Allah’a çok şükür dolar ve euro borcum yok tabi bankada da doların eurom yok. Mutlaka sizler de benim gibisinizdir. Ama parası olanlar ve siyasetçilerin hali çok güzel, yüzleri gülüyor ve mutluluktan uçuyorlar. Çünkü döviz aşağıya doğru hızla iniş yapıyor. Bu insanlar mutlu olduğuna göre biz de mutlu olacağız. Sıkıntı varsa hepimiz için var dahası bizlere daha çok var. Dün sabah Uğur Başkan’la karşılaştık “ hayırdır başkanım ne düşünüyorsunuz?” deyince “yok düşünecek bir şey yok döviz aşağıya iniyor çok mutluyuz” diyordu. Biz de çok mutluyuz. Haydi o zaman yazı konularımıza başlayalım. 
******
O İSİM HASAN KULAKSIZ İDİ
Hani dün köşe yazımızın son bölümünde bir iş adamının bir spor adamının çok üzgün olduğunu söylemiştim ya. İsim vermek istememiştim çünkü Hasan Bey, Konyaspor  konusu açılınca çok üzgündü. Bir şeyler hissettim, o kibarca üstünkörü geçti. Ben de lüzumsuz zorladım. Hasan abi yine çok naif bir şekilde o dile getirdiğim loca meselesini  anlattı. Ben Konya’dan sonra Ankara ve İstanbul’da şunu öğrendim; büyük sermaye grupları zaman zaman birbirlerine kırılabilirler küsebilirler de ama bir gün yine ortak değerler için aynı yerde buluşurlar. Hasan Bey de Karadenizlilik damarı var; ama yarı Konyalı sayılır. Zira ömrünü şehrimize verdi, hele hele Konyaspor dediğiniz an Hasan Bey için akan sular durur. Ben bu sene olmazsa da gelecek seneye Hasan Bey’in gönlünü alınacağına inanıyorum.
*******

LÜTFİ ELVAN’A “HAYIRLI OLSUN” DERKEN KONYA’YA DA “NAZAR DEĞMESİN” DİYORUZ
Bakan Murat Kurum ve Fahrettin Koca’dan sonra Sayın Lütfi Elvan ile Konya’nın bir anda üç bakanı oldu. Hem de ne bakanlar. 
Türkiye yenileniyor, Türkiye bir deprem ülkesi olarak baştan aşağıya sıfırlanıyor ve bütün bu işin başında partili partisiz herkesin takdir edip şapka çıkardığı Sayın Murat Kurum var
Dünya pandemi sürecinden geçiyor aynı şekilde Türkiye de bu süreçte. Ancak  hepimizin bildiği üzere Türkiye bu salgını en başarılı şekilde geçiren ülkelerin arasında yer alıyor. Ve sağlığın başında yine Konyalı bir bakan var; Sayın  Fahrettin Koca… 
Gelelim Lütfi Elvan’a. AK Parti’nin ilk yıllarında bakan olacağı günlerde bir yazı yazmıştım hiç unutmuyorum. Oysa bu isim benim 19 Mayıs İlkokulu’nda birlikte okuduğum aynı zamanda askerliğimi de kardeşiyle (Osman Elvan) birlikte yaptığım tanıdık bir isimdi. Ama Lütfi Bey’e kendisini şahsen tanıyorum diye “iyi” diyemezdim. AK Parti’den ve bürokrasiden Lütfi Bey ile ilgili inanılmaz övgüler ve dönüşler aldım. O günden bugüne kendisine ve sizlere asla yukarıdaki yazıları geçmişimizi belirten bir yazı yazmadan genel durumunu aktardık ve Lütfi Bey de inanılmaz işler yaptı. 
Sayın Cumhurbaşkanımızı bile ailevi ilişkiler nedeniyle zor durumda bırakan istifanın ardından bu makama ve böylesine kritik bir ortamda Lütfi Bey’in gelmesi o günden bugüne yazdığımız yazıların doğruluğunun teyidiydi. 
Şimdi genel çerçeveye baktığımız zaman Konya kabinenin üç kritik ve stratejik bakanı ile temsil ediliyor. Demek ki istenirse ve demek ki görmek isteyen görürse Konya’nın böylesine zor bir dönemde Türkiye için üç altın ismi var. Kendilerine Allah mahcup etmesin derken, Konya özellikle de AK Parti cenahı için altın bir dönem başlıyor. Gerçi Konya kazandığı zaman AK Parti’ye falanca parti lafı edilmez yeter ki Konya kazansın, Konyalı kazansı,  Konya’da yaşayanlar kazansın. İnşallah her yönden zor olan bu dönemi üç efsane isimle, onların önderliğinde aşacağız. Bir kez daha Cenab-ı Allah’ım siyasilerimizi ve bizleri mahcup etmesin diyorum.
