Gören görüyor, siyaset görmüyor, neden?..
İnsanların ağız alışkanlığı birbirlerine sordukları “nasılsın” sorusu yine ağız alışkanlığı verdiğimiz cevap “çok şükür”, “günümüze bin şükür”, “Elhamdülillah”... olur değil mi?
Bugünlerde “Nasılsın?” denildiği zaman bir de şöyle cevabın eklendiğini işitiyoruz “Bindik bir alemete, gidiyoruz kıyamete”.
Gün gün, saat saat, kıyamete, ahir zamana, ahir dünyaya doğru gittiğimiz kaçınılmaz bir gerçek.
Benim gibi belli bir yaşa gelenler de Cenab-ı Allah’tan “hayırlı ölüm” dualarını tekrarlarlar.
Bugün yazımıza bu cümleler ile başlarken en büyük kaygımız tabii ki corona denilen illetin ülkemizde ve Konya’mızda üçüncü pik dönemini en acı şekilde yaşamamızdan kaynaklanıyor.
Evet bir yanda korkunç vaka sayıları, felaket halinde ölüm rakamları.
Ve maalesef bu büyük tehlikenin üçüncü kez hortlamasına rağmen bizlerin gittikçe duyarsızlaşmamız ve vurdumduymaz bir hal almamız.
Diyelim ki siz, en şanslı insanlardansınız bu zıkkım hastalığa yakalanmadınız.
Allah aşkına sizin çevrenizde hiç bu hastalığa yakalanan olmadı mı?
Hadi en iyi ihtimalle hastalanan oldu ise bile belki ağırlaşmadı, entübe olmadı.
Hadi yine şükredelim ölüm olayı yaşanmadınız.
Peki siz hiç mi duymadınız? Hiç mi işitmiyorsunuz?
Bu zıkkım hastalığı en iyi şartlarda, en hafif şekilde ayakta bile geçirmiş olsanız dahi, hastalığın son olarak bizlerde norolojik olarak etkileri bilimsel olarak açıklandı.
Düne kadar bu hastalığın akciğerlerimiz başta olmak üzere kalp, karaciğer, mide, böbreklerimizde hasar bıraktığı bilimsel olarak açıklanıyordu.
Ya da kanda pıhtılaşma nedeni ile beyin kanaması ve kalp krizini tetikleyerek ölümlere sebep oluyordu.
Buyurun son bilimsel açıklama “Nörolojik bulgular, inmeler, bilinç bozukluğu (Aklımız gidiyor), kas yıkımı (felç)”
..........
Birileri yine bizi kandırmaya devam ediyor.
Ulusal basın cumartesi günü ve pazar sabahı saatlerce canlı yayın yaptılar.
“Türkiye’nin Wuhan’ı İstanbul’da sokağa çıkma yasaklarına uyulmuş!”
Yuh ya size.
İstanbul’da sağanak yağış vardı. İstanbul hava soğuktu. İnsanlar bu yüzden evlerinden çıkıp sahillere, parklara bahçelere koşamadılar.
Bakın bizde hafta sonu hava kapalı gibi görünse de sıcaktı.
Siz park ve bahçelerin halini, yeşil alanları gördünüz mü?
Çocuğunu kapan, eşini, anasını babasını alan yeşil alanlarda idik.
Kimimiz eşofmanları ile yürüyüş yapıyor, kimimiz belediyelerin bu alanlara yerleştirdiği spor aletlerinde kültür fizik hareketlerinde form tutuyorlardı(!)
İkindi saatinden sonra fırınlar ve unlu mamüllerin önünde araç koyacak yer kalmamıştı.
Buradan bir kez daha yazalım.
Vallahi insanlarımız kırılıyor. Hastanelerde yer yok. Acil olmayan hastalar bu yüzden tedavilerine evlerinde devam edilmek üzere resmen gönderiliyorlar. Buna belki sağlıkçılar haklı gerekçe gösterebilirler. Ama bildiğim şu ki; corona hastası, virüs ciğerlerinin yüzde 20’sini kaplamış ama eve gönderiliyor. Bilimsel olarak gideri vardır muhakkak (!).
............
Hafta sonu bir bizi bir de dünyayı izlerken kendimden utandım.
Hani ben de dahil Türkiye olarak İngilizler ile dalga geçmiştik yaa..
İngiltere’de sağlık çalışanları bizim mavi çöp poşetleri ile hastalara müdahale etmeye çalışıyorlardı ya. Bizde bu durumla onları aşağılıyorduk ya.
Evet o İngiltere’de ölen hasta sayısı günde 34 bizde ise 300’leri zorluyor.
Bir yerde bir yanlış yapıyoruz ama nerede bilemiyorum.
Bildiklerimi de söyleyemiyorum.
******
BİSİKLETTEN SONRA SKUTER (SCOOTER) TEHLİKESİ
Tüm ülkede olduğu gibi şehrimizde de yeni bir heyecan dalgası başlamak üzere. Aslında bazı gençler bu pandemi döneminde bile bu heyecan dalgasına kendilerini kaptırmış durumdalar. Konya’mızda da her cadde her sokak boyunca yüzlerce bağlanmış skuteri görebiliyorsunuz değil mi?
Şehir içinde hem yayalar hem de sürücüler evet özellikle de sürücüler için yeni bir felaket bağıra bağıra geliyor.
................
Açık ve net söyleyeyim Uğur Başkan’ın, Selçuklu Belediye Başkanı iken yapmış olduğu proje ile on binlerce çocuğumuz bisiklet sahibi olmuştu. Dolayısı ile de bu onbinlerce çocuğumuz bugün bisikletleri ile yollarda artık.
Ama artık nerede ne zaman kurallara uymayan bir yavrumuzu görsem gözümün önüne ilk Uğur İbrahim Altay Başkan geliyor.
Uğur Başkan’ın Konya için bisiklet hayalini sonuna kadar destekliyorum.
Uğur Başkan’ın Konya için yapacağı her bisiklet projesinin de sonuna kadar yanındayım.
Ama önceki dönemlerde babalarımız büyükbabalarımız, dün bizler ve maalesef bugün bu yavrularımız kural tanımazlıkla yetişerek büyük felaketlere pedal çeviriyorlar.
Cumartesi günü sözüm ona sokağa çıkmak yasaktı ya.
Selçuklu’da Özalkent PTT’sini geçtim araçla ilerliyorum.
Bir yavrumuz bisikletinin üzerinde iki elini bırakmış pedal çeviriyor ama iki şeritli yolu tamamen kapatmış zikzaklar çiziyor. Allah korusun her an düşebilir. Bir süre izleyeyim de çocuk önümden gitsin ya da çekilsin dedim.
Bizim yavrunun hiçbir şey umurunda değil.
Kornaya bastım. Sen misin basan? Çocuk daha da şaşırdı ve yolun sağına doğru kaçarken düştü.
Allah muhafaza şimdi bu çocuk aracın altında kalsa hayatını kaybetse o ana ve babayı düşünmek dahi istemiyorum.
Peki ya çocuğa çarpan sürücünün siz biz olmama ihtimali var mı?
Benim babamın bisiklet ehliyeti vardır. (1960’ta almış)
Ama benim yok. Bu çocukların ise hiç mi hiç yok.
Bakın beğenmediğimiz Avrupa’da çocuklara ilkokulda bisiklet eğitimi polisler tarafından veriliyor ve bunlara bisiklet sürücü belgesi veriliyor.
Biz de ise tek kelime ile muhteşem “Saldım çayıra mevlam kayıra projesi”
*****
GELELİM SKUTERLERE
Motor, bisiklet derken Türkiye’ye skuterleri soktuk.
Büyük sermayenin hepimiz için yeni oyuncağı.
Geçenlerde resmi gazetede yayınlanan skuter kullanma yönetmeliği okumuştum. Yazanlar gayet güzel ve mantıklı yönetmeliği yazmışlar.
Mesela şöyle denilmiş;
“Ayrı bisiklet yolu veya bisiklet şeridi varsa taşıt yolunda sürülmesi yasaktır”
Şimdi bana Konya’da yüzlercesi bulunan skuter alınca hangi bisiklet yolundan söz edebilirsiniz.
Daha ilgincini söyleyeyim;
“İkiden fazlasının taşıt yolunun bir şeridinde yan yana sürülmesi yasaktır”
........
Bize inanmayan büyüklerimiz özellikle siyasilerimiz kameralardan izleyebilirler. Hafta içinde Meram Yeni Yol’da tam battı-çıktıya gireceğim. Ki burada hız limiti 60’tır. İki genç skuter ile gidiyorlar.
Yasak nerede kaldı? Tabii ki Resmi Gazetede.
...........
Yine anlayabildiğim kadarı ile hız limiti 50 kilometreden daha fazla olan yollarda bunları sürmek yasak.
Peki hadi söyleyin bakalım. Bizim cadde ve sokaklarımızda 50 kilometrenin altında kaç cadde var?
.............
Biliyorum başta siyasiler olmak üzere yöneticilerimiz bürokratlarımız bana kızıyorlar.
El insaf.
El vicdan.
...........
Hepimiz yaptıklarımızdan sorumlu isek. Bunların vebali bize ait ise. Bir şeyi yaparken bir daha, bir daha düşünmek zorundayız.
Konya’nın zıkkım (!) Avrupa’nın örnek şehirlerindeki gibi lafla değil özde “BİSİKLET ŞEHRİ” olmasını istemeyenin gözü çıksın.
Görmedim bilmiyorum ama varsa yine bir yerlerde “SKUTER ŞEHRİ”, varsa Konya’mızın da olmasını istemeyenin iki gözü birden çıksın.
Ama gözü kapalı sermayenin kulu olmamak adına, olurken de hem yasalar nezdinde hem de Allah katında sorumlu olmamak adına bunları yazmak zorundayım.
Bunda da bir tek gayem var, “CANIM yanmasın. CAN yakmayayım.”
...............
Aynı mantık çerçevesinde bir iş adamının, çok büyük bir STK’da yönetim kurulu üyesi olan abimizin şehrin trafik sorunu ile ilgili önerisini de yarın yazarız inşallah.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Seni anlamayan bir kalabalığa derdini anlatmaktansa seni anlayan Allah’a dök içini. Bazı insanlar derttir. Allah ise derman.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İnsandan, insanlardan önce yürekten inanarak Allah’tan korktuğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.