Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Çevreyi korumak da ibadettir

Çevreyi korumak da ibadettir

Başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluş olan Ramazan ayının bereketinden nasiplenmenin bir yolu da çevreye hizmet etmektir.

İslamiyet inanç ve davranış olarak daima iyiden güzelden, doğrudan ve adaletten yana bir dindir. İslam’da keyfiyete, vurdumduymazlığa ve zulme yer yoktur. Bu kapsamda çevreye ve insana karşı saygısızlığa ve duyarsızlığa müsaade etmez. Çevreye hizmet etmek de ibadettir.

Sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşamak doğan her canlının hakkı ve ihtiyacıdır. Yüce yaratan bütün kâinatı yaratılanların en şereflisi olan insan için yaratmış ve onun emrine vermiştir. Bütün güzellikler insan içindir. Ancak yaratılan her şey aynı zamanda Allah’ın insana verdiği emanettir. Emaneti korumak ve gelecek nesillere bozulmadan bırakmak insanoğlunun kulluk görevidir. Ama insanoğlu doğaya ve diğer canlılara karşı sorumsuz ve bencil davranmaktadır.

Bugün dünyamız çok önemli çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır. Havası, suyu, toprağı ve diğer doğal kaynaklarının azalmasıyla artık eski dünya değildir. Havası kirlenmiş, sulak alanları yok edilmiş, yeşil alanları azalmış, kısacası doğal hayatı hasta bir dünya ile karşı karşıyayız. Ve maalesef bugün insanlık bindiği dalı kesmektedir. Dünya insanoğlunun bencilliğine kurban edilmektedir. Ve korkarım insanlığın sonu kirlettiği çevre ile gelecektir.

Son elli yıldır yaşanan doğal afetler, küresel iklim değişikliği, kuraklık, fırtınalar, hortum, obruklar vb. çevre felaketlerindeki artış. Hatta her on yılda bir ortaya çıkan salgın hastalıklar ve en son korona virüs salgını ve bütün bunların karşısındaki insanlığın çaresizliği. Daha ne kadar uyarı olsun?

İslam dininin Kutsal Kitabı Kur’an-ı Kerim’in “Âlemler için öğüt” ve “bir şifa ve rahmet” olarak gönderdiği pek çok ayetinde ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) hadislerinde çevreyi temiz tutmak, yeşili sevmek ve korumak, ağaç dikmek, toprağa saygılı olmak konularına dikkat çekilmektedir. Şöyle ki:

Yüce Allah (c.c), Ahzab suresi 72. Ayette mealen “Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir”.

En’am suresi 99. ayette “O gökten suyu indirendir. İşte biz, bitip gelişen bir bitkiyi onunla yetiştirdik. O bitkiden bir yeşillik çıkardık ki, ondan birbiri üzerine binmiş taneler çıkardıkdenilmektedir.

Vakıa suresi 73. ayette “Biz onu (ağacı) hem ibret olsun, hem de çöl yolcularına bir fayda yarattık…”demekte. Bunun gibi pek çok ayette çevre korumanın, ağacın ve yeşilin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmektedir.

Rahman suresi 7 ve 8. ayette “O göğü yükseltmiştir; dengeyi koymuştur. Artık dengeye tecavüz etmeyin. Dengeyi doğru tutun, Dengeyi bozmayın.” Yine Rum suresi 41. ayette “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat belirdi…” sözleri her şeyi açıklamıyor mu?

Öte yandan, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) efendimiz savaşları öncesi müminlere Kadın, çocuk ve yaşlılara, tarlada çalışanlara dokunmayın, ekinleri ateşe vermeyin, ağaçlara zarar vermeyin, size kılıç çekmedikçe kimseyi öldürmeyin…”emrini vermiştir. Yine Hz. Peygamber (s.a.s) efendimiz, Mekke bölgesinde ve Medine’nin 32 km’lik çevresi ve Taif Şehrinin yakınlarında bir bölgeyi yasak bölge (bugünkü SİT alanı)ilan etmiş ve buradaki yeşilin ve bitki örtüsü ile hayvanların korunmasını emretmiştir.

Yine Peygamber (s.a.s) efendimiz, “Elinizde bir fidan varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile onu dikecek kadar vaktiniz varsa, mutlaka dikiniz…”öğüdünü vermiştir. Ağaç ve yeşil örtünün korunması ve geliştirilmesi konusunda bir topluma bundan daha açık net bir örnek ve tavsiye daha ne olabilir ki?

Bugün dünya üzerinde yaşanan küresel çevre sorunlarına çözüm arayan insanoğlu, bilim ve teknolojik çözümlerin yanı sıra reçetenin Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in hadislerini ve sünneti olduğunu hayatın her alanında hatırlaması gerekir.

Yüce Allah (c.c) sadece biz insanlara verdiği zekamızı bencilliğimize kurban etmeyelim. Tüketerek ve kirleterek değil, koruyarak ve paylaşarak mutlu olmayı öğrenmeliyiz. Bunun için attığımız her adımda çevreyi korumanın da ibadet olduğunu unutmamalıyız.

Unutmayalım ki çevre hakkı aynı zamanda kul hakkıdır. Üstelik bu hak için helalleşme fırsatınız yok. Elhamdülillah Müslüman’ım deme şerefine nail olanlar; Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun.” Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi