Sami Gediz

Sami Gediz

Y ve Z kuşağı Türkiye’nin kaderi mi?

Y ve Z kuşağı Türkiye’nin kaderi mi?

1980 yılından sonra doğanlara Y kuşağı, 2000 yılından sonra doğanlara da Z kuşağı diyoruz. Özellikle Z kuşağı ele avuca sığmaz bir kuşak. Geçmişe göre çok büyük imkanlara sahip fakat bu imkanları geçmişteki kadar kullanamayan bir kuşaktan bahsediyoruz.

Türkiye'de 1980 sonrası olarak ifade edilen Y kuşağı, Bilgisayarın ve İletişim teknolojilerinin yeni yeni çıkmaya başladığı, teknolojiyi tanıyan ve gelişmeye adım atmış dünyanın çocuklarıdır. Hayat şartlarında oluşan değişim ve gelişmeler Y kuşağının diğer kuşaklara göre beklentiler ve farklı tercihlere sahip olmasını sağladı. Günümüzde Y kuşağının eğlence, gezme, yaşama, yeni şeyler deneme, başarı, para, alışveriş, ne istediğini bilme, yoğun çalışma, hayallerinin peşinden koşma, sorgulama ve sevdiklerine zaman ayırma unsurlarına önem verdikleri görülüyor. Aynı zamanda onlar, bireyci ve girişimciler. Teknoloji onlar için pek çok şeyin simgesi. Özgür olmayı seviyorlar, sık iş değiştiriyorlar ve bu nedenle aidiyetleri oldukça zayıf. Kısa sürede yetki ve sorumluluk alıp, terfi etmek istiyorlar. Mevkiye daha az, yeteneğe ve başarıya daha fazla saygı gösteriyorlar.

Z kuşağı ise, dünya zevklerine düşkün, teknolojiyi hızlı şekilde kavrayan, işlerini kısa sürede ve titiz biçimde yerine getiren bir kuşak. Sonuç odaklılar. Çok diplomalılar ve doğuştan tüketiciler. Yalnız yaşamayı tercih ediyorlar. Adaleti, barış iklimini önemsiyorlar.

Bu kuşaklar için, "İyi para kazanılabilecek bir iş olması", "Hayatta yapmak istenilen diğer şeylere vakit kalması" ve "Geleceği güven altına alması" çok önemli… Vazgeçemeyecekleri en önemli şey ise özgürlükleri…

Youtube, İnstagram, Twitter gibi sosyal kanallardan haber alan bu kitleye eski yöntemlerle ulaşmanız, inandırmanız imkânsız. Çünkü eski yöntemlerden eser kalmadı.

Türkiye’de gençlerin iyi olma hali başlığıyla Habitat Derneği tarafından bir çalışma yapılmış. Gençlerle yapılan görüşmeler raporlanmış ve bir anket tarzı çalışma gerçekleştirilmiş.

Gençlerin yüzde 71’i gelecekten umutludur, yaşamdan duyulan memnuniyet gelecekten duyulan umut arasında kuvvetli bir istatistiksel ilişki bulunmaktadır.

Çalışan gençlerin yüzde 80’i özel sektörde çalışmaktadır. 18-24 yaş dilimindeki gençler, 25-29 yaş dilimindeki gençlere göre daha hızlı iş değiştirmektedir.

Gençler arasında girişimcilik eğilimi yaygındır, erkeklerin yüzde 70’i, kadınların yüzde 57’si kendi işini kurmak istemektedir.

Gençler yaşadıkları yerde iş bulabilmek konusunda kaygılıdırlar. Yaşadığı yerde iş bulmasının zor olacağını düşünen gençlerin oranı yüzde 70’ken;iş arayan gençlerde yüzde 86’ya kadar yükselmektedir. İş bulmanın önündeki en önemli engel yaşanılan yerde iş bulma olanaklarının sınırlı olmasıdır. İkinci sırada ücretlerin düşüklüğü gelmektedir. Bu nedenle yurtdışına gidip çalışma isteği genç kuşakta oldukça yoğun görülmektedir.

Gençleri anlamak lazım. Oturup sohbet ettiğimizde en sık sıraladıkları konuları da sizlerle paylaşayım. Yurt dışında daha iyi iş olanakları bulabilecek olmaları, Türkiye'de gelecek görememeleri, ülkenin kötüye gittiğini düşünmeleri, daha fazla kişisel özgürlük istemeleri, daha iyi eğitim olanaklarına sahip olacaklarını düşünmeleri ve en önemlisi de Türkiye'de düşünce özgürlüğünün olmaması…

Bu konuları enine boyuna araştırmak gerekiyor. Özeleştiri yapmak çözüm yoludur diye düşünüyorum. Sahte değil samimi bir şekilde yaklaşmak gerekiyor. Son dönemde reformlar konuşuluyor. Bu reformlarla birlikte ülkeyi Likayat kurtaracak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Gediz Arşivi