Uğur Özteke

Uğur Özteke

Bazı şeylerde geç kalmıyor muyuz?

Bazı şeylerde geç kalmıyor muyuz?

Sağlığımızı hem de her türlü sağlığımızı ruh sağlığımızı akıl sağlığımızı koruyarak günümüze anımıza şükür ederek virüsle mücadeleye devam ediyoruz.

Mümkün oldukça evde kalmaya çalışıp çalışma tempomuzu düşürerek işimizi yapmaya hem de çok daha iyi ve en az hata ile yapmaya gayret gösteriyoruz.

Tabi kısa süreli de olsa şehir turlarımız devam ediyor; insanlarımızla, dostlarımızla, okuyucularımızla görüşmelerimiz sürüyor. Şimdi biraz sizden gelen biraz da kendi gördüklerimizle bu günü değerlendirelim.

Başlığımız neydi bazı tedbirleri almakta geç kalmamız yönündeydi değil mi?

Önceki gün Milli Savunma Bakanlığından gelen haberle bu durumu bir kez daha canlı canlı yaşadık.

Neydi o haber vatani görevini yapmak için bölüklerine taburlarına teslim olan Mehmetçiklerimiz kışlada 14 gün süre ile karantina altına alınacaklar.

Bu nereden çıktı demeyin. Otogarlardaki o uyarı ve risklerin gözardı edildiği asker uğurlamalarının ardından bence bu çok daha önceden yapılabilir bu karar açıklanabilirdi.

******

BAKAN KOCA BAZI SAĞLIKÇILARI ÜZMÜŞ

Hatırlıyorsanız ülkede bu virüse karşı alınan tedbirler özellikle de ekonomik tedbirler konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın 20 bin öğretmen alacağız açıklamasının ardından pek çok kesimden “okulların tatil edildiği bu dönemde niye bu kadar öğretmen alınıyor, bu kadar öğretmen yerine sağlıkçı alınsa olmaz mıydı?” şeklinde itirazlar tepkiler, serzenişler geldi.

Şimdi Sağlık Bakanı açıklıyor “şu kadar personel alacağız” diye. Devletin bir numarası bu açıklamayı yapmadan önce sağlıkçılarımız ön plana çıkartılıp bu açıklama yapılsaydı da milletimiz de Cumhurbaşkanına da teşekkür edeceğine bir yerde haklı olarak burası eksik demezdi değil mi?

Şimdi gelelim sağlık ile ilgili bir başka konuya.

Sayın bakanımız hem alınacak sağlık personelinden hem ücretlere zam yapılmasından hem malzeme eksiği olmadığına dair birçok müjdeyi verdi ama o müjdenin ardından bir kesim unutulduklarını ihmal edildiklerini ve de kendilerinin son derece üzgün olduklarını söylüyorlardı. Ş

Şöyle ki; “Koskoca bakan açıklama yapıyor. Üniversitelere ve hastanelere ekipman veriyoruz diyor. Aile hekimlerinin adı bile geçmiyor. Performansı kaldırdık 3 ay tavandan döner sermaye vereceğiz diyor. Biz döner sermaye almadığımızdan bizim adımız bile geçmiyor. Yok böyle bir sistem. Yeminle yıllardır ilk defa içimde bir şeyler kırıldı. Ben bu sistemin her basamağında bıkmadan, usanmadan, küsmeden, kırılmadan savaştım. Ambulansta, acil serviste, poliklinikte ve idari hizmetlerde... ‘Bana 50 tane maske 50 eldiven gönderip bunu hemşire ile ortak kullanacaksınız’ dendi. Cebimden binlerce lira harcadım. Ben para istemiyorum, pul istemiyorum; ancak bakan beyin o kadar konuşması içinde adım bile geçmiyor. Dahası sanki biz salgını kontrol etmişiz gibi bir hava yok muydu? Abi salgınla ilgili bir konuşma yapıyoruz, konu sağlık personelinin alacağı para, maliye bakanı sağ olsun. Bilim kurulunda halk sağlığı akademisyeni, aile hekimliği akademisyeni, psikiyatri akademisyeni yok. Epidemiyoloji uzmanı 1 tane. Bu devlet beni bugünler için eğitti, bu millete borcum var. Çalışmaya hem de çok çalışmaya devam edeceğiz. İnsanımız için insanlık için çalışacağız çok dertliyiz. Neyse sen bizleri boş ver de evde kal, kendine ve ailene dikkat et” diyordu.

Evet Sayın Bakan Fahrettin Koca’nın konuşmasından sonra bir hekimin hem de böylesine ülkesini,  vatanını, mesleğini seven tecrübeli bir hekimin içinden gelenleri acı da olsa duymak benim canımı acıttı, canımı yaktı…

Tekrar ediyorum Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafındaki isimler bugün için Sayın Bakan Fahrettin Hocanın etrafındaki isimler biraz daha geniş ve yüksekten bakabilseler hiç kimsenin canı yanmaz değil mi hele hele bugünlerde…

*******

İYİ Kİ POLİS DEĞİLİM (!)

Bu şehirde trafik sorununu ya da trafik çilesini en iyi gözlemleyebileceğiniz bazı noktalar vardır. Mesela Ankara Yolu; Beşyol’dan başlar ve Büsan’a kadar gider. İstanbul Yolu; kampüs yolu Barış Caddesinden başlar epey bir sıkıntı çektirir.

Dün sabah saat 08.00 sularında Ankara Yolu da İstanbul Yolu da virüse rağmen okullar ve üniversite olmadığı halde yine bildiğimiz klasik trafik tıkanıklığı içerisinde idi.

Ben sabahın köründe bu yollarda şehrimi göreceğim insanların analizini yapacağım diye avel avel turlarken öyle bir an geldi ki polis olmadığım için halime şükrettim.

Trafiğin yoğun olduğu saatler Halil Ürün göbeğine Jandarma tarafından geldim, Nalçacıya doğru gitmeye çalışıyordum. Göbeğe girdim her önemli kavşak da olduğu gibi bu kavşakta da polis otosu ve araçlarının içinde oturmayan tekrar ifade ediyorum kavşaklarda göstermelik (!) olarak duran otolar değil, dışarıda yaya olarak trafiği kontrol eden polisler vardı.

Ve bu polis memurları trafik akışı için fedakarca çalışıyorlardı.

İki şeritli yolun sağa tarafındayım sol şerit göbeği dönecek çünkü ben ileriye gideceğim ama yanımdaki araç birden sağ sinyali vererek aracı önüme kırdı, polis memurunun önünde aracını durdurdu. Düşünebiliyor musunuz bu arkadaş göbeğin içinde yani trafikte yeşil ışık yandığı için akan trafikte göbeğin içinde aracını durduruyor hem de polisin önünde.

Trafik ihlalini hangi konuda ne isterseniz hepsini yapıyor bu sürücü arkadaş! Kornaya basıp uyarmaya çalıştım. O anda polis memurunun da o duran araca doğru yöneldiğini görünce, yoluma devam ettim.

O anki ruh halimle polis olmadığım için şükrettim. Bir insan daha günün ilk saatlerinde trafik kurallarını hiçe saymak için polisin önünde gözünün içine baka baka bunu nasıl yapabilir? Allah polisimize ecir sabır güç kuvvet versin.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsan en çok sevmesi ve sevilmesi engellendiği zaman nefret eder...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bencillikte kural tanımaz hale gelmediğimiz zaman daha iyi adam oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi