Veli Söylemez

Veli Söylemez

Senaryo ne zaman yazıldı?

Senaryo ne zaman yazıldı?

Şimdi biraz ciddili bir yazı yazacağım öyle eğlence bir kenarda dursun bugünlük. Haftaya makaramıza devam ederiz. Geçtiğimiz günlerde internette bir dizi eleştirisine denk geldim. Artık bende eleştirmenlik falan olayları başladığı için dedim izleyeyim. Videonun ismi “FETÖ’nün Kahin Dizisi: Şubat Soğuğu”. İzledikten sonra diziyi açtım ve bir müddet izledim. Çay kahve hazırsa, haydi bakalım.

Dizide direkt olarak Fethullah Gülen var. Bakın güzellemesi demiyorum. Bildiğiniz herifi ete kemiğe bürümüşler orada. İsmi de Tahir Mutlu. Tahir ismi genellikle peygamber efendimize söylenir. Temiz, pak ve her türlü günahtan arındırılmış demek. Biliyorsunuz FETÖ’da mehdi ya hani! Mutlu da işte Gülen zaten anlamışsınızdır. Dizinin başlangıç tarihi 2004. Ergenekon davası 2008’de başladı. Dizide benim izlediğim ve de anladığım kadarıyla Ergenekon davasının senaryosunu bildiğiniz dizi olarak işlemişler. Her Allah’ın günü bu klasik Stv dizilerinde olan yüzleri görünmeyen komutanlar yani yuvarlak masa şövalyeleri yok mu hani, hah işte o amcaların işi gücü yok Tahir hocaefendileriyle uğraşıyorlar. Hani adamların tek derdi bu hocaefendiyi içeri atmak.

İşte bu Enes Kara gibi kardeşlere baskı yapıp dinden çıkmasına vesile olan ve oturma organlarından uydurdukları yeni bir dini yaymaya çalıştıkları o yurtları falan da kapatmak yani bu amcaların asıl olayı bu. Ne güzel amcalarmış be bu amcalar. Zamanında kıymetini bilemedik bak. Neyse makara yok dedik biz devam edelim. İşte bu amcalar; bizlerin o yarım aklımızla anlayamayacağımız(!) Hakk’ın bize bahşettiği Kur’an yerine, kıymetli atalarımızdan birisi olan 2. Abdülhamid Han hazretlerinin dahi hapse attığı birinin çalma çırpma yazdığı yazılarını okuyarak anca anlayacağımızı iddia eden şahıslara bir operasyonla bitirmeye çalışması nedeniyle kötü kötü karakterler oluyor. (Ben bu yazdığım cümleyi tek nefeste okuyabiliyorum bu arada öyle yeteneklerimde var.) Neyse işte sürekli uğraşıyorlar ve sürekli kaybediyorlar bu amcalar. Dizi de böyle sürüp gidiyor.

Burada benim anlatmak istediğim şey dizinin kalitesi, işte senaryosunun gerçekçiliği (o kadar gerçekçi ki geleceği tahmin ediyor adamlar ve tutuyor da ha), oyuncuların olağanüstü kalitesi (!) vs. gibi konuları değil. Bu cemaatlerin insanlara nasıl ulaştığını da çok güzel anlatıyor aslında dizi. Mesela dizinin başkarakteri Tarık isimli bir komiser. Bu cemaatin yurtlarında falan yetişiyor ve cemaatçi bir emniyet müdürü bunun polis olmasına “yardımcı oluyor”. Adam diziye bir başlıyor Kırgın Çiçekler’deki Mesude abla gibi, yatıyor “Tahir’im yapmaz”, kalkıyor “Tahir’im yapmaz”.  Çünkü o mehdi ya hani. Nasıl böyle şeyler yapabilir? Ha bir de adamın evine belediye başkanında valisine, savcısından emniyet müdürüne kadar herkes geliyor ve sadece “Hocam sizin siyasetle, siyasetçilerle ne işiniz olur. Size nasıl devletin içine sızıyor derler aklım almıyor…” diyorlar. Aynen aynen belediye başkanı, vali, emniyet müdürü ve savcı bunu diyenler. Siz ne yapıyorsunuz o zaman oğlum orada? Dizide olan tüm olayların tek tek 2008 yılındaki Ergenekon davasında nasıl oynandığını da gördük. İlerleyen zamanlarda, askerini büyük bir bağlılıkla seven Türk halkının Ergenekon davasına karşı durmamasının ve hatta yanında durmasının en büyük nedeni de bu dizidir.

Neyse…

Bir daha bu kadar ne zaman sinirlenirim bilinmez. Böylesine ciddiye aldığım bir dizi olur da böyle şeyler yazar mıyım onu da bilmiyorum. Siz benim o eğlenceli yanıma alıştınız bunu biliyorum. Benim derdim bir köşe yazarı olmak yahut saygın bir TV eleştirmeni olmak da değil. Sadece sizlerin arasında yani sokaklarda duran bana bir klavye verildi ve ben de yazıyorum. Onlar da pişman bence klavyeyi verdiklerine de siz çaktırmayın. Haftaya kaldığımız yerden makaraya devam edeceğimden de emin olabilirsiniz. Sadece şunu demek istiyorum. Dinimizin ismini lekeleyen ve safsatalarla dolduran tüm varlıklar toplumunun karşısında, Hakk için, ölene kadar duracağım.

Aha çay soğumuş ne kadar sinirlendiysem artık içmeyi unutmuşum gideyim de ocağın altını açayım. Sonra oturup Börü’nün filmini izleyeyim. Esenlikler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Veli Söylemez Arşivi