Rivahi Kalay

Rivahi Kalay

Kalabalığın içinde sessiz çığlık…

Kalabalığın içinde sessiz çığlık…

OYUNUN ADI YAŞAM!  

 

Shakespeare'in sözüyle “İnsanı insana, insanla insanca anlatma sanatı”…Tiyatro.

Sorunlarımıza ışık tutan, halkın içinden doğan, hep iyiden güzelden hoştan yana olan, insanları eğiten, eğitirken düşündüren... bera­ber gülmeyi, beraber ağlamayı, beraber düşünmeyi kısaca insana insanca duygular aşılayan sanat.

Telaşı çok… Bir sahne, oyuncuların hazırlanmış gösterileri, sahnede görev alan amir, dekor, kostüm sorumlusu, ışıkçı, suflör, seyirciler, daha niceleri…

Ve duyguları, olayları farklı şekillerde hareketle, konuşmalarla anlatan SEN

Tıpkı hayata merhaba diyecek bir canlının doğum sancıları gibi… Doğumun gerçekleştiği an “Gala”  perde açılır.

 Hayat sahnesinde oyuna hoş geldiniz!

Oyunun adı Yaşam!  Var olan umudu, sevinci, acıyı bir arada tutan, sunan tiyatro oyunu Yaşamımız!

Dünyada ilk tiyatro nerede, nasıl başladı kesinlikle bilinmi­yor. Oysa “Yaşam” adlı oyunumuz doğduğumuz andan itibaren sahnede… Başrolde sen, tüm karakter oyuncuları… Sevdiklerimiz, sevenlerimiz, ailemiz, niceleri…

Bazen olumlu bazen olumsuz duygularla dolu rolümüzü oynuyoruz. Rollerimize bürünürken de maskeler elimizde… Duygu, düşünce ve davranışlarımız bizim için çok değerli… Sahneye çıktığımızda duygu durumumuz neyi gerektiriyorsa uygun olanı takar, diğerini çıkarırız… Oyun başlar… Trajedi, dram, komedilerden biri… Belki evrensel kalabalığın çığlıklarında, sözün bittiği, sessizliğin içinde ki Pandomim!

Birlikte güldüğümüz birlikte ağladığımız geçmişi yansıtan, geleceğe ışık tutan hikâyelerimiz…  İyi, kötü bize göre doğru ve yanlışlarla, bilerek bilmeyerek üstlendiğimiz rollerimize devam ediyoruz. Geçmişimiz, bugünümüz, geleceğimiz...

Dekor istediğin gibi…  Perdeye sihirli bir el dokundu. Senin elin, senin yüreğin… Muhteşem. Ve oyun başlıyor… Sanki bir makine var. Geçmişe anılara götüren, geleceğe umutlara taşıyan… Bütün oyuncularda, her replikte ya kendimizi ya da sevdiğimizi buluyoruz… Kendi sahnemizi başka oyuncularda, başka dekorda, repliklerde yaşatıyoruz… Bazen hüzün, bazen sevinç… Bitmesin… Hayat güzel… Gerçeğe bir o kadar yakın bir o kadar uzak…

Alkışlar inliyor, hüznün sevincin, yarı tebessümün altında…

Replikler fısıldaşıyor... Hayatı sev… Yaşamı özümse… İçindeki beni unutma… Hayallerinden vazgeçme… Yaşamı büyük bir coşkuyla kucakla, yaşamı kutla…

Oyun izlediğin, gördüğün kadar… Kutlu olsun… Her şeye rağmen, sahnedeki oyun senin eserin...

Alkışlanacak bir rolü üstlendin. Sağlıkla mutlulukla temsil ettin. Yüreklere dokundun. Kendinle gurur duy.

Alkışların, alkışlarınız hiç bitmesin…

Sevgiyle Kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rivahi Kalay Arşivi