Süper Kupa'nın suçlusu aranıyor
Bugün, geçen hafta gündemin önemli bir bölümünü meşgul eden süper kupayı yazalım istedik.
Galatasaray ile Fenerbahçe'nin Süper Kupa maçını Suudi Arabistan’da oynayacağı haberi sonrası hep gündemdeydi.
Bir taraftan Arabistan’da oynanmasına tepki veren yazar çizerler, diğer tarafta oynansın ne var bunda diyen yazar ve çizerler.
Bu konuda biz ne demiştik Futbol evrenseldir her yerde oynanabilir. Konya'da oynansa bir Galatasaraylı olarak bizde maça gideriz demiştik.
Birilerine göre de, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında Süper Kupa’nın Samsun’da ya da Cumhuriyet’in başkenti olarak Ankara’da oynanması daha uygun olurdu. Bu konudaki tüm fikirlere saygı gösterilmesi gerekir.
Ancak, biz maçın Arabistan’da oynanmasını Cumhurbaşkanı istedi, yok o istemedi tartışmalarıyla bu güne geldik.
Sonra anladık ki Süper Kupa maçının Suudi Arabistan’da oynanması karşılığında Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kasasına milyon dolarlar girecekmiş.
Ayrıca Futbol Federasyonu da yüklü bir miktarda pay sahibi olacakmış.
Kısaca Cumhurbaşkanı bu konu içerisinde hiç yer almamış. Ama bundan bizlerin ve kamuoyunun hiç haberi olmadı.
Sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan Kral'ı Selman bin Abdülaziz El Suud'a söz vermiş, o nedenle iki güzide takımımız Arabistan’da maç yapmak zorunda kalmış gibi bir hava oluştu.
Bu bilerek ve isteyerek yapılan bir Algı operasyonu muydu?
Algı operasyonu diyenleri de yadırgamıyorum.
Olabilir neden olmasın ki. Burası Türkiye diyorum.
Olay sonradan ortaya çıktı ki Türkiye Futbol Federasyonu takımlarımıza Süper Kupa maçını Suudi Arabistan’da oynamaları karşılığında 4 milyon dolar bir para kazanılacağı teklifini iletmiş.
Kulüp Başkanları da bu teklifi kabul etmiş aylar öncede Futbol Federasyonu’na vekalet vermişler.
İşin özü; Sayın Cumhurbaşkanının baskısı nedeniyle Fenerbahçe ve Galatasaray bu maçı oynamak zorunda kalmamış.
Bunlar tamam durum anlaşıldı da
Futbol Federasyonu, Galatasaray ve Fenerbahçe başkanları neden anında ortak bir basın toplantısıyla olanları açıklamıyor. İşte bunu da ben anlamakta zorlanıyorum.
İşlerine gelince her yerde konuşanlar, konuşmaları gerektiği yerde susuyorlar.
Durum böyle olunca da "Erdoğan istedi, maç Suudi Arabistan’da oynanacak" algısı oluşturulmaya başlanıyor.
Fenerbahçe ve Galatasaray Divan Kurulları 5-6 Kasım’da toplanıyor.
Maçın Suudi Arabistan’da oynanmaması kararı alınıyor. Bu tarihte Futbol Federasyonu Başkanı başkanları arıyor “Bir sorun var mı, iptal edelim mi?” diye soruyor. Başkanlar sorun yok diyorlar.
Algı operasyonu yapanların bir bölümü de divan kurulu toplantısında acaba son dakika atacakları golü mü konuştular diye olayı gündeme taşıdılar.
Televizyon ekranlarında yorumları dinliyorum dinledikçe benim kafam da karışıyor tabi.
Yorum yapan eski milli futbolculardan Rıdvan Dilmen’in açıklamalarından da öğreniyoruz ki, Erdoğan da maçın Suudi Arabistan’da oynanmasını istemiyormuş.
