İlk olarak belirtmem gereken konu üreticinin gücüne inanmak… Recep Konuk bu yola çıkarken ilk olarak üreticinin gücüne inandı. Uluslar arası pazarda biz neden yokuz? Sorusunu defalarca kendine sorarak, bizde bu pazarda olmalıyız diyerek kolları sıvadı. Tabi bu pazarda hem kaliteli hemde fiyatta rekabet edilebilir bir düzeyde olunması şarttı. Tabi bunun için de dünyadaki gelişmeler takip edilmeliydi. Sağlıklı ürün en önemli konuydu. Hepsini kafasında harmanladı, geliştirdi. Bugün gelinen noktaya baktığımızda Recep Konuk vizyonunun ne kadar geniş ve perspektif olduğunu görebiliriz.

Recep Konuk beni tanımaz, bir kere oturup sohbet etmişliğimiz yoktur. Ama ben onun bu vizyonunu, Kooperatif Şirketinden çıkan ürünleri gönül rahatlığıyla tüketiyor ve Türkiye’nin her şehrinde bulunan eşime dostuma tavsiye ediyorum, bununla da gurur duyuyorum. Çünkü her bir ürün sağlığımızı düşünerek özel üretiliyor. Kendi çiftçimizin tarlasında yetiştirdiği ürünlerden harmanlanıyor soframıza gelen ürünler.

Recep Konuk, ülkemizin dışa bağımlılığını asgariye indirmek için çabalamaya devam ediyor. Tabi bunun için de üretimde sürdürebilirliği sağlamak, yeni teknolojiye ayak uydurmak gerekiyor. Gıda ve Tarım Üniversitesini kurarak burada birçok bilimsel çalışmanın yapılmasına vesile oluyor. Üretimde sürdürebilirliği sağlamak için kırsaldan kente göçün azaltılmasına çaba gösteriyor. Fabrikalarını kırsaldaki ilçelere kurarak orada istihdam sağlıyor.

Tohumda bile dışa bağımlı olduğumuz günümüzde yerli ve milli üretim diyerek yola çıkan Recep Konuk, onca karalama ve yıpratma çalışmalarına rağmen yılmadı, asparagas haberlere kulak asmadı, hayallerinin peşinde koşmaya devam etti.

Düşünsenize ülkeniz için, bu millet için çabalıyorsunuz ve çekemeyenler, koltuğunuzda gözü olanlar sizi yıpratmak için farklı yollardan saldırıyorlar. İşte bu durumda bile dik durarak çalışmak, üretmeye devam etmek çok büyük olgunluktur.

Bununla da yetinmedi. Eğitim, Sağlık, Çevre, Spor gibi birçok alanda sosyal sorumluluk projeleri, sponsorluk gibi destekler sağlayarak bu alanların gelişmesini de sağladı.

Şehirlerarası yola çıktığınızda Torku Ormanlarını görmüşünüzdür. Yüz binlerce ağaç dikerek doğaya da katkı sağlıyorlar. Bu işin reklamı yok, maddi bir kazancı yok. Tamamen geleceğimizi düşünerek bunları yapıyorlar.

Konya Şeker fabrikalarında hiçbir şey boşa gitmiyor. En son kalan atığa kadar değerlendiriliyor. Hepsi bir alanda kullanılıyor. Bunlar bizim ülkemizin milli değerleri.

Bir fabrika yabancılara satıldı mı kızıyoruz! Yine bir değerimiz satıldı diyoruz. Fakat elimizdeki bu değerlere de sahip çıkmıyoruz. Şimdi bir Katarlı gelse Torku’yu satın alsa yerden yere vururuz. Nasıl satılır diye kızarız. Elimizdekilerin kıymetini kaybettikten sonra anlarsak bir anlamı kalmıyor. O yüzden markalarımıza sahip çıkalım.

Torku diğer markalarla rekabet ederken çok zorlanıyor. Çünkü Torku ürünlerinde kimyasal madde kullanmıyor. Mesela yoğurttan örnek veriyim, Torku’nun yoğurdu diğerlerine göre daha çabuk bozulur çünkü katkı maddesi yok. Daha sağlıklı, çocuklarınıza daha güvenli yedirebiliyorsunuz. Torku diğerlerine göre pahalı olsa bile bunun bir sebebi var. Kimyasal kullanmıyor, sağlığınızı düşünüyor. O yüzden lütfen bir eleştiri yaparken mantıklı olalım. Milliyetçi olalım.

Torku’nun ürettiği ürünleri buraya yazmaya kalksam sayfalar almaz, fabrikalarını anlatmaya kalksam kitap olur. Bu başarı Recep Konuk’la birlikte ona güvenen çiftçilerindir. Recep Konuk üreticiye güveniyor, üretici de Recep Konuk’a güveniyor. Lütfen aradan çekilin…