Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

BBN Türk’ten tarihi bir yayın daha

BBN Türk’ten tarihi bir yayın daha

Salı gecesi BBN Türk’te yine tarihi bir yayın vardı. Salı günleri saat 20.30’da Erkan Trükten’in moderatörlüğünde Dr. Ramazan Kurtoğlu ve Murat Akan’ın birlikte oldukları “Büyük Resim” programı yayınlanıyor.

Dünya ölçeğinde yaşanan olayların perde arkasını konuşuyorlar. Dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışanları deşifre edip halkımızı bilinçlendirme derdindeler. Gerçekten bu konuda da cansiperane mücadele ediyorlar.

Coronavirüs salgının en başından beri laboratuvar üretimi olduğunu ve bu virüs üzerinden tüm insanlığı kontrol altına almaya çalışan küresel çeteyi deşifre ediyorlar. Uzun süre kendilerine komplo teorisyenleri dediler.

YouTube kendi kurallarını dayatarak Büyük Resim yayını sırasında Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını hiçe sayarak BBN Türk canlı yayınını keserek sansürledi ama onları yıldıramadı.

Son programlarına dünyaca ünlü Tayland asıllı Alman mikrobiyolog Prof. Dr. Sucharit Bhakdi’yi konuk ettiler. Bize Coronavirüs’le ilgili doğru diye dayatılan ve asla sorgulamamız istenmeyen konuları bilimsel olarak açıkladı Bhakdi.

Programa ilgi oldukça yoğundu. YouTube hesabı üzerinden aynı anda haber kanalları içerisinde en çok izleyici toplayan programdı. Yaklaşık 5.000 kişi aynı anda canlı olarak izledi programı.

Sosyal medya platformu Twitter üzerinde açılan #Bhakdidiyorki hastagine (konu başlığına) 23 bin civarında mesaj atıldı. Ve hastag TT listesinde ilk 10 içerisinde yer aldı uzun süre. İzleyicinin ilgisi had safhadaydı.

Bu da gösteriyor ki onca aksi yöndeki propagandaya rağmen insanlar pandemi, virüs ve aşı gerçekliğini sorguluyor. Bu da ülkemiz ve geleceğimiz adına ümit verici bir gelişme.

Prof. Bhakdi programda PCR testlerinin güvenilirliğinden, Coronavirüs’ün doğal olup olmadığına, Mrna tabanlı aşılar ile inaktif aşıların özelliklerine, mutasyonlu virüslerin asıl virüsten daha tehlikeli olamayacağına kadar sorulara cevap verdi. Eğer insanlar aşı olmak istiyorsa Çin üretimi Sinovac aşısı olmalı dedi. Zira Mrna tabanlı aşıların henüz uzun süreli etkilerine dair bilimsel bir araştırma mevcut değil. Cevaplar alıştırılmak istendiğimiz türden değildi.

Artık Küresel Çete’nin insanlık üzerinde kurduğu korku imparatorluğu parçalanmaya başladı. Bu çıplak gözle görülebilen bir gerçek artık. Bugün dünyada kimse Covid-19’un doğal bir virüs olmadığını, laboratuvar ortamında üretildiğini biliyor. Yaklaşık 1,5 yıldır insanlığa kabus yaşatan Microsoft’un kurucusu ve sahibi Bill Gates’in başta olmak üzere Küresel Çete’nin yargılanıp cezalandırılması gündemde.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Bill Gates’in talebiyle ilan ettiği salgın, küresel şirketlerin parasına para kattı. Küçük işletmeler can çekişip, birçoğu dayanamayıp iflas ederken onlar paralarına para kattılar.

Yeni hedefleri, atmosfere salınan sera gazının sorumlusu olarak hayvanları itlaf ederek et ihtiyacını hayvanlardan değil laboratuvarda ürettikleri yapay et üzerinden karşılamak istiyorlar. Çünkü yatırımlarını başta yine Bill Gates olmak üzere yapay et üzerine yaptılar.

Ülkemizde ve dünyada bu Küresel Çete tarafından fonlanan, beslenen medya mensupları üzerinden yapay etin erdemleri hikayelerini yavaş yavaş görmeye başladık. Bizi böyle böyle yapay ete yönlendiriyorlar. Bizim gözümüzde durumu normalleştiriyorlar.