******
SAYIN BAKAN’DAN İLK RİCA
Lütfi Bey bakanlık makamına oturur oturmaz bizim de bu alandaki dostlarımız şu notu iletiyorlardı; “ Merhaba; Lütfi  Bey’in bakanlığı memleketimize hayırlı olsun.  Matrah artırımı kasa ve stok affına damat karşı geliyordu. İş dünyası anlatamadı gitti. Eğer torba yasaya eklerse başta AK Partili iş adamları olmak üzere büyük teveccüh alır milletten. Önceki çıkan yasalarda vardı. Hatta adliyedeki vergi davaları da içindeydi. Şimdi yok.”
....
Yine Lütfi Bey’in bu atamasının ardından bir çok bürokrat ulaşarak Sayın Bakanın bu zor dönemde ülkeyi düzeye çıkartacağının inancını iletiyorlardı. 
******
HATIP YOLUNA EDS GELİYORMUŞ
Bu sütunlarda kaç defa yazdığımı hatırlamıyorum ama şunu biliyorum ki o yolu kullanan okurlarımız ve o yolda meydana gelen ölümlü ve yaralı trafik kazalarından dolayı Hatıp Yolu’na acil müdahale edilmesini bekliyordu. Çünkü gerçekten çok canımız yandı, çok kan aktı o yolda. Yol hız yapmaya müsait diye polis radarlar kuruyordu, denetimler yapıyordu; ama yine de olan oluyordu. İşte Büyükşehir Belediyesi ve Emniyet Müdürlüğünden gelen müjdeye göre bu yol artık 24 saat kameralarla kontrol edilecek ve kendi canından çok cebini düşünen insanlarımız da ceza yememek adına artık hız yapamayacaklar.
******
KADINLARIMIZ VE GENÇ KIZLARIMIZ…

Bu bölümün ve bu yazından dolayı çok tepki alacağımı biliyorum. Dahası ilk başta eşim yazıdan duyduğu rahatsızlığı bana iletecek. Ne olur şuna inanın bu benim şahsi meselem değil. İsterseniz meramımıza önce bir örnek ile başlayalım.
Geçen sabah 8.30-9.00 sularında Şeker Tekke Mezarlığı’ndan yola girdim. Yol gidişli gelişli tek yön. Kırmızı ışık yandığı için ben de önümdeki 4-5 aracın arkasına durdum. Bir ara baktım ki kırmızı renkli bir otomobil -neredeyse sol yanımdan sürtecek- milim milim ilerlemeye çalışıyor. Baktım direksiyonda genç bir bayan, arka koltukta da bebek var. Hanımefendi ilerlemeye çalışıyordu, camımı dahi açmadan iki aracın birbirine yakınlığını gösterdim. O arada anladım ki bu hanımefendi herkesi geçip en öne durmak istiyordu ama yolun tek şeritli olduğunu görünce sol şeritte yani karşı yönden gelen araçların şeridinde kaldı. Bunun için kenara girmeye çalışıyordu. Neyse yeşil ışık yandı hareket ettim ve bir süre sonra sağa dönüş sinyalimi vererek dükkanların orada durdum. O ana kadar direksiyonda son derece hanımefendi bir şekilde duran genç bayan daaaaaat diyerek uzun uzun kornaya bastı ve son sürat geçti. Dükkanların önünde üç kişi vardı. Biri ben yaşlarda ikisi ise genç. “Gördünüz mü, ne oluyor? Hanımefendi niye bu kadar sinirlendi ve bize küfür etti?” Anlamaya çalışıyordum zira tek şeritli yolda sağa sinyalimi verip park yeri olarak ayrılmış cebe girmiştim. Üçü de “Abi deminden beri görüyoruz boş ver, İstanbul Sözleşmesi kadınları böyle azgınlaştırdı!” diyorlardı. Vallahi çok üzülüyorum kadın kız, bizlerin anneleri, eşleri ve kızlarımız asaletleri ile duruşlarıyla direksiyonda veya yaya olarak her şeyleriyle örnek insan olmalılar.
Biliyorum özellikle AK Parti iktidarlarında kadınlarımıza, kızlarımıza özgüven kazanma hususunda inanılmaz ayrıcalıklar tanındı. Bu davranış onlara verilmesi gereken bir şeydi ama birebir yaşadığım olayda her şey yasalara kurallara uygun olmasına rağmen gencecik bir bayan solumuzdan geçinceye kadar sessiz kalıp biz durduktan sonra onca erkeğin önünde böylesine hareketler sergileyebiliyorsa üzülerek söylüyorum; bunun adı özgüven değildir.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Önce doğruyu bilmek gerekir, zira doğru bilinirse yanlış da bilinir. Ancak önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kamuya açık toplu alanlarda uygulamaya konulan sigara içme yasağına riayet edip, insanların yüzüne yüzüne duman üflemediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.