Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Sedat Peker videoları neyi örtüyor?

Sedat Peker videoları neyi örtüyor?

Sedat Peker’in açıklamalarına odaklanınca olan biten bazı şeyleri konuşmaya fırsat kalmadı. Sedat Peker’in son açıklamalarına bakınca da bilinen isimleri itham etmesinin dışında elle tutulur bir şey yok.

Muhalefetin Sedat Peker’in açıklamalarından medet umacak kadar çaresiz durumda olması tahlile değer. Eğer bu yöntem normalleşirse yarın başka biri çıkar CHP ve Kılıçdaroğlu hakkında ya da İyi Parti ve Meral Akşener hakkında atar tutar. Birileri de “Kılıçdaroğlu istifa” veya “Meral Akşener istifa” diye tweet atar.

Bu açıklamalardan sonra denenmiş bir takım toplumsal protesto denemeleri de görmemiz yakındır. Zaten bu tarz eylemlerin bahaneye ihtiyacı var. İşte bu videolar bu ihtiyacı karşılamaya dönük aynı zamanda.  Artık pencerelerden tencere tava çalmalar mı dersiniz, aynı saatte düdük çalmalar mı, belirli bir saatte evlerin ışıkları açıp kapatmak mı yoksa “Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık’’ mı?

Hepsini deneyebilirler.

Yapabilecekleri başka bir şey de yok. Susurluk olayını bahane ederek yaptıkları eylemlerde başarılı oldular ama o tecrübe onlara kötü örnek oldu. Gezi’de de denediler fakat olmadı. Artık ne onlar o kadar güçlü bir halk desteğine sahipler, ne dünya eski dünya, ne de devlet eski devlet.

Devlet sessiz görünse de bunun ne anlama geldiğini en çok o tokadı yiyenler bilir. Her an bir Osmanlı tokadı sesiyle ortalık çınlayabilir.

Bence eli kulağında.

Peki, Sedat Peker videoları neyi görmemizi engelliyor?

En başta, HDP’ye bakanlık verilmesini normalleştirme çalışmalarını.

Eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek katıldığı bir televizyon programında skandal bir açıklama yaptı. Emekli Albay Çiçek, "Millet İttifakı'nın kazanması için ikinci turda HDP'ye bakanlık verilebilir" dedi.

CHP ve İYİ Parti’nin bu noktada çalışmaları olduğu konusunda iddialar vardı ama bu konu ilk kez kamuoyunca tanınan emekli de olsa asker kimliği ve eski milletvekili kimliği olan biri tarafından açıkça zikredildi.

Bu açıklama katıldığı televizyon programında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hatırlatılınca, Soylu, bu konuyla ilgili fikri değil bilgisi olduğunu söyleyerek, "Mesele sadece bakanlık değil, başka işler de var. İki bakanlık yaklaşık 6-7 aydır pişiyor. Size gösterince tarihini de göreceksiniz zaten. Biri başkan yardımcılığı direkt Kandil ve buradaki iş tutanlarıyla. Öteki de Kültür ve Turizm Bakanlığı. Diyorlar ki 'Bize ilk etapta İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı gibi bakanlıkları vermezler.' açıklaması yaptı.

Peki HDP’ye bakanlık verilmesi normalse bu bakanlığın Savunma Bakanlığı olmayacağının, İçişleri Bakanlığı olmayacağının bir garantisi var mı? “Öyle şey olmaz’’ diyenlere cevabım şu; Bu günlerde olmazı oldurmak için halkı bakanlık verilmesi fikrine alıştırma çalışmaları yapanlar yarın da aynı alıştırma çalışmalarını yukarıda zikrettiğim bakanlıklarla ilgili olarak da pekala yapacaklardır.

Tam da bu noktada, CHP, İYİ Parti, SP ve HDP’nin temsilcilerinin bulunduğu bir ekip tarafından seçim kazanmak maksadıyla içinde HDP’nin bölücü isteklerinin de kabul edildiği bir anayasa hazırlığı yapıldığı Ümit Özdağ tarafından yapılan bir basın toplantısıyla deşifre edilmiş olduğunu da bir kez daha hatırlayalım.

Olan bitene geniş çerçeveden ve bir bütün olarak bakmazsak göremeyiz. Hedef aynı. Uzun zamandır hep aynı.