Geçmişte de sıvı yağ ve margarini dünyaya yuttururken tereyağını günah keçisi olarak ilan etmişlerdi. Neredeyse tüm hastalıkların sebebiydi tereyağı. Özellikle de kalp ve damar hastalıklarının. Bugün artık tereyağına iade-i itibar yapılıyor ve sanayi üretimi sıvı ve margarin karşısında olması gereken yerine oturtuluyor.

Taktik aynı. Piyasaya yeni bir ürün süreceksen piyasada dolaşıma hakim olan ürünü itibarsızlaştırmak lazım. Bunu tanınmış ve alanında uzman insanlar eliyle de yaparsan kimse huylanmaz. Olan bitenin perde arkasını anlamaz. Asıl amacı gizlemiş olursunuz. O sebeple önümüzdeki günlerde yapay etin faydaları konusunda kimin sesi çok çıkıyorsa bilin ki Küresel Çete tarafından fonlanıyordur.

 

Kim gelişmiş ülkelerdeki fabrikaların atmosfere saldığı sera gazını araştırmalarına, konuşma ve yazılarına konu etmiyor, bundan hayvanları sorumlu tutuyorsa bilin ki o bilim adamı değil özel görevlidir. Buna hiç şüpheniz olmasın.

Dün de yazdık. Salgın bizim tüm geleneksel alışkanlıklarımızı değiştirdi. Törpüledi. Bizi dönüştürmeye başladı. Geleneksel esnaf teşkilatımız başta olmak üzere büyük yaralar aldık. Küresel sermayenin şirketleri ve özellikle de online alışveriş şirketleri paralarına para kattı. İnsanlar evlerine hapsoldu. Kimse kimseyi görmez oldu. Bırakın dostu akrabayı. Aynı evde yaşayan insanlar birbiriyle görüşemez oldu, yabancılaştı. Çocuklarımız o ellerindeki cep telefonu ve bilgisayardan seyrettikleri zombilere dönüşmek üzere. Öyle ki dün 23 yaşındaki bir genç bana zombilerin gerçek olduğundan, zombi aşısının hazır olduğu konusunda brifing bile verdi.

Ramazan o muhteşem tadı buruk bir hal aldı. Bayram sevincimizi çaldılar. İnsanlar camilere gidemedi, gidenler de korka korka. Tokalaşma ve sarılıp hasret giderme desen hak getire. Birbirinden korkan insanlar haline dönüştük. Herkes birbirinden kaçar oldu. Kapandık içimize. Her birimiz kendi bacağından asılan koyun benzetmesindeki yalnızlığımıza teslim olduk. Oysa biz millet olarak bir arada iken güzeliz. Birlikte ağlayıp, birlikte gülerken.

Her ihtiyacımızı eve kadar ayağımıza getirip bizim dışarı çıkmamıza bile fırsat vermeyen. Bizi eve hapseden ve sadece kendi ürettikleri ürünleri tüketen canlılar formuna dönüştürmek isteyen birileri var. Bunu hemen bugün tam anlamıyla başarabilirler anlamında söylemiyorum. Fakat niyet bu ve pandemi de bu niyetin tatbikatı. Şimdi ister doğal deyin ister yapay. Koronavirüs bizi kobay farelerine dönüştürdü. Pandemi sürecinde insanlık üzerinde epey test yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar.

Gelecekte bu tarz salgınlarla karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Filmlerde izlenen şeylerin gerçek olduğu günlerden geçiyoruz. Bu tarz olayları insanların gözünde normalleştirmek için en iyi yöntem de çok izlenen ve özellikle genç nesil tarafından takip edilen online film sitelerindeki dizi ve filmler.  23 yaşındaki üniversite mezunu Türk gencinin gözünde zombiyi normalleştiren sistem daha neleri normalleştirir bir düşünelim.

Her şey insanlığı kontrol üzerine kurgulanmış.

Aşı şirketlerinin yıllık gelir beklentisi parmak ısırtacak cinsten. Dün adı şanı duyulmayan Biontech’in yıllık gelir beklentisi 26 milyar dolar. İnanılmaz bir para. Astra Zeneca’nın 22 milyar dolar.  Kimse kazandığı bu paradan vazgeçmez. O yüzden yeni numaralara hazırlıklı olmak lazım.

Gelecekte bizi hapsetmek istedikleri pozisyon belli. Bize biçtikleri rol de. Ya mücadele edip hep birlikte insanca yaşayacağız. Ya da teslim olup robotlaşacağız.

Seçim sizin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi