Hangi sabaha mutlu başlıyorduk?
Hayatımın herhangi bir döneminde uyku düzenim olmayacak diye düşünüyorum, aslında çoktan uyumuş olmam gereken ve ertesi güne erken başlayacağım bir gece yarısı bu yazıyı yazarken. Her koşulda önemi anlatılan “düzenli uyku” bana oldukça uzak bir tanım hala.
Uyku düzensizliğimden daha çok şikayet ettiğim bir şey varsa o da uyandığımda gereksiz yaşanan sinir krizlerim sanırım. Çok fazla olmasa da etrafımda birkaç kişiden daha duyduğum bu durum hayat standartlarımı ve evde olduğum günlerdeki enerjimi çok fazla düşürüyor.
Çok erken uyandığım günlerin ilk 1-2 saatini kimseyle konuşmadan geçirmeye, normal zamanda duysam çok mutlu olacağım şeyleri uyandığım zamanlarda dinlediğimde dikkatsizce dinleyip başımdan atmaya ve benzeri birçok olayı yaşamaya mecbur kalan aile üyelerim günün sonunda mecbur kalmadıkça beni uyandırmama kararı aldılar. Trajikomik görünse de yaşarken bizi baya zorlayan bu durumla uzun süredir mücadele halindeyim.
Bir dönem sakinleştirdiği söylenen bir klasik müzik playlistiyle uyanma kararı aldım. Başka bir dönem potcastler eşlik etti bu duruma. İkinci aşamada kitap okumayı denedim bir diğer aşama komedi videolarıyla veya kedi eşliğinde geçti ama en sonunda ne yaparsam yapayım uyandıktan sonraki ilk saatimi insan görmeden geçirmeye başladım. Aslında çocukluğumdan bu yana kalabalık bir ailede yaşadığımdan bu tarz olayları yaşayacağımı tahmin etmezdim ama 25. yaşımın bana sunduğu hoş olmayan bir sürpriz bu.
Aranızda benim gibi kendisinden önce içindeki dev canavarı uyandırıp etrafı darma duman eden birileri varsa yakın zamanda haber bekliyor olacağım, umarım güne aşırı sevimli yüzlerle günaydın demeyi başaracağımız günler yakındır.
O zaman uzun zamandır atladığımız vedamız sizlerle efendim.
Günaydın,
İyi öğlenler,
Huzurlu akşamlar,
Gününüzün hangi vaktine denk geldiysem o vakitte bir gülümseme bırakabilmek umuduyla bir yazarca geçti buradan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.