağanın eldeyken tanıtımı Türkistan’dan Balkanlara uzanan hikayesi Türk Kültürü bayrağının hareketlenmesi şeklinde dalgalanmıştır. Zira güneşin doğduğu yerden battığı yere uzanan Türklüğün en büyük zenginliği elbette kültürü yani yaşam tarzı, onun da temeli el emeği, göz nuru ve alın teri olan sanatlardır. Bunun da birçok alt dalı bulunmaktadır.
Sözün özüne dönülecek olursa hiçbir maddi hesap peşinde olmayan kalemi bugüne kadar set çekebilecek bir sur inşa edilememiştir ancak ekseriyetle onlar aramızdan ayrılıp gittikten sonra kütüphane raflarından aranıp pınar kaynağına dönüştürülmüştür. Onlara daha yakın iken düzenlenen bu tür şölen sahnelerinin manevi yönü geliştirilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.