Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Terörle mücadelede yeni konsept ve sonuçları

Terörle mücadelede yeni konsept ve sonuçları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resmi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada bir müjde verdi.

Açıklama son dönemlerde alışık olduğumuz türdendi.

Dedi ki Erdoğan; “Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisi ve Mahmur genel sorumlusu ‘Doktor Hüseyin’ kod adlı Selman Bozkır, dün Milli İstihbarat Teşkilatımızın kahramanları tarafından etkisiz hale getirildi.”

PKK’nın kuluçkası konumundaki Erbil’in bile güneyinde kalan bir bölgede Türkiye Cumhuriyeti, düşmanlarına göz açtırmıyor. Faturayı kesiyor. Nerede olursa olsun operasyonel güce sahip olduğunu cümle aleme gösteriyor.

Bu açıklama ne ilk ne de son olacak. Terör bitene kadar kararlılıkla devam edecek.

Gerçi alıştık biz bu haberlere. Bazen sadece MİT tarafından, bazen MİT ve TSK işbirliğiyle, bazen de yurt içinde emniyet güçlerimiz eliyle eli kanlı terör örgütünün elebaşlarının bulunduğu listeye çizik atılıyor. Her geçen gün biri eksiliyor. İster mağarada olsun, ister kalabalıklarda saklansın. Hak ettikleri sondan kurtulamıyorlar.

Hem onları kullananlar hem de yıllardır insanımızın asker, polis, korucu, öğretmen, imam, sivil, çoluk çocuk demeden katledilme emrini verenler ise hayıflanmaktan başka bir şey yapamıyorlar. İçlerine sinen ölüm korkusunu her açıklamalarında satır aralarında da görmek mümkün.

Her şey Türkiye’nin terörle mücadele konseptinin değişmesi ve MİT’in yurt dışı operasyon yetkisiyle donatılması ve profesyonel askerliğe geçişle başladı.

Türkiye artık terörü ve teröristleri topraklarında karşılamıyor. Kaynağında kurutma stratejisi uyguluyor. Meyvelerini de alıyor. Terör baronları artık saklanacak delik arıyor. Gerçi o deliği bulsalar da başlarına yıkılıyor. Hak ettiklerini aldıklarında o en ücra köşelerde girip saklanmaya çalıştıkları delikler başlarına yıkılarak mezarları yapılıyor.

Türkiye düşmanları kaçtıkları ülkelerde asla keyif çatamıyorlar. Sıranın kendilerinde olabileceği korkusu hepsinin iliklerine işlemiş durumda.

Afrika’nın ücra köşelerine de, Orta Asya’nın derinliklerine de, Balkanlar’da gizlenmeye çalışsalar da bir gün kulaklarından tutulup Türkiye Cumhuriyeti devletinin adaletine teslim edileceklerini biliyorlar. Sadece gün sayıyorlar. Sonları belli. Sadece ne zaman olacağından emin olmadıkları için huzur içinde uyuyamıyorlar.

Oysa yıllarca hep yapanın yanına kar kaldı.

Terörü kullanarak Türkiye’yi kendi sınırları içine hapsetmek isteyen hatta yetmeyip bölerek küçültme stratejisi uygulayanlar da şaşkın. Daha önce de zaman zaman gündeme gelen ama ika yeteneği sebebiyle vazgeçilen strateji, yürürlüğe girmesinden itibaren tüm oyunu bozmuş durumda.

Katiller ellerindeki silahları artık ne devletin karar alma mekanizmalarının ne de halkın tercih ve yaklaşımının üzerinde Demokles’in Kılıcı gibi tutamıyorlar.

Terör örgütü ne yaparsa yapsın Türkiye Cumhuriyeti’nin gazabından kurtulamıyor. Sonlarının geldiğinin farkında. Sahipleriyle birlikte çıkış arıyorlar ama nafile.

Irak Merkezi hükümetini kendilerine kalkan yapmak istediler. Olmadı. Son olarak Peşmerge’ye tuzak kurup 5 peşmergeyi katlettiler. Kuzey Irak Yönetimi’nin yayın ağı Rudaw içerisindeki uzantıları eliyle Türkiye’nin üzerine atmaya çalıştılar ama gerçeğin ortaya çıkması uzun sürmedi.

Türkiye artık terörle mücadelenin tüm bileşenlerini eksiksiz şekilde uyguluyor. Uluslararası hukuk açısından da kimsenin sesini çıkaramayacağı şekilde haklı. O hakkına da sonuna kadar sahip çıkıyor.

ABD, kendine tehdit olarak kabul ettiği ama gerçekte kendi ürettiği örgütlerle mücadele etme bahanesiyle 10 bin kilometre mesafeden bölgemize gelip sözde mücadele ederken ülkemizi 40 yıldır uğraştıran örgütle ülkemizin mücadele etmemesi düşünülemez.

Yıllardır, Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü bahane edip Türkiye’nin terörle mücadelede elini kolunu bağladılar. Üstelik bunu Atatürkçülük maskesiyle yaptılar. 40 yıldır aziz vatanımızı kana bulayanlar varken ve bunu dost ve müttefik diye tanımladıklarımız organize ederken bu millete ağlamaktan başka yol göstermediler.

ABD ve Batı binlerce kilometre öteden gelip bölgeye yerleşirken sesi çıkmayanlar, Türkiye’nin terörle mücadele anlamında bile sınırlarından bir adım öteye gitmesini istemediler.

Ne zamanki adı geçen zihniyet karar alma mekanizmalarından uzaklaştırıldı. Gerçek mücadele o zaman başladı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar açıkladı. 24 Temmuz 2015’ten itibaren teröristlerin girilemez dedikleri her yere girildi. Bu bölgelerin hepsi temizlendi. Söz konusu tarihten bugüne kadar toplam 18 bin 140 terörist etkisiz hale getirildi. Bu yılın başından itibaren de 1212 terörist itlaf edildi.

Türkiye’nin kararlılığı ve gücü rakamlara yansımış durumda. Bu tablo eli kanlı örgüte yeni katılımların da önüne geçiyor. Neredeyse gönüllü katılım yok. O sebeple Suriye’de Münbiç’te olduğu gibi halkın çocuklarını askere alma bahanesiyle zorla ellerinden almaya çalışıyorlar. Fakat o da ters tepiyor. Halk ayaklanıyor. Şehri boşaltmak zorunda kalıyorlar.

Öyle ki çaresizlikten ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Bu tablo TR 705 koduyla malum bir CHP milletvekilinde olduğu gibi bazılarının dengesini de bozmuş durumda.

CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu’dan bahsediyorum.

Vekil, Türkiye’nin terörle mücadelesini İsrail’in Filistinlilere yaptıklarıyla eşdeğer tutup sanki Türk Silahlı Kuvvetleri masum insanları katlediyormuş gibi Batı’ya “Burada da çocuklar ölüyor, Türkiye’ye neden ses çıkarmıyorsunuz?” diyor. Tıpkı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eli kanlı Netanyahu’ya benzetmesi gibi bir yaklaşım.

Görüldüğü üzere başarılı terörle mücadelemiz içeriden ve dışarıdan hedefte. Henüz bu başarılı mücadeleye karşı bir strateji geliştirebilmiş değiller. Fakat bu demek değildir ki yeni taktikler denemeyecekler.

Deneyeceklerdir. Zira mücadele iyilerin kötülere galip geleceği güne kadar devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi