Ben bu internete bunun için mi para veriyorum?
Esenlikler değerli okuyucular. Geçen hafta Tibet'e gidip ruhumu dinlendirmek, hayatı sorgulamak istedim. Bu yüzden geçen hafta yazı gelmedi. Tibet'e gittin mi diye soracak olursanız, gidemedim keza baktım da biletler çok pahalıymış bir de benim pasaportum da yok zaten o yüzden gidemedim. Lakin konumuz bu değil. Biriniz de sormuyorsunuz ki "Veli ne oldu sana oğlum öldün mü kaldın mı?" diye. Hayır ölmedim okuduğunuz üzere. Ama ölecek gibi de oldum. Bu bir haftalık süreçte psikolojik tedavi de almaya başladım şimdi biraz iyiyim biraz şükür. Bu yazıyı yazabilecek takatim geldi şimdi Allah'ın yardımıyla. Neden mi böyle oldum? Çayınız kahveniz hazırsa anlatayım da okuyun a dostlar...
Şimdi ilk sözüm bu Netflix denen platforma. Sevgili Netflix, biz bu platforma, hatta bu internete siz Aşk Taktikleri gibi filmlere bütçe ayırın diye mi para veriyoruz? Yok öyleyse verin benim bu aylık paramı ve dahi bir densizlik yapıp tekrar abone falan olursam diye beni direkt IP'den banlayın ki giremeyeyim. Ben böyle bir filmi izleyeceksem niye Netflix üyeliğim var ki giderim delikanlı gibi açarım Elçin Sangu'nun herhangi bir oynadığı diziyi izlerim yani ki maşallah bizim dizilerimizin 1 bölümü de en az sizin çektiğiniz film kadar uzun oluyor. Bu ne oğlum?
Sonralıkla da, böyle bir kelime kelime var mı gram bir bilgim yok bu arada, senariste de bir tebrik gönderiyorum vallahi bravo. Sen nasıl onaylattın ya bu senaryoyu bu platforma? Bu bir ikna zaferidir, bak tarih yazar bunu. Ne demiş olabilirsin canına yandığım? Hayır anlat, anlat ki reklamcılık bölümlerine ders olarak anlatılsın bu.
Kıymetli dostlarım siz hâlâ filmin analizini mi bekliyorsunuz? Yahu gidin Allah aşkına. Yok illaki hani benim üzmeden ince ince eleştirdiğim, kimseyi kırmamaya çalıştığım o anı duymadan gitmeyeceksiniz. Tamam.
Dostlarım, ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim... Filme sadece en olumlu, en kimsenin kalbini kırmadan yapabileceğim eleştiri "kötü" olur herhalde. Şimdi bana "Ondan daha kötü birçok dizimiz var zaten niye buna bu kadar kinlendin" diyeceksiniz biliyorum. Televizyon ayrı, internet ayrı. Ben televizyonda izlediğim bir diziye direkt olarak para vermiyorum. Dolaylı yoldan tamam ama direkt olarak para vermiyorum. Bunun gibi filmlerin sinemaya gelmesi de önemli değil benim için gitmem olur biter. Ama benim başka bir şey izlemek için dahi olsa para verdiğim bir platformda, bir de benim milletimden birileri berbat ötesi bir film yaparsa; hah işte ben o zaman çıldırıyorum. Neticesinde bir bakıma o filmler benim paramla çekilmiş oluyor.
Velhasıl...
Ben aylardır burada makarasıyla falan dizilerimizin hep aynı tek düzelikte devam ettiğini, böyle gitmese daha da iyi olacağını, farklı bir şeyler de çekilmesi gerektiğini söylüyorum zaten. Ne söylemesi be! Haykırıyorum haykırıyorum. Ama günün sonunda bakıyorum ki; her yeni dizi de yine aynı karakterler, yine aynı makaralar, yine aynı sinemalar. Yahu biz güzelim kitaba izlenmez diye düşünerek bir kız ve bir erkek ekleyip ismini Masumlar Apartmanı yaptık kurban olayım ne gelişmesi yahu? Ne güzel kitap işte ne güzel olay örgüsü var niye ekstra bir kızla bir erkeği zorla birleştiriyorsun? Ve niye sürekli bir holding sahibi oluyor bu zengin adam yahut kadınlar? Bir de ne olursunuz bu holdingler ne iş yapıyor bilen bir Allah'ın kulu beni biraz aydınlatsın ne olur...
Çay mı kaldı, kahve mi kaldı, en önemlisi bunlardan zevk alacak ağzımızın tadı mı kaldı? Sonra Veli sinirli! Bir de arkadaşlarıyla iddiaya giriyorlar ya Allah'ım sen aklıma mukayyet ol ben güçsüzüm Rabbim bana yardım et. Neyse işte siz içmişsinizdir çayınızı falan. Ben kaçıyorum. Görüşürüz yine çok arayı açmayın. Uğrayın buralara bak ben buralardayım. Haydi esenlikler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.