Dr. Yasemin Yüzbaşıoğlu

Dr. Yasemin Yüzbaşıoğlu

Çok oyuncak çok mu acaba?

Çok oyuncak çok mu acaba?

Merhaba sevgili okurlar. Ben Yasemin Yüzbaşıoğlu. Mesleğinde 14. yılını çalışan okul öncesi öğretmeniyim. Bugünden itibaren buradan sizlerle gerek tecrübelerimi, gerekse çocuk gelişiminde önemli gördüklerimi aktarmaya çalışacağım. Bugünkü konumuz olarak oyun ve oyuncakları ele almak istiyorum.

Oyun ve oyuncaklar çocukların dünyasında vazgeçilmezdir. Oyuncaklar ve oyun yolu ile dünyayı tanır, yeni dünyalar keşfeder, hayatın gerçekliğine ulaşmada provalar yapar çocuklar. Hayal dünyalarına yolculuklara çıkar çocuklar oyuncaklarla. Anne babalar ya da biz büyükler çocukları mutlu etmek amacıyla pek çok oyuncak alırız. Çünkü kendi çocukluğumuzdan biliriz oyuncakların önemini. Bizlerin şimdiki çocuklar gibi oyuncakları olmadı. Hep onun eksikliği ile belki de haddinden fazla oyuncak aldık kendi çocukluğumuza armağan eder gibi. Işıl ışıl rengarenk oyuncaklar çocuklar kadar bizlerin de hoşuna gidiyor. Ah keşke diyoruz bizim çocukluğumuzda olsaydı da oynasaydık. Çocukların bu oyuncaklara verdiği tepkileri görünce bizler çoğu zaman hayret ediyoruz. Çocuk bu ışıl ışıl rengarenk oyuncaktan 10 dakika içinde sıkılıyorsa bir sorun vardır demek ki. Bu işte bir terslik var. Bol bol, çok çok oyuncaklara ulaşan ve hatta kolayca ulaşan çocuklar tatminsizlik yaşıyorlar. Değer bilmiyorlar. Dikkatleri çabucak dağılıyor ve bir oyuncağın değeri dünyalarında hızla yükselip aynı hızla düşüyor. Peki bunun nedeni ne? Bu durum tersine çevrilebilir mi?

Çocukların odalarındaki oyuncak sayısının artmasının dikkat dağınıklığına yol açtığı artık bilimsel çalışmalarla kanıtlandı. Bizler ebeveyn olarak oyuncakları çabucak ulaşsın, çokça oynasın, oyuncakların kazandırdığı kazanımlardan azami ölçüde faydalansın istiyoruz. Ancak kaş yaparken göz çıkarıyoruz. Fazla oyuncak olması tatminsizliğe, dikkat dağınıklığına ve beceri eksikliğine sebebiyet veriyor. Bir oyuncağa odaklanamadan bir oyuncakla tam manasıyla oynamadan diğer oyuncağa geçmesine, oyuncakla bağ kuramamasına sebebiyet veriyor. Oyun kalitesini düşürüyor. Oyuncaklara ve isteklerine çabucak ulaşan çocuklar istedikleri her şeye sahip olmanın kolay bir şey olduğunu düşünmeye başlıyor. Böylelikle çocuklar oyuncaklarının zarar görmesinden endişe etmiyor. “Nasıl olsa yenisi alınır” düşüncesiyle sorumlulukları gelişmiyor. Çocuklara çok sık oyuncak alınıyorsa belli bir zaman sonra alınanlardan mutlu olmamaya başlıyor. Sizin büyük bir heyecanla aldığınız hediye saniyeler içinde “Ben bunu istemiyordum” nidalarıyla yere atılıyor. Her istediklerine uğraşmadan, beklemeden kavuşan çocuklar ileriki yaşantılarında da büyük zorluklar yaşar. Daha az oyuncakla oynayan çocukların daha fazla odaklandığı, daha fazla yaratıcı şekilde oyun oynadığı görülmüştür. Bizlerin çocukluğunda birkaç oyuncak vardı ve o az sayıdaki oyuncakla bağ kurup farklı farklı şekillerde oyunlar kurar ve oynardık. Bizim çocuklarımız ise farklı bir oyuncağı değişik şekillerde oynamıyor. Tabi ki çocuklarımızın bir sürü oyuncağı olabilir. Bizlerin yapması gereken aynı anda hepsiyle birlikte oynamasına müsaade etmemek. Hatta sevdiği tek bir oyuncakla oynayıp o oyuncakla bir hikâye oluşturmasını ve bağ kurmasını sağlamalıyız. Bir müddet sonra bu oyuncağını değiştirip başka bir oyuncakla oynamasına fırsat vermeli ve her oyuncağıyla ayrı bir bağ kurmasını gerçekleştirmeliyiz. Gerekirse bazılarını kaldırıp, saklayıp yeniden ortaya çıkarabiliriz. Böyle yaparak hem oyuncağın değeri çocuğun dünyasında artacak hem de oyuncağın sağlayacağı kazanımlar… Cemal Süreya’nın dediği gibi “Oyuncağın bile bir gururu var. Hak etmediği şekilde oynarsan kırılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Yasemin Yüzbaşıoğlu Arşivi