İşlevsel sabitlik kıskacında kalmayan öğretmenler
İşlevsel sabitlik kıskacında kalmayan öğretmenlere duyulan ihtiyaç her zaman olduğu gibi günümüzde de canlılığını koruyor…
İnsanların sabit bir fikre odaklanarak eleştirel düşünmesinin önüne geçen ve psikolojide Functional Fixedness yani İşlevsel Sabitlik adı verilen önemli bir konu vardır. Bir şeyi sadece bilinen kullanımıyla değerlendirme, bilinen yöntem ve tekniklere takılıp kalma ve yeni yaklaşımları görmeme eğilimidir.
İşlevsel sabitliği Karl Duncker sunmuş ve meşhur Mum Deneyi ile test etmiştir. Bu deney davranış biliminde temel olarak alınmaktadır.
Deneyde ahşap kaplı bir duvar var, duvarın yanında bir masa ve masada bir tane mum, bir kutu raptiye ve bir kutu kibrit verilir. Önerisi şudur: Mumu masaya damlatmadan duvara sabitlemek ve mumu yakmak.
Testte yer alan birçok kişi ilk başta mumu duvara raptiyelemeye çalışmakla ya da mumun yanını kibritle eritip duvara yapıştırmaya çalışmakla şanslarını denerler. Ancak bu yöntemler işe yaramaz. Bir süre sonra masadaki eşyalara dikkat eden kişiler çözümü bulurlar:
- Raptiye kutusunun içi boşaltılır ve duvara raptiyelenir.
- Mum, kibrit ateşi ile altı eritilerek raptiye kutusuna yapıştırılır ve yakılır.
Burada püf noktası kutuya bakıp onu yalnızca raptiye kutusu olarak görmenin ötesine geçmekte yatıyor. Deneyden, raptiye kutusunun aynı zamanda bir platform olarak başka bir işlevi olabileceği ortaya çıkıyor.
Japonların eğitim felsefesine baktığımızda karşımıza şöyle bir söz çıkabiliyor:
“Yetiştirdiği her insanı yeniden kullanabilen toplum, akılcı, uygar, ileri bir toplumdur.
Ancak, yetişkin insanların en iyilerini öğretmenlik mesleğine seçebilen toplum en güçlü toplumdur.”
Bir toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik alandaki gelişmişlik düzeyini ortaya çıkarmak için o toplumda öğretmenin işlevsel sabitlik kıskacında olmaması gerekir.
Aktiflik , sebat ve alanında sürekli gelişim, değişimi doğru okumak, topluma doğru rol model olabilmek adına öğretmenliğin bir ruh işi olduğunu da unutmamak gerekir.
O’Hair ve Odell (1995) ‘e göre değişen dünyamız ve gelecek için;
*İnsani değerleri tanıyan,
*Bilişim teknolojilerinde ileri olduğu kadar duyuşsal alanda da ileri düzeyde olan,
*İşbirliği içinde problem çözmeyi ve düşünmeyi amaçlayan, bir sosyal çevre oluşturabilen ve duyuşsal ihtiyaçlara, insana dönük bir ortam oluşturabilen,
*Motivasyonun artan önemine inanan,
*Kültürel farklılıklara hazırlıklı,
*Eğitimi yaşam boyu bir uğraş olarak gören,
*Değişimi tanıyan ve ona yön veren, Geleceğe dönük,
*Yansıtıcı düşünmeyi benimsemiş olarak uygulayabilen,
*Öğrenme yaşantılarını yönetebilen bir öğretmene ihtiyaç vardır.
Aynı doğrultuda Dünya Ekonomik Forumuna göre 2025 yılında çalışanların sahip olması gereken temel becerilere baktığımızda şu ifadeleri görebiliyoruz:
Analitik düşünme ve yenilik/yaratıcılık
Etkin öğrenme ve öğrenme stratejileri
Karmaşık problem çözme
Eleştirel düşünme ve analiz
Yaratıcılık, orijinallik
Liderlik ve sosyal etki
Teknoloji kullanımı
Vurgulanan özelliklerinin ve sorumluluklarının önemli bir bölümünün duyuşsal ve sosyal özellikler olması ve bunların insan için gerekli olan temel özelliklerle örtüşmesi dikkati çekmektedir.
Sonuç olarak işlevsel sabitlik kıskacında kalan öğretmenlerle toplumun gelişmesi söz konusu olamaz. Öğretmenin gelişim, öğrenme, ortam, iletişim, araştırma alanlarında bir uzman olması, kuramları anlayan ve farklı öğretim yaklaşımlarını esnek kullanabilen bir profesyonel olması beklenmektedir.
Yaşam boyu eğitim anlayışından hareketle eğitimde yeni yaklaşımlar ve programlar üzerinde sürekli olarak düşünmemiz, araştırmamız, eleştirel analizini yapmamız, amaçlanan insanı yetiştirmede kendimize özgü modelleri benimsememiz de yararlı olacaktır.
-Öğretirken aynı zamanda öğrenme aşkını içinde taşıyan,
-Değişen dünyada eğitim modellerine ve biçilen öğretmen rollerine bakış açılarını sürekli olumlu yönde güncelleyen,
-Hayatı ve insanı maddi ve manevi bütün yönleriyle kavrayıp, geleneksel eğitim düzenimizin bize sunduğu eşsiz imkânlardan da yararlanan,
-Aldığımız kutlu öğretiyle;
-Ya öğreten, olmayı,
-Ya öğrenen olmayı,
-Ya dinleyen olmayı,
-Yahut da bunları seven olmayı, vazife edinip, bunların dışında beşinci gruptan olmayı helak olma sebebi sayıp “Öğretmen” olduk diyen,
-Amacı insanın içindeki iyi duyguları beden ülkesinde iktidara getirmek olan,
-Sonsuz hayat için vizyon sahibi nesiller yetiştirmeyi vazife bilen tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.