Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

EMANET ÇEVRE MÜFETTİŞLERİNDE (VEDA ZAMANI)

EMANET ÇEVRE MÜFETTİŞLERİNDE (VEDA ZAMANI)

Ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda (2020 yılı Ocak ayı) Birlik ve Beraberlik Noktası olarak yayın hayatına başlayan BBNTÜRK TV ve BBNHBABER yazar ailesine dâhil oldum. Bu yolculuğumu bu haftadan itibaren kendi isteğimle sonlandırmak istiyorum.

Bu durum tabii ki BBNHABER ailesinden kaynaklanmıyor. Geçtiğimiz hafta içinde kutlanan Türkiye Çevre Haftasında gördüklerim, yaşadıklarım, içinde bulunduğumuz ortam, iş hayatımdaki yoğunluğum nedeniyle hakkıyla yazamayacağım için ben bir süre yazmayı bırakıyorum.

Tanıyan dostlarımın da bildiği gibi ben çevreye hizmeti ibadet olarak görüyorum. Yıllarca hem resmi hem de gönüllü olarak çevre ile ilgili alanında görev yaptım. Çevre Bakanlığı ile başlayıp, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğündeki emeklilikle sona eren memuriyet hayatım boyunca mevzuatın el verdiği sürece çözüm odaklı ve çevre koruma öncelikli olarak çalıştım. Halen Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinde idareci olarak görevime devam ediyorum. Çalışmak hem de çevre alanında çalışmak benim için büyük bir terapi oldu. Ömrüm olduğu sürece de çalışmaya, çevreye hizmete devam edeceğim inşallah.

Bu konuda ülkemizin en büyük sivil toplum örgütü olan Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (TEMA) Vakfı ile başlayan gönüllülük çalışmalarım 2013’te Sürdürülebilir Çevre Derneği (SÜÇEV) ile devam etmektedir. Gönüllü çevre hizmetleri de benim için birer sadakayı cariyedir.

Günümüzde sıfır atık, çevre koruma, çevre kirliliği aslında kimsenin umurunda değil. Adında çevre olan Sayın Bakan dahi Çevre Haftası tanıtım toplantısında TOKİ tarafından yapılacak konutlardan bahsettiğine göre, -çevrecilik inşaatçılık olarak görüldüğü bir ortamda- bizler ne kadar yazsak, uyarsak, hiç önemi yok.

Ülkemizin içinde bulunduğu ortamda çevre konusu ağaç dikmek, çiçek, böcek, sıfır atık gibi konularla anıldığı için, Türkiye Çevre Haftasında olduğu gibi festivaller ve eğlencelerle geçiştirilen bir etkinlik vesilesi olarak görüldüğü için bizlere de ihtiyaç yok.  Bundan sonra, çevre koruma mücadelesini geleceğimizin mimarı çevreye duyarlı çocuklarımıza -çevre müfettişlerine- emanet ediyorum.

Şöyle bir etrafınıza bakın ne görüyorsunuz? Ne demek istediğimi anlarsınız. Yüksek yüksek binalar. Kısa süreli bir yağmurda dahi göle dönen caddeler. Hala daha içine çöp atmayı beceremediğimiz çöp konteynerlerin bulunduğu sokaklarımızın durumu. Çöpten atık toplayan insanların çabaları. Sıfır atık, çevre koruma umurlarında mı?

Bu konuda sadece yalansız dolansız saf ve temiz duygularla dolu, gerçekten çevreyi önemseyen, bir şeyler yapmaya çalışan, yaşları 5-15 arasındaki çevre müfettişi çocuklarımıza güveniyorum. Bayrağı onlara devrediyorum. Okulların ve öğrencilerin çevre haftasındaki çabaları her türlü övgüye değer. Öğrencilerimizin gözlerindeki ışıltı umut veriyor, inşallah bozulmazlar ve inşallah çevreye sahip çıkarlar.

Sevgili çevre müfettişleri çocuklar, gençler, Yüce Allah’ın verdiği doğal kaynaklara, çevremize sahip çıkın.  Sizin olanı tüketmemesi ve kirletmemeleri için “Büyükleri Uyarın!”

Bugün dünyanın her yerinde çevre ile ilgili krizler kapıda, doğal kaynaklar tükeniyor, küresel iklim değişimi ve beraberindeki meteorolojik kaynaklı afetlerin sayısı ve görülme sıklığı artıyor. Bir tarafta aşırı yağışlar, seller, fırtına diğer tarafta erozyon, çölleşme ve kuraklık etkisini gösteriyor. Türkiye’de bundan payına düşeni alıyor. Çevre krizlerinin açtığı tünel dünyayı ekolojik krizlere sürüklüyor. Gelecekte en büyük tehdit gıda krizi, açlık ve buna bağlı olarak beklenen iklim göçleri olarak kapımızı çalıyor. Ben de dahil konunun uzmanları yıllardır bu konulara dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Ülkemizde gelinen noktada ekonomik sorunlarla boğuşan, hayat pahalılığının etkisiyle geçim derdine düşüren vatandaşlarımızın önceliğinin sadece yaşamak, nefes alabilmek, hayatta kalabilmek için midesine birkaç lokma yiyecek koymak olduğunu göz önüne aldığımızda böyle bir ortamda temiz ve sağlıklı bir çevre, doğal kaynakların korunması gibi konularla kimsenin ilgilenecek bir hali kalmadı. Allah sonumuzu hayır etsin.

İnanan insanlar için İslam’ın şartı 5 ise altıncısı “Haddini Bilmektir”. Ben de bu saatten sonra siyasi yazılar, magazin yazıları, sosyal içerikli yazılar yazamayacağım için, haddimi bilip tadında bırakmanın vakti geldi, diye düşünüyorum. Allaha ısmarladık, hakkınızı helal edin.

Bu süreç içinde BBNHABER ailesine, bana desteğini hiç esirgemeyen Yazı İşleri Müdürü Sayın Hüseyin ALTAY ve çalışma arkadaşlarına bana verdikleri imkân ve yardımları için çok teşekkür ediyorum. 

Ayrıca çevre konusunda duyarlı tüm tanıdık, arkadaş ve gönül dostlarıma, yazılarımı okuyup değerli yorumlarıyla katkı sağlayan tüm okurlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Kim bilir belki başka bir zamanda, çevremizin öneminin anlaşıldığı başka bir ortamda yeniden birlikte olabilmek umuduyla hoşça kalın, Allaha emanet olun. Kalın sağlıcakla….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Namık CEYHAN Arşivi