Kahve Deresi
Çalışmak, meslek ve meslek sahibi olmanın ötesinde insan kendini dağıtmaksızın toparlayabilme adına uygun ya da uygun olmayan çareler üretim arasında sağlıklılığı tercih etme noktasında dinlenme, dinlenirken eğlenme ön plana çıkmaktadır. Bahsi geçen uygun çarelerin başında havayı olumlu anlamda değiştirme gelmektedir.
Şehirler ne yazık ki trafik yoğunluğu, hava kirliliği, betonlaşma gibi sebeplerden dolayı hemen fark edilemese de bireyin bünyesinde kalıcı hasarlar bırakmaktadır. Bunun en aza indirilebilmesi için imkan dahilinde zıt mekanlar ve etkinlikler kaçınılmazdır. Büyükşehir statüsündeki Aydın’ın küçük ancak kültürel ve doğal hazinelere sahip ilçesi Karacasu İzmir, Manisa, Denizli başta olmak üzere havali sakinlerinin ziyaret ettiklerinde temiz havayla hasret giderdikleri bir yerleşim yeridir. İlçe merkezine oldukça yakın yaylaya doğru basit bir tırmanış sonrası ulaşılan Kahve Deresi ise zihinlerde kalıcı bir sevda bağımlılığı bırakacak nitelikler arz etmektedir.
Zira daha tırmanırken darlığa rağmen yolların bakımlılığı, tertip ve düzeni cezbetmeye başlamaktadır. Gelişen ülkede mekanik imkanlarla sağlanan iklimlendirme yerine yaz aylarının doğal kliması, dört koldan serbest bırakılan şelalesi ciğerlere dolan temiz hava anında huzuru da tetiklemektedir.
Neredeyse üççeyrek asırdan beri fikir ve bilim insanlarının dillendirmeye devam ettiği yanlış kentleşme daha doğrusu plansız ve programsız şehirleşme sonrasında hava kirliliğine mahkum olanların kendilerini Madran Dağlarının şark kucağında doğanın tertemiz havasına bırakabilmek çay ve kahvelerini yudumlayabilmek, karınlarını doyurabilmek adına mantıklı bir çözüm adresidir. Bitkin vaziyetten kurtulan bireyde yorgunluktan eser kalmıyor. Kahve ve Türk kültürü arasındaki bağlantının yanı sıra damak zevki de boy gösteriyor.
Yazın kavurucu sıcaklardan kaçıp kurtulmak için yaylanın sağladığı sakinlik ortamında, Ağustos ayında dahi buz gibi bir havada doğanın, yeşilin ve ormanın içinde tarifi oldukça zor, çay keyfinin birçok medya eserine ilham kaynağı olması şaşkınlık olmayacaktır.
Yayla turizmine katkı sağlayan yüzlerce “yayla evi” bulunmakta olup sahibi olmak maddi açıdan çok kolay görünmemektedir. İlçe merkezinden araçla birkaç dakikada erişilebilen, otopark problemi yaşanmayan noktada aralarında bir dere bulunan yan yana iki çay bahçesi ara köprüyle birbirine bağlanmakta adeta bir tarafta ağaçların üzerinde diğer taraftan da gölgesinde hareket edilmektedir.
Aynı şekilde bireysel ya da toplu doğa yürüyüşünün gerçekleştirilebileceği toprak yol güzergahı ormanın ortalarındaki küçük gölete uzandığında keyif de zirve yapmaktadır. Hayatlarından keyif almasını bilen bireylerin mutlu bir toplumu meydana getirdikleri de bilinmektedir.
Yol kenarında yüzyıllara meydan okuyan asırlık çınarlar hemen yanı başlarında bulunan kütüphaneyi dahi kucaklar vaziyettedirler. Asırlık çınarlar beslendiği kaynak suyunu gür bir halde ziyaretçilere takdim etmektedir. Ziyaretleri esnasında olduğu kadar dönüş sonrası hanelerinde tükettikleri su damacanaları araçlarla götürülmektedir.
Kahve Deresi, kısa bir kahve molası değil Türk kültüründe kırk yıllık hatırının bir işareti olarak insanımızın yaylalara kazıdığı mühür olarak sağlık, sıhhat, afiyet ve mutluluk sembolü halinde sessiz ancak mağrur bir mekandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.