Jale Yeni Gökyer

Jale Yeni Gökyer

Konuşurken Hiçbir Şey Söylemeyebiliriz; Ama Susarken Asla!

Konuşurken Hiçbir Şey Söylemeyebiliriz; Ama Susarken Asla!

Bu dünyada var olan hiçbir  varlık mükemmel değildir. Ve Yaratılan her varlığın ihtiyaçları vardır. Ki bu ihtiyaçlarını kendi kendine karşılayamayacağı da bir gerçektir. Bu yüzden dünyada bulunan bütün varlıkların hiçbirinin yapısı ve doğası gereği istek ve ihtiyacı bitmez. Bu ihtiyaçların önem sırasına göre hayatta var olmanın temelinde iletişim gelir.

İletişim dediğimiz olay sadece iki dudağımız arasından dökülen kelimelerle değildir. Bir hayvanın canının acıdığını söylemesi için gözlerinden akan yaşlar,  acı bir ses tonu ile bağırması, bir bebeğin karnının acıktığında ağlaması, telefona kurmuş olduğumuz alarmın sabah çalması ile uyarı sinyalini vermesi,  bunların hepsi bir iletişim biçimidir.

İletişimin birincil aracı dildir; ancak mesajın gönderilmesinde ve alınmasında, iletişime katkı sağlayan başka faktörlerde bulunmaktadır.

Sözel olmayan davranışlar  ya da "beden dili" olarak kullanılan iletişim, bilginin iletilmesinin etkili bir yoludur. Davranış bilimcilerin yapmış olduğu bilimsel araştırmalara göre bir mesajın toplam etkisinin yaklaşık % 7’sini sözel (sadece sözcükler), % 38’ini sesli (ses tonu, sesin yükselip alçalması ve diğer sesler) ve % 55’ini de sözel olmayan öğeler oluşturmaktadır.

Yukarıda belirttiğim nokta üzerine, özel, sosyal ve iş hayatımızda insanlar “Ne” söylediğimize değil, “Nasıl” söylediğimize dikkat ediyorlar.

Batı menşeili kaynaklara baktığımızda Beden Dili’ni ilk kez Charles Darwin’in araştırdığı belirtilse de Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın, “Marifetname” isimli eserin de beden dili ayrıntılı bir şekilde yer alıyor. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın yaklaşık Darwin’den 100 yıl önce yaşadığı düşünüldüğünde aslında müthiş bir hazineye sahip olduğumuz ve her zaman ki gibi “Işığın doğudan yükseldiği” tespitini yapmak yanlış olmaz.

Tam bu noktada Filistin eski devlet başkanı Yasser Arafat’ın 1974 yılında Birleşmiş Milletler toplantısında beden dilini etkin bir şekilde kullanarak yaptığı konuşmayı örnek vermek isabetli olacaktır. Kendisi alkışlarla salona girdikten sonra, kürsüye çıkarak konuşmasını şu şekilