İÇİNDEN ŞARKI SÖYLE
İki yıl önceydi...
Güzel bir ekim günüydü... Bir kaç arkadaş toplandık Bolu Abant'a gittik. Yol boyu, sırayla hepimizin sevdiği şarkıları dinledik, bazen alkış tuttuk bazen de kendi içimizdeki anılara döndük... Şimdi nereden geldi aklına diyebilirsiniz. Bu aralar damağımızın, dimağımızın tadı pek kalmadı. Kendimi motive etmek için biraz geçmişe gitmek istedim, sosyal medya hesabımın da hatırlatmasıyla daha derin gittim o günlere...
Sabah erken çıktığımız yola, Bolu'da kallavi bir kahvaltı sofrasıyla mola verdik, her yer yeşil görünüyordu görünmesine de, inceden inceden kış kendini hissettiriyor, güneş buluta kapılınca da titriyorduk. Yediğim pişinin tadı annemin yaptığına, zeytinler anneannemin tek tek kırdığı zeytinlerin tadına benziyordu. Çeşit çeşit reçeller, peynirler ve sıcak süt unutmadıklarımdan... Kaç bardak çay içtim hatırlamıyorum. Moladan kısa bir süre sonra Abant'a varmıştık. O yola çıkmamızın etrafı seyreylemek dışında bir amacı daha vardı, herkes en sevdiği kitabı getirip orada okuyacaktı. Ben Şeker Portakalı kitabını almıştım yanıma... Zeze ile çıkmak istedim o yolculuğa. Kurduğum hayallerde onunla beraber göl üstünde olacaktık. Nilüfer çiçeğinde oturacaktık bu kez. Zeze'nin içinden şarkı söylemesine gerek kalmayacak, onu duymayan insan da kendini sağır sanmayacaktı. Bunu bana Zeze öğretmişti.. Onunla birlikte nilüfer çiçeğinin üzerinde içimizden bağıra bağıra şarkı söyledik... Bir ara elini tuttum ve ona dedim ki; "Zeze ben seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurum ve çok güzel gider gibi de yaparım" gülümsedi bana ve kabul etti tabi. Uzun sohbet ve komik şakalarımızın ardından bu kez o teklif etti bana "Gökyüzünden güzel bir bulutun geçmesini bekleyelim mi?" Nasıl hayır diyebilirdim ki....
Çok uzun süre gözlerimiz gökteydi...O bulut hiç geçmedi çünkü hep daha güzelini bekledik...
Akşam oldu, hava iyiden iyiye soğudu, yola çıkmamız gerekiyordu... Ortalığı toparladık, kitaplarımızı raflarımıza koymak üzere attık çantalarımıza... Dönüş yolunda herkes gittiği yolda kaldı, tek bir soru çıktı ortaya "Farklı olan ne oldu?" Kendim için farklı olan şuydu; hayal kurmak şahane, senaryo değiştirmek efsane ama bir gerçek daha var ki; bütün bulutlar çok güzel... Daha güzelini bekleyerek zaman kaybetmek yerine, onu beklerken iyi olan her şeyi görüp bütün fırsatları değerlendirmek gerek...
HAYATIN HER ANI BİR FIRSAT
Görebilmek önemli; bu yeteneği de kendimizde var edebiliriz. Evet görmek sadece bakmak değil; görmek ayrı bir yetenek... Yaşamımızda karşımıza bir sürü işaret çıkar. Kimi zaman fark eder, kimi zaman adını koyar mucize deriz; çoğu zamansa görmeden yolumuza devam ederiz. Zeze ile ben de hikayemde hep daha güzel bir bulutun bize görsel şölen sunmasını bekledik; ama geleni göremedik. Ne yapmamız gerekiyordu peki? İlk gördüğümüz bulutu en iyisi olarak kabul edip hayatımıza sorgulamadan alıp, içimizdeki potansiyel ve halihazırda aldığımız tecrübelerimizle harmanlayıp eklemelerimizi yapmamız gerekiyordu.
Karşımıza çıkan her şeyi yük, engel olarak görüyoruz; oysa altında ne yatıyor bilmiyoruz. Kararlarımızı verirken estetiği ön planda tutuyoruz. Ama sorgulamıyoruz önünde ardına ne var. İşi, aşkı ya da bir çok seçeneği, en iyisi olsun yoksa olmasın, ben mükemmeliyetçi bir insanım diye dar çerçevede düşünüp sonrasında yanılıyoruz. Oysa hiç sormuyoruz kendimize; İyi nedir? Mükemmel var mıdır? Evet iyinin bir tanımı, mükemmelin de bir karşılığı mutlaka var. Kişiden kişiye değişiyor ve ölçüsü kendimize göre olanla sınırlı kalıyor. Genişletmek de, dar çerçevede de bırakmak da bizim elimizde...
Günler hızla akıp giderken, bize biçilen hayatta, ayağımıza her şeyin hazır olarak sunulmasını beklemek büyük yanılgı olacaktır. Gözümüzün önünde duran fırsatları değerlendirmeliyiz. Attığımız her adım mutlaka ardından diğerini getirecek, küçük olandan kocamana doğru ilerleyeceğiz. Bütün bir fırsat yakalamak ancak öncekileri görüp değerlendirmekle mümkün olacaktır. Zor ve zaman isteyen bir durum gibi görünse de tam merkezinde yatan fırsat için değer. Görmek önce şans gibi görünecek ama sonrasında herkeste olmayan bir yeteneğe dönüşecektir.
"Akıllı adam, bulduğundan daha fazla fırsat yaratan adamdır. Francis Bacon"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.