Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Atatürk’ün çevre ve tabiat sevgisi

Atatürk’ün çevre ve tabiat sevgisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, 1. Cumhurbaşkanımız, Anafartalar Fatihi, Kurtuluş savaşının Başkumandanı ve tarihe imza atan dünya liderleri arasındaki haklı gururumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 83’üncü senesinde rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyoruz.

Her ne kadar ATATÜRK adıyla anılan spor ve sanat eserlerinin sayısı azalsa da Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün adı ve yaptıkları büyük Türk milletinin gönlünden asla silinmeyecektir. Onun liderliği ve komutanlığının yanı sıra onun tabiat sevgisi ve çevre değerlerine verdiği önemde tüm çevre dostlarına örnek teşkil etmektedir.

Mustafa Kemal’in 1881’de Selanik’te mütevazı bir evde başlayan yaşamı, 57 yıl sonra en verimli çağında Dolmabahçe’de sona erdiğinde tüm ulus mateme boğulmuş, yokluğu hiçbir zaman doldurulamamıştır. Her alanda onun eksikliğini millet olarak hep duyuyor, özlemle anıyoruz.

 Bugün ülkemizde değişik görüşten pek çok insanın Atatürk’ten aldığı fikirler ve söylemler vardır. Kim bir konuda görüş belirtmek istiyorsa ona atfedilen edilen bir sözünü öne çıkararak arkasına sığınabiliyor. Fakat temel felsefesi tam bağımsız ve çağdaş bir Türkiye olan Aziz Atatürk’ün sözlerini tekrarlamak yerine, hatıralarına sahip çıkmak, onun çizdiği yolda, gösterdiği ülküde yürümek ve fikirlerini bizzat uygulamak ve yaşatmak hepimizin ona olan vefa borcudur. Atatürk sevgisinin eyleme dönüşmesi ancak bu şekilde olur. Son yüz yılda ne yaşarsak yaşayalım daima ona ihtiyaç duyulmuş ve en doğru yolun onun ülküsü olduğu görülmüştür.

Hepimizin ortak geleceği olan çevrenin korunması, doğal varlıkların yaşatılması ancak tabiatın güzelliklerini tanımak ve onları sevmekle başlar. Atatürk’ün bu konuda bizlere örnek teşkil eden tabiat sevgisini anlamak için işte birkaç örnek:

 “Yeşili Görmeyen Gözler Renk Zevkinden Yoksun demektir”, anlayışını kalbinde yaşatan Gazi, yaşamının son günlerini geçirdiği Dolmabahçe’de hasta yatağının karşısındaki duvarda bir ormanı ve küçük bir çayırlığı gösteren tablo asıldır. Manevi kızı Afet İnan şöyle anlatıyor:
“Son günlerde, o tabloya uzun uzun bakar ve Afet, oralara gidelim, ağaçlar altında dolaşalım, basit bir hayata kavuşalım. “Son arzum, yeşillik ve ağaçlıktır, fakat yaz kış yeşil duran ağaçlar altında olmaktır, derdi.” Ruhu şad olsun. İnşallah öbür dünyada mekânı yeşilliktir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece Ankara’da değil tüm yurt satında tarımın ve ormancılığın gelişmesi için hayatı boyunca uğraşı vermiştir. İzmir’de 1.İktisat Kongresi’nde “Milli Ekonominin Temeli Ziraattır, Fendir” diye başlayan konuşmasında ülkenin geleceğinin ve iktisadi kalkınmanın ziraata ve tarıma önem verilmesiyle mümkün olduğunu belirtmiştir.
Mustafa Kemal, Yalova’da kendi adına yaptırılan köşk inşaatı sırasında kesilmesi icap eden çınar ağacının kesilmesini önlediği gibi inşaatın temelinin taşınmasını sağlamıştır. İstanbul Belediyesi Fen İşlerinden gelen heyet yetişkin bir ağacın kesilmesini önlemek için binanın altına yerleştirdikleri raylarla 4m. doğuya doğru binayı kaydırmışlardır. Yalova’daki “Yürüyen Köşk” ün hikayesi Atatürk’ün ağaç sevgisinin en güzel örneğidir.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Ankara’da bir orman oluşturmak isteyen M. Kemal Atatürk, Ankara Beştepe’de  şimdiki Atatürk Orman Çiftliğinin bulunduğu sahada ülkenin en büyük   orman çiftliğini kurmuştur. Alana ilk fidan dikimi sırasında kendisine eşlik eden yabancı elçilerin ve uzmanların “Paşam, bölge toprağı kıraçtır ağaç yetiştirmeye elverişli değildir boşuna çaba harcamayın” sözlerine ve sahanın toprak analiz raporlarının olumsuz olmasına rağmen “Burası Vatan Toprağıdır, Kaderine Terk Edilemez”  demiş ve buranın yeşillendirilmesi ve ihya edilmesi için büyük çaba harcamış, yıllarca yeşil kalmıştır.
 (NOT; 1925 yılında Ankara’da Beştepe’de oluşturulan orman çiftliği-daha sonra Gazi Orman Çiftliği adını almış, 1937 de Atatürk tarafından diğer mallarıyla birlikte hazineye devredilmiş,1950 yılında da Atatürk Orman Çiftliği adı verilmiştir. Halen Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılan Beştepe külliyesi bu alandadır)

Yurt toprağı kutlu olan sensin biz hepimiz senin için fedaiyiz”  sözleri bütün çevrecilerin kulağında küpe olmuştur Bugün ülkemiz topraklarının erozyonla maruz kaldığı tehlike, ormansızlaşma ve yeşil alanların yok edilmesi, sulak alanlarımızın  azalması, verimli tarım topraklarımızın yok olması, tarihi ve kültürel değerlerimizden uzaklaşılması,  doğal kaynaklarımızın durumu ve çevreyi koruma konusunda onun fikirleri ve yaşantısı çevrecilere örnek olmalıdır.

Eminim ki Büyük Atatürk’ün gençliğe hitabesini yazarken bize verdiği görevlerin içinde “Ey Türk gençliği, birinci vazifen Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” derken sadece dış güçlere karşı değil iç düşmanlara karşıda dikkatli olmamızı istemiştir. Bu ifadenin içinde sadece rejime sahip çıkmak yoktur. Bu ifadenin içinde ülkemizin tabiatına, doğal güzelliklerine, havasına, suyuna bütün kaynaklarına ve tüm değerlerine sahip çıkmak vardır. Aslında bu bizim atalarımıza karşı, geleceğimizin teminatı çocuklarımıza karşı ve şehitlerimize karşı sorumluluğumuzdur, vefa borcumuzdur.

Ülkesini candan seven, vatan sevgisi, toprak sevgisi ve ay yıldızlı bayrak sevgisini yüreğinde hisseden bireyler olarak, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve aziz şehitlerimizin emanetini ilelebet yaşatmak istiyorsak, onlara olan vefa borcumuzu ödemek istiyorsak, toprağımıza, yaprağımıza ve ay yıldızlı bayrağımıza daima sahip çıkmalıyız. Bunun için milli birlik ve beraberlik içinde birbirimize daha sıkı sarılarak hareket etmeliyiz. Bugün bu duygulara daha çok ihtiyacımız vardır.  Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Namık CEYHAN Arşivi