İktidarı seçim yoluyla devirmek için HDP’ye kesin olarak ihtiyaçları var. HDP’nin de onların yanında yer almak için şartları var. Fakat onlar bu şartlara halkın çoğunluğunun karşı çıkacağını bildiği için şimdiden medya üzerinden alıştırma çalıştırmaları yapıyor.

CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu, başarısızlıklarını örtmek için hükümet ve üyeleri hakkında “ajans’’ faaliyetleri yürütüyor. Dertleri, yapılan ajans faaliyetleriyle halkı ikna etmek. Son dönemde yapılan organizasyonların tamamı Ak Parti’yi en kuvvetli olduğu yerden ve en iddialı olduğu yerden vurmak üzerine. Bunda da zaman zaman başarılı oluyorlar. Özellikle sosyal medya üzerinden ve o sosyal medya egemenlerinin desteğiyle de kamuoyu yönlendirme işleri başarıyla yönetiliyor.

Nedendir bilinmez, Ak Parti bu konuda henüz başarılı bir karşılık vermedi. Sanki gizli bir el yapılan bu propagandaya karşılık verilmesini engelliyor.

Bakalım bu durum nereye kadar gidecek?

Başka neyi örtüyor videolar?

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Filistin Davası’nı ve İsrail zulmünü dünyaya tek başına duyuran “One Minute’’ ile müslüman coğrafyada efsane olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Katil devlet İsrail’in Başbakanı Netanyahu’ya benzetmesinin ve büyük tepki görmesinin ardından, Rize’ye ziyaret gerçekleştirmesini ve orada çıkan olayları örtüyor.

Bu ziyaretin tam da o tepki çeken benzetmenin üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketinde provokasyona sebep olabileceğini sokaktaki çocuk bile tahmin edebilecekken İyi Parti kurmay ekibi tarafından tahmin edilememesi mümkün değil.

Öyleyse, bu bir kasıt olabilir mi?

Peki başka?

Devletin ajansında çalışan bir muhabirin, iki bakana sorduğu soruda bir anlamda harakiri yapmasını örtüyor. Bu davranış tarzı bugün muhabirin soru sormasıyla kendini göstermişken yarın farklı noktalarda gösterilecek bir tavır olmayacağını kimse söyleyemez. Nitekim muhabirden önce Viranşehir’de bir savcının pandemi yasakları ile ilgili aldığı re’sen soruşturma açma kararı da böyle bir tavır.

Olan biten net bir organizasyon. İzler de bizi daha önce gördüğümüz, karşılaştığımız, alışkın olduğumuz bir organizasyona götürüyor.

Toz duman ortadan kalktığında devletin ne yaptığını da herkes görür. O zaman da kimse yükselen feryatlara kulak asmaz haberiniz olsun.

Kontrollerde şehir farkı

Malum birkaç gündür program yapmak için geldiğim Ankara’da kaldım. Gerçi çok fazla gezme imkanı olmadı ama yine de birkaç dost görme fırsatı buldum.

Dost ziyareti yaparken de sokağa çıkma yasağı ve kontroller konusunda da gözlem yapma imkanı buldum. Dostlardan Ankara ile ilgili olarak kontrollerin üst düzeyde olduğunu duyuyorduk. Bu kez kendimiz bire bir test etme imkanı bulduk.

Öyle ki Ankara’yı görünce Konya’da kontrolsüz  olduğumuzun farkına vardık desem abartmış olmam. Öyle ki 3-4 km’lik mesafede birden fazla durdurulup görev belgemizin kontrol edildiğini gördük. Ortalıkta da öyle çok fazla insan yoktu. Caddelerdeki trafik de öyle normal günler gibi değildi. Durumdan anlaşılan o ki kontroller öyle laf olsun tarzında değil ki herkes kurallara uyuyor görünüyor. Mahalle aralarında polis ekipleri arabayla devriye geziyor.

Belki Başkent olduğu için böyledir ama olması gereken de o.

Oysa Konya öyle mi? Eline market poşeti alan sokakta. Aynı poşetle akşama kadar gezen bile var. Kontrol olduğuna dair emare de pek yok. Trafik deseniz zaman zaman normal günleri aratmayacak durumda.

Bu artık iyi mi kötü mü siz karar verin. Demek ki kontroller yerel karar vericilere göre değişebiliyor.

Sanki bu noktada da öyle bir durum var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi