ÜTİYA
Üçüncü bin yıla postmodern kılıflı saldırı kaosuyla erişen ülke, Türk milletinin kati kararı ve kararının ardında dimdik durmasıyla bin yıllık hayal içeren hesabı dürmüş katlamışsa da mücadele her alanda topyekun sürmektedir. Şüphesiz bundan sonrasında da kesintisiz bir halde devam edecektir. Süreçte elde edilen tecrübeler yakın ve uzak geleceğin inişi ya da çıkışı konumunda olacağından ÜTİYA olarak kısaltılabilecek öncelik kabul etmeyecek aynı anda, hep birlikte bulunması kaçınılmaz faktörlerde hassas davranılmasını zorunlu kılmaktadır. Buna göre;
Üretim: Yerleşik yaşama intikalden bu yana beşeriyetin meşgalesi durumunda olup topraktan, hayvandan ve bitkiden ürün elde etme, üretebilme yeteneğini ortaya koymaktadır. Meşgale olmanın yanı sıra haricinde kalan insanların doğrudan beslenme tedarik zincirinin ilk basamağıdır. Tarım dışındaki üretimi de kapsamakta ise de onları farklı isimler altında değerlendirmek daha anlamlı olabilecektir. Salgın süreci ve yaşananlar üretimin veyahut tarımın ne kadar büyük bir stratejik unsur olduğunu herkese kabul ettirmiştir.
Tasarruf: Dikkat ve teşkilat merkezli ekonomik açıdan paranın, sosyal cihetten tüketim maddelerinin harcanmamasından ziyade kontrollü tüketimini yansıtır. Hem bireysel, hem de kitlesel kapsama alanı bulunmaktadır. Sanayi devriminden bu yana piyasaya aktarımına dair projeler yürütülmektedir. “Yastık altı” gibi atıl durumu kanaati yaygınlaştırılmışsa da her hangi bir şeyin farkındalıklı kullanma yetkisi olarak gündemdeki yerini korumaya devam etmektedir. Türk kültürünün sunacağı her türlü alternatifte dikkate alınması gereken bir husustur.
İstihdam: İş sahibi olma fırsatı verme şeklinde ifade edilebilecek husus toplumun imkanları dahilinde bireyin yeteneği yönünde bir işte ya da görevde çalıştırılması veyahut genel anlamda iş sahalarının açılarak ekonomik canlılığın sağlanması biçiminde değerlendirilebilir. Planlı ve programlı bir şekilde yapıldığında eğitim başta olmak üzere pek çok sahada karşılıklı etkileşime dayanabilmektedir. Kolaycılık başta olmak üzere çeldiricilerin ortaya çıkardığı setler, toplumsal dinamikleri zayıflatmaktadır.
Yatırım: Değerin daha da kıymetlendirilebilmesi çabasıdır. Belirli bir değerden veyahut kaynaktan gelir kazanma hedefiyle kazanç sağlama amaçlı taşınır ya da taşınmaz bir mala yatırılmasıdır. Başlangıç itibariyle elde bulunanın çıkışı söz konusu olmasına mukabil kaybolmayı değil ortaya koymayı tarif etmektedir. Ekseriyetle kısa vadeli olmayıp bireysel orta, toplumsal açıdan da uzun vadeli kazanımlara imkan verir. Yatırım bir hedef olduğu kadar aynı zamanda risktir. Riskler farkındalığı da artırarak planlı, programlı adımları getirir.
Adil Paylaşım: Paylaşma küçülme ve dağılma olmayıp bilakis bir büyüme medeniyeti tecrübesine sahip toplumun yerel, bölgesel, evrensel anlamda adaletli dünya tesisi metodudur. Olumlu unsurların paylaşımı müspet değerleri, olumsuzlardaki ise menfi faktörleri yaygın hale getirir. Aileden başlanması Türk kültürünün gereğidir.
Kısaca tanımlanmaya ya da izah edilmeye çalışılan ve birbirine öncelenmemesi gerektiğine işaret edilen hususların aynı anda, en azından birbirine yakın hayata geçirilmesi topluma “akciğer” vazifesi görecektir. Kalıcı çözümler hapsedilmeyle değil güvenilir serbestlik ile sağlanabilir. Üreten, tasarruf eden, meslek bulma anlamında alternatif sahibi, yatırım gerçekleştiren insanlardan mürekkep toplum adil paylaşımdan yararlandığı müddetçe istikametini daima istikrar yönünde belirleyecektir. İstikrar aynı anda hep birlikte gerçekleşeceği gibi zıttı durum ise bunlardan yalnızca birisinin aksamasıyla kendini gösterir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.