Rabia Çetin

Rabia Çetin

Gençlik Haftasında Bir Durup Düşünmek: Teknolojinin Gölgesinde Kaybolan Gençlik

Gençlik Haftasında Bir Durup Düşünmek: Teknolojinin Gölgesinde Kaybolan Gençlik

Her yıl 19-25 Mayıs tarihleri arasında kutladığımız Gençlik Haftası, yalnızca Atatürk’ü Anma ve gençliğe armağan edilen bir bayram olmanın ötesinde, gençliğin geleceğini şekillendiren dinamikleri sorgulamak için de bir fırsattır. Bu hafta, bir neslin neye yöneldiğini, neyi kaybettiğini ve neye tutunması gerektiğini hatırlamak için bir aynadır aslında.

Günümüz gençliği tarihin belki de en bağlantılı, en bilgiye erişebilir ama aynı zamanda en yalnız nesli. Sosyal medya sayesinde saniyeler içinde dünyanın öbür ucundaki biriyle iletişim kurulabiliyor, ama aynı evde yaşayan bireyler birbirine yabancılaşabiliyor. Bu bir çelişki değil mi? Fiziksel olarak bir arada olmanın anlamını unutur hale geldik. Ekranlara sığdırılan hayatlar, yüz yüze konuşmalardan, gerçek dostluklardan ve aidiyet duygusundan çok daha kolay ama çok daha yüzeysel.

Teknoloji, doğru kullanıldığında insanlığın gelişimi için eşsiz bir araçtır. Ancak gençlik, bu aracı bir amaç haline getirdiğinde, hayatın özünden uzaklaşmaya başlıyor. Birçok genç artık kitap okumak yerine kısa videolarda geziniyor; düşünmek yerine hızlıca tüketiyor; sabretmek yerine hemen sonuç istiyor. Zihinsel emek yerini algoritmaların yönlendirdiği hazlara bırakıyor.

Peki bu gidişatı değiştirmek mümkün mü? Elbette.

Gençliğe düşen en büyük görev, teknolojiye esir olmadan onu bilinçli kullanmayı öğrenmektir. Bu hafta, kendimize şu soruları sorma zamanı olabilir:

  • Gerçek dostluklarım ekranın ötesinde de var mı?
  • En son ne zaman bir kitabın satırlarında kayboldum?
  • Teknolojisiz geçirdiğim bir gün beni huzursuz mu ediyor, yoksa özgür mü hissettiriyor?

Çözüm, yasaklarda değil; dengeyi kurmakta. Gençlik; enerjisi, merakı ve üretkenliği ile çağın getirdiği zorlukları avantaja çevirebilecek en büyük potansiyele sahiptir. Sporla, sanatla, bilimle, doğayla iç içe bir yaşam; teknolojiden bağımsız değil ama ona bağımlı da olmadan sürdürülebilir.

Unutmayalım ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti gençliğe emanet ederken onların sadece zeki ve çevik değil, aynı zamanda ahlaklı bireyler olmasını da istemişti. Ahlak sadece doğruyla yanlışı ayırmak değil, aynı zamanda kendine, çevrene ve yaşadığın çağa karşı bilinçli olmayı da kapsar.

Bu Gençlik Haftası’nda, gençliğe sadece eğlenceyle değil; farkındalıkla yaklaşalım. Geleceği, ekran ışığında değil; içsel aydınlıkla kuran gençler yetiştirmek hepimizin görevi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rabia Çetin Arşivi