Yeni bir gün, yeni heyecanlar, yeni hayaller...

Allah hepimiz için ne hayırlı ile onu versin.

Hemen sizden gelenlerle, biraz da bizden olanlarla ortaya bir karışık sunalım.

İŞTE SOSYAL MEDYA APTALLIĞI

Başta gençlik ve gençlik ile milleti sosyal medya ile etkilediğini dahası kandırdığını sanan zihniyete en güzel cevap aşağıdaki bu kareler olsa gerek. Eğer ülkemizi yönetenler Allah rızası için birazcık geleceğimizi düşünüyorlarsa bu iki kare ile ders konusu yapmalılar derim.

Buyurun ilk kare.

Çekik gözlü minik bir yavru. Ben de baktığım zaman aklıma sizin düşündükleriniz geldi. Doğu Türkistan’da, Çin’de Müslümanlara, Türklere yapılan vahşi zulmün sadece bir karesi.

Ya ardındaki bu kareye ne dersiniz.

Aynı kare farkında mısınız?

Bu tatlı minik yavru bizimle dahası siz sosyal medyacılarla böyle dalga geçiyor.

Anlayanlar anlamıştır herhalde.

Derslerini de almışlardır bence.

Fazla söze gerek yok.

KÖR TAPALI 148 YILLIK ÇEŞME

Benim çok sevdiğim bir Ömer abim var. İki gün önce bizimle aşağıdaki şu metni ve fotoğrafları paylaştı. Okudum ve üzüldüm. Dünyayı geziyoruz. Adamların 150 yıllık tarihleri yok ama turisti bizden çok çekiyorlar. Niye? Neden? Olmayan efsaneler üreterek dünyanın milletini kandırıyorlar. Mesela bu konuda İspanyollara gıcık mı olayım yoksa kıskanayım mı bilmiyorum. Neyse gelin onları bir bakalım bizim elimizdeki tarihe her yerden tarih fışkıran eserlerimize olan durumu bu çağda bu teknolojide ne yaptığımıza ya da ne yapmadığımıza Ömer abinin kaleminden ve objektifinden bakalım.

“Üstadım Araplar çeşmesi üzerine çalıştım, o da 1972 yılından kalma bir çeşme, o da kullanım dışı durumda maalesef…
 

ARAPLAR MAHALLESİ ve ÇEŞMESİ

Araplar mahallesi Konya'nın kadim mahallelerinden olup benim de ilkokul 1969-78 yılları arası çocukluk, ilkokul okuduğum bir mahalle... Ak Cami ile Kavakaltı Cami veya Cıngıraklı kuyu denilen yoldan gelip geçenlerin ve hayvanların sulandığı çeşme arasındaki bölüm Karakayış sokak olarak da geçer ve Araplar çeşmesi gibi zamana direnmekle, müteahhit furyasına yenik düşmemek üzere, müstakil tek katlı, iki katlı kerpiç evler olarak hâlâ ayakta duran bir kesitin adı demek...
Araplar semti sosyo ekonomik olarak kalender, işçi kesimi ve Konya'nın Ankara yolu ile İstanbul yolu ekseninde şehre yerleşmiş olanların mahallesi... Aynı zamanda Arap fetihleri döneminde Konya'nın bu kesimine yerleşim yapan Arap Müslümanlardan ismini aldığı da tarihen sabit olan bir mahalle..

Semt futbol takımıyla, trafiğin olmadığı zamanda at arabası, bisiklet ve minarelli motosiklet cenneti ve çocukların da doğal ve organik oyunlar ile büyüdüğü bir alan, yer yer toprak zeminde bilya oynayanlar, bilyalıya binenler, çember çevirenler, telden araba yapanlar, bir uçtan bir uca sağdan 23 soldan 25 hanenin birbirini tanıdığı, yatsı namazından sonra hacı emmilerin birbirine çay ve sohbete gittiği, delikanlılar ve gençlerin ise Teksas, Tommiks okuduğu, siyah beyaz TV'nin bir iki kişide olup, herkesin sabah namazı vakti Muhammed Ali Clay boks maçına veya cumartesi günleri müzik veya yerli film seyretmeye gittiği, otantik barana geceleri sohbetleri ve Gonya havalarının dile geldiği bir musiki ve kültür ortamı, çocukların koro halinde ev ev dolaşıp yağmurdan bulgurdan isteyip, bir kazan pilavı kocaman sinide tahta kaşık ile iştahla yedikleri, sadece bir tane mahalle bakkalından civardaki tüm mahalleli ve çocukların leblebi tozu, Ankara gazozu ve bir bardak çekirdek alıp cebine koyup veya arkadaşlarıyla çitlediği günleri ise tebessümle anılan, arada bir mahalleden mahalleye çocuk kavgasına gidenlerin olduğu bir semt olarak hafızalarda yer etti...

Artık mazide kalan çocukluk günleri tabi ki geri gelmeyecek, bizim çocuklarımız da zaten böyle bir mahallede doğmadan büyüdüler ve kendileri dijital kültür çağının anne ve babaları oldular veya aday adayları, kimimiz torun torbaya da karıştık vs.

Hülasa-ı kelam geçenlerde bir cenazeye iştirak ederken hem mazideki günler gözümde canlandı hem de yolun ortasında mahzun, sessiz ve çeşmeleri kör tapa ile kapatılmış 148 yıllık çocukluk günlerinde kana kana tatlı su içtiğimiz ve artık faal olmayan bir garip ve mahzun kala kalmış Araplar çeşmesi gözüme takıldı...

2013 yılında tarihçi yazar Ali Işık tarafından redakte edilen ve Koski Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Konya'nın Tarihi Çeşmeleri isimli kitabın 45.sayfasında yer alan bilgilerde çeşme kitabesine göre Ali Ağa tarafından 1872 yılında yaptırıldığı yer almıştır. Eser dört cepheli bir meydan çeşmesidir, düzgün kesme taştan üç cephesinde lüle ve çeşme olarak yapılmıştır. Mimari olarak bu üç cephede görülen yarım yuvarlak kemerler kaide üzerine oturmaktadır, alt kısmında sekisi ve yalağı bulunmaktadır ve üstünde silmeli bir saçak bulunmaktadır.

Araplar mahalle muhtarlığı ve Karatay Belediye Başkanlığının ortak girişimi ile inşallah bu tarihi çeşmemiz orijinal haliyle yeniden faaliyete geçer diyerek talebimi belirtiyor ve sözü bağlıyorum...”

***

UĞUR BAŞKAN’IN GRİBİ

Dün sabah güne Uğur Başkan’ın aylık ve geleneksel hale getirmeye çalıştığı basın toplantısı ile başladık. Toplantının detaylarını zaten gazetemizde internet sitemizde okuyacaksınız. Gerçi Başkan dün bizi heyecanlandıracak yeni bir şey söylemedi. Her ay da yeni müjde olmaz değil mi? Ama benim dikkatimi çeken Başkanın aylardır gribini atlamamış olmasıydı. Çünkü Başkan aylardır akan burnunu mikrofonların karşısında da normal zamanda da silmek zorunda kalıyor. Ne yalan söyleyeyim ortalık da bir de Allah muhafaza salgın var. En iyisi başkanı öpmemek dedim ve dün biz de öpüşmedik. Doktorların bana ısrarla tavsiyesini sizlerin de aklında olsun diye paylaşmak isterim “Siz siz olun asla öpüşmeyin, hatta tokalaşmayın bile. Grip salgını aldı başını gidiyor. ”

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlüdür, sevgi zorbalıktan güçlüdür

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İçten samimi bir şekilde gülmeyi ve güldürebilmeyi becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.