Sayın Rıdvan Dilmen'in Dediklerini aynen yazıyorum. “Cumhurbaşkanımıza sordum. Sayın Cumhurbaşkanı da ben de Büyükekşi’ye ‘Niye burada oynuyorsunuz?’ diye sordum. Büyükekşi de ‘İki kulübe de para kazandıracağız’ diyor. ‘Cumhurbaşkanı peki kulüpler ne diyor?’ diye ikinci bir soru soruyor. Büyükekşi, ‘Kulüpler kabul etti’ diyor. Bir gün sonra ben Mehmet Bey’i aradım. ‘Siz Cumhurbaşkanı ile istişare etmediniz mi?’ diye sordum. ‘Yok sadece görüştüğümüzü söyledik, kulüplerimizin paraya okey verdiğini söyledik’ dedi.”
Bu arada maçtan 1 ay önce paralar takımların kasasına giriyor.
Oh ne güzel.
Maçtan sonra da kazanan takımın hesabına artı 800 bin dolar daha girecek deniliyor.
Bu da güzel.
Paralar kasalara girdikten sonra Türkiye ile Suudi Arabistan Futbol Federasyonları arasında 20 Ekim 2023 tarihinde bir protokol da imzalanıyor.
Maçtan önce İstiklal Marşı’nın okunması ve Türk bayraklarının kullanılmasına yönelik anlaşmaya da varılıyor.
Yani marş ve bayrak konusunda hiç sıkıntı yok.
Takımların sahaya kendi bayrakları ile çıkmaları ve Süper Kupa bayrağının da kullanılması tamam hatta İstiklal marşını kimin okuyacağı bile belli (İstiklal marşını Türk rapçi, müzisyen ve söz yazarı Norm Ender okuyacak )
Maçtan 10 gün önce TFF yetkilileri Suudi Arabistan’a gidiyor. Maçla ilgili hazırlıklar gözden geçiriliyor.
Maçtan bir gün önce stadyumda prova yapılıyor. İstiklal Marşı okunuyor.
MAÇ GÜNÜ SIKINTILAR BAŞLIYOR sosyal medyada; Suudluların İstiklal Marşımızın okunmasına ve Türk bayrağının açılmasına izin vermediği haberi yayılıyor.
Ne oluyorsa ondan sonra oluyor.
Fenerbahçe maça, “Yurtta Sulh Cihan’da Sulh” pankartı ile çıkmak istediğini, Galatasaray ise “Ne Mutlu Türküm Diyene” dövizini taşımak istediği bilgisi dolaşıyor.
Sonra Fenerbahçe açılış seremonisine futbolcuların üzerilerinde Atatürk resmi olan formalarla çıkmasını teklif ettiği söyleniyor.
Sonuçta olay büyüyor büyüdükçe de iş çıkmaza giriyor.
Maç oynanmıyor, takımlarımız Türkiye’ye dönüyor.
Ben burada sosyal medyadan aldıklarımı takip ettiğim kadarıyla yazmaya çalıştım.
Sonuçta bir spor müsabakası krize dönüşüyor. Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerini olumsuz etkileyecek bir seviyeye geliyor.
Futbolda dünyanın diline düşüyoruz.
Bizde neler oluyor?
Bu süre zarfında herkes konuşuyor ama krizin mimarları konuşmuyor.
Konuşanlarda kendisini aklama derdinde.
Üç başkan beraber kamuoyunun karşısına çıkıp olayları olduğu gibi anlatsaydı kıyamet mi kopardı?
Üç gün önce Cuma akşamı Fenerbahçe başkanını dinledim birileri için istifa etsin diyor.
Televizyonlarda ve gazetelerde yazar çizerler de aynı başkan gibi federasyon başkanı istifa etsin diyorlar.
Ben de buradan Türkiye’yi rezil eden iki ülke arasını geren bir olayın baş aktörleri üç başkan da hatalı ve bu olayın sorumlusu ÜÇ BAŞKAN da istifa etsin derim.
Bombanın pimini çekip hiç ilgisi olmayanın kucağına koymak marifet değildir. Marifet bu milletten özür dileyip hep beraber istifa etmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.