Madencilik yasaları ve kamu yararı?
Mart ayı başında Resmi Gazetede yayımlanan “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” uyarınca Yönetmeliğe “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir.” Maddesi eklendi. Böylelikle zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerine izin verilmesi, madencilik faaliyetleri için zeytinliklerin taşınmasının önü açılmış oldu. Evet taşınan, yok edilen zeytinlik alan kadar alanın zeytinlik olarak tesis edilmesi zorunluluğu getirildi ama bunun gerçekleşmesi ne kadar mümkün olur ki?
Madencilik faaliyetlerine zeytinliklerinde eklenmesiyle maalesef madencilerle-daha doğrusu yasa koyucularla-çevreciler bir kez daha karşı karşıya geldiler. Bizi tanıyanlar soruyorlar ne oluyor diye? Baştan cevap vereyim: Kamu yararı yatırımlarına bu kez zeytinlikler malzeme ediliyor. Bu konuda da mutlaka Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) yapılacak, ancak çoğunlukla çevre koruma adına ilgili taahhütleri yerine getirme sözü veren yatırımcı şirketlerin işi bitince çok az bir ceza ödeyerek kutsal vatan toprakları -tabiat- kaderine terk edilecektir.
Genel olarak halkın ve toplumun refahına kamu yararı denir. Aynı zamanda devlet gereksinimlerine cevap veren ve halkın ihtiyaçlarına en iyi şekilde karşılayan bir yapı olarak da ifade edilebilir. Özel ceza hukuku üzerinden bakıldığı vakit: 'Halkın yönetimi, kamu yararına göredir”. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na göre, kamulaştırma yetkisi olan bir kamu kurumu (idare), belirli bir taşınmaz malı kamulaştırmaya girişmeden önce, o taşınmaz malın kamulaştırılmasının kamunun yararına bir işlem olduğunu gösteren bir karar alır. Bu kararı ya ilgili birim amiri ya da bir kurul alır. Buna da "kamu yararı kararı" deniyor. Asıl olan yöre halkının kararı değil midir?
Çevre, hepimizin ortak geleceği, havasıyla suyuyla, toprağıyla, dağıyla, taşıyla, ağacıyla ormanıyla, sulak alanları, yaban hayatı, kuşları, böcekleri, çiçekleriyle yüce yaratanın biz insanoğluna verdiği büyük bir nimet. Bu nimetler arasında yer alan “Zeytin” de bu toprakların en değerli ürünlerinden biri ve aynı zamanda da bir korunması gereken bir emanettir. Ekonomik getirilerinin yanı sıra ülke topraklarının tarihi eskilere dayanan kadim bir ürünüdür.
Madenler ise ülkemizin yer altı ve yerüstü zenginliğidir. Madenlerde yüce yaratanın ülkemize verdiği bir nimettir. Bu nimetten de faydalanmamız isteniyor. Tabii ki faydalanalım. Kaldı ki enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan madencilik kalkınmamız için gereken üretim faaliyetlerinden biridir. Burada da sürdürülebilir kalkınma için sürdürülebilir çevre ilkesine sadık kalınmalıdır.
Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. Ancak madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de madenin bulunduğu çevreyi tahrip etmemek ve yöre halkının taleplerini karşılayarak kaygılarını giderilmektir. Bunun için onları dinlemek ve anlamak gerekir.
Aslında zeytin ağaçlarını tahrip ve zeytinlik alanlarına müdahale konusu ilk kez akıl edilen bir şey değildir. Resmî gazeteyi tararsanız Zeytin ve Zeytinliklerle ilgili 1939 yılından bu yana onlarca yasa ve yasa değişikliğine rastlayabilirsiniz. Ancak özellikle son yıllarda maalesef her değişikliğin zeytinliklerin aleyhine olduğu görülmektedir.
7 Şubat 1939 da yayımlanan 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’da yer alan hükümlere dikkat edilmesi gereği halen geçerlidir. Adı geçen Kanun’un 1995 kabul edilen 4086 sayılı Kanun ile değişik 20’nci maddesine göre ““Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif(*) ve generatif(**) gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının iznine bağlıdır” ifadesiyle başlayan kamu yararı faaliyetleri devam etmektedir.
Yürürlükteki 3213 sayılı Maden Kanunu çok etkili ve çok güçlü bir kanundur. Şu kadar diyeyim biraz abartılı olacak ama şu anda biri gelse dese ki sizin evin altında maden var ve ben bunu aramak ve işletmek için ruhsat aldım. Evinizi en kısa sürede tahliye etmek zorundasınız. Anlayın artık kanunun ve madencilerin gücünü. Ayrıca sektörün Dünya’da ne kadar etkili olduğunu bilmeyen yoktur.
Ülkemizde "madencilik" ve "çevreye duyarlılık" bugüne kadar birbirine zıt iki kavram gibi algılanmaktadır. Günümüzde çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi mümkün değildir. Bunun için yasalar kapsamında çevreyle barışık bilimsel teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçleri ile sonrasında çevrenin korunmasına yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek aksine sektörün gelişimine katkı sağlayacaktır. Sürdürülebilir kalkınmanın olmazsa olmazı sürdürülebilir çevredir.
Demokrasi ile idare edilen ülkelerde halkın yönetimi, kamu yararına göredir. Kamu yararı çoğunluğun arzusuna göre şekillenir. Ben yaptım oldu gibi eylemler sadece bir gurubun çıkarına hizmet eder. O nedenle çevreyi ilgilendiren, zeytinlikler gibi doğal kaynaklara müdahale anlamına gelen konularda o yörede yaşayan halkın görüşleri dinlenmeli, kalkınma uğruna bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmamaya özen gösterilmelidir.
Son olarak Cumhuriyetimizin kurucusu gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Amasya tamiminde dediği gibi “Bir milletin istikbalini, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” Esas kamu yararı milletin çoğunluğunun kararıdır. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.