“Tuzdan leziz, sudan aziz bir şey olmaz”
Suyla birleştiğinde patlamaya neden olan masum kabul edilecek sodyum ile, tek başına zehirli bir gaz olup Birinci Dünya Savaşı sırasında kimyasal silah olarak ta kullanılan ve birçok insanın ölümüne sebep olan Klorun bir araya gelmesiyle oluşan, asit ve bazın ahenkli uyumuyla birlikte bu iki maddeye aşkın verdiği müsaade ve layık görmesi sonucu oluşan günlük tükettiğimiz tuzun hikayesi oldukça eskidir…
Kimyasal bileşik olan sodyum klorür (NaCl), diğer adıyla yemek tuzu, yüzyıllardan beri insanlar için büyük bir önemi olan bir gıda maddesidir.
Konuyla ilgili alan yazı taraması yapıldığında günümüzde düşman ilan edilen ‘’tuz” bütün hastalıkların anası olarak kabul ediliyorsa “tuz” neden binlerce yıldır tedavi amaçlı kullanılmıştır?
Çünkü insanoğlunun asırlardır kullandığı, edebiyatına ve folkloruna konu edindiği, asker maaşlarının ödendiği, uğruna savaşlar yapıldığı tuz ile günümüzde kullanılan tuz aynı değildir.
Doğal tuzun %84’ü sodyum klorür; geri kalan %16’lık bölümünü lityum, fosfor, selenyum, magnezyum, kalsiyum, vanadyum gibi doğal minerallerden oluştuğu ifade ediliyor. İnsan bedeni de tuz gibi 84 elementten oluşmakta.
Doğada bulunan 94 elementten soy gazlar hariç tüm elementler (84 element) doğal tuz kristalinde mevcut olduğu da dile getirilen başka bir ifade.
Rafine tuzlar ile doğal tuzlar arasında çok büyük farklar var. Rafine tuzun %97,5’i sodyum klorür; geri kalan %2.5’inde iyot ve nem soğurucu kimyasallar var. Başlıca nem soğurucular kalsiyum karbonat, magnezyum karbonat ve Alzheimer hastalığına da yol açtığı söylenen alüminyum hidroksit şeklindedir.
Kullandığımız tuz doğallığını neden kaybediyor? Bu tuz rafinasyon işlemi sırasında 650 oC sıcaklığa maruz kalması sonucu bahsedilen yüksek sıcaklık tuzun kimyasal yapısını bozuyor. Rafine tuz birbirinden ayrılmış kristallerden oluşmaktadır. Bu nedenle metabolize olması için vücudunuzun çok enerji tüketimine neden olmakta. Aşırı rafine tuz aldığınızda su molekülleri sodyum klorür molekülünün etrafını sarıyor ve vücudunuz bunu nötralize etmeden hemen sodyum ve klorüre ayrıştırıyor. Bu işin oluşması için hücre içinden su çekilmesiyle beraberinde tansiyonunuz da yükseliyor. Her 1 gram fazla sodyum için hücrelerden 23 gram su çekiliyor. Eğer fazla su içmezsek ve tuzu atamazsak bu durum tansiyonumuzu yükseltirken hücrelerimizi de susuzluktan öldürebiliyor.
Yaremi doldurdun ince tuzunan
Üstüne de biber ektin öl deyi. (Dadaloğlu)
Doğal olmayan yanlış tuz tüketimi birçok sağlık sorunuyla birlikte beraberinde ölüme de kapı aralıyor.
Dünyanın tadı tuzu derler, ölçüyü kaçırmadan tuz tüketimine dikkat edelim!
Tuza Dikkat Haftası kapsamında tuz kullanımında dikkat edilecek hususlara değinelim:
Tuz vücutta sıvı dengesinin sağlanması, kan basıncının düzenlenmesinde, kasların kasılması ve sinirlerin iletisi için gerekli olan önemli bir mineraldir. Ancak fazla tuz tüketimi bazı hastalıklar için büyük risk faktörü oluşturur.
Sağlıklı bir kişinin gün içerisinde en fazla 5-6 gram (bir dolu çay kaşığı) tuz tüketmesi gerekir.
Aşırı tuza dikkat edilmelidir:
Hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı, mide kanseri, şişmanlık ve kemik riskini arttırır!
Türkiye'de iyot eksikliğine bağlı tiroid hastalıkları ve guatr sıklığını azalmak için iyotlu tuz tüketimi teşvik edilmektedir. İyottan zenginleştirilmiş sofra tuzu kullanılarak toplumun iyot alımı artırılmaktadır. Ancak tuz tüketiminin fazlalığına bağlı sağlık sorunları yaşayanlarda iyotlu tuz tüketirken aşırıya kaçmamak gerekir. Çok az miktarda (1/4 çay kaşığı) iyotlu tuz, günlük iyot gereksinimini karşılamak için yeterlidir.
Tuzun saklandığı kaplardan iyot kayba uğradığından iyotlu tuzlar ışık geçirmeyen kapalı kaplarda saklanmalıdır. Ayrıca yemek pişirilmeden önce iyotlu tuzu yemeğe ilave etmek, pişme sırasında iyodun buharlaşma yoluyla kaybolmasına sebep olur. Tuzu yemeğe piştikten sonra ilave etmek bu kaybı önler. Aile içinde tuza bağlı sağlık sorunları olanlar varsa tuzu sofrada tuzlukla yemeklere ilave etmek daha güvenilir bir yoldur.
Genç ve sağlık sorunu olmayanlar tuzu istediği kadar tabağına ekerken, tuza bağlı sağlık sorunu olanlar veya koruyucu amaçlı olarak tuz tüketmemesi gerekenler tuzu çok az kullanabilir, hatta hiç kullanmayabilir. Yemekleri tatlandırmak için tuz yerine sağlıklı etkileri olan baharat, çeşitli faydalı otlar, soğan ve sarımsak kullanılabilir.
Türkiye'de tiroid hastalarının yaklaşık %80'inde Hashimoto tiroiditi adı verilen bağışıklık sistemi tepkisine bağlı bir hastalık görülür. Bu hastalık ve başka nedenlerle tiroid bezi az çalışan orta yaş ve üstü kişilerin zihinsel faaliyetlerinde yavaşlama, unutkanlık, devamlı yorgunluk ve bitkinlik hissi, depresyon, kilo almaya meyil, kanda kolesterol düzeyinde yükselme, ciltte kuruluk, saçlarda seyrekleşme, sıcak ortamlarda bile üşüme hissi gibi çoğunlukla yaşa bağlı olarak yorumlanan rahatsızlıklar olur.
Tiroit bezi tüm vücudu çalıştıran, metabolizmayı düzenleyen bir hormon salgılar ve bu hormonun yapısında iyot bulunur. İyot alımı eksik olduğunda tiroid hormonu yetersizliği ve guatr ortaya çıkar.
Ailesel sebepler dışında tiroit bezinin yetersiz çalışmasının sebeplerinden biri de iyot eksikliğidir. Orta yaş üstü, kalp damar sorunları olan, tuzu kısıtlı kullanması gereken kişiler iyot içeren gıdaları kullanarak ve tiroidin iyot tutmasını engelliyen gıdaları kullanmayarak tiroid bezlerinin daha verimli çalışmasını sağlayabilirler.
İyot içeren gıdalar
Erişkin bir kişinin alması gereken iyot günlük ortalama 150 mcg'dır. Hamilelerin iyot ihtiyacı günde 220 mcg, emzirenlerde günde 290 mcg'dır. 1-13 yaş arası çocukların günde 90-120 mcg iyot alması gerekmektedir.
Doğal gıdalarda iyot ürünün elde edildiği bölgenin suyunda ve toprağında bulunan iyot miktarı ile orantılı olarak değişir. Yiyeceklerin pişirme şekli de iyot içeriğinin azalmasına sebep olabilir. Fazla ısıda pişirme, yağda kızartma, suda kaynatma, uzun süre pişirme besinlerdeki iyodun kaybolmasına sebep olur.
Yemekleri taze olarak tüketin!
Yemekler piştikten sonra taze tüketilmeli ve çok açıkta bırakılmamalıdır. Uçucu bir madde olan iyot zaman geçtikçe azalır.
Balık: En güzel iyot deposu
Ancak derin sularda, okyanuslarda yaşayan büyük balıklarda iyot daha fazla bulunur. Kabuklu deniz ürünleri ve Uzakdoğu mutfağında kullanılan deniz yosunları da zengin iyot içerir. 100 gr. yağsız tuzlu su balıklarında ortalama 100 mg iyot bulunabilir. En çok iyot içerenler ton balığı, morina balığı ve mezgit balığıdır. 200 gram balık günlük iyot ihtiyacımızın en az yarısını karşılamaktadır.
Süt ve süt ürünleri iyot bakımından zengindir…
Süt ve süt ürünlerinde de 100 gr'da türüne göre 50 mg'a kadar iyot bulunabilir. Süt ve süt ürünleri iyot bakımından zengindir. Bir kâse yoğurt günlük iyot ihtiyacının yaklaşık %60 ını, 1 bardak inek sütü %40 ını, 1 yumurta %20 sini karşılar. Hayvanların aldıkları besin ile orantılı olarak kırmızı ette ve tavuk etinde de değişik oranlarda iyot bulunur.
Sebzelerde genelde iyot daha az oranda bulunur..
İyot oranı en yüksek sebze ıspanaktır. Meyveler genellikle iyi iyot kaynağı değildir. İyot oranı en yüksek meyve çilektir. 6-7 adet çilek günlük iyot ihtiyacının yaklaşık %8 ini sağlar.
Değişik bölgelerin ürünlerini tüketen ve değişik besinlerle beslenenlerde genellikle iyot yetersizliği görülmez. Ama devamlı aynı bölgenin ve iyod içeriği az olan toprakta yetişen ürünlerini tüketenlerde iyot eksikliği görülme oranı fazladır. Multivitaminlerde genellikle 100 mg iyot bulunmaktadır. Düzenli olarak iyot içeren bir multivitamin kullananlarda günlük iyot ihtiyacı karşılanmış olur.
Lahananın gizemi
İyot alımı yeterli olsa bile bazı besin maddeleri de tiroid bezinin iyodu tutmasını, dolayısıyla tiroid bezinin çalışmasını engelleyerek guatra sebep olur Karadeniz bölgesinde sık tüketilen karalahana Türkiyede kullanılan guatrojen maddelerin başında gelir. Seyrek olarak tüketilmesi sorun yaratmazken her gün, hatta günde birkaç öğün tüketildiğinde tiroid bezinin çalışması bozulur ve tiroid büyür.
Turpgillerden olan beyaz lahana, brokoli ve karnabahar gibi sebzeler çiğ olarak çok fazla miktarda tüketildiğinde tiroid bezinin az çalışmasına sebep olabilir. Bu sebzelerin pişirilmesi, buharda haşlanması ya da fermente edilmesi sayesinde içeriklerinde bulunan guatr yapıcı özellikleri büyük ölçüde kaybolur.
İyot ihtiyaçtan fazla alındığında da sağlık sorunlarına sebep olur. Doğal besinler, ölçülü miktarda iyotlu tuz veya doktorun verdiği iyot içeren ilaçlar dışında iyot almak faydadan çok zarara sebep olur.
Tuzun vücuda faydası ve zararları sadece yazılanlarla sınırlı değildir. Amacımız tuz tüketiminde farkındalık oluşturmaya yöneliktir.
Doğal bir mineral olan tuz ile ilgi Son sözümüz tasavvufi bir bakış açısıyla olsun:
‘’ Amelin tuz gibi az olsun, edebin ekmeğin unu gibi çok olsun…’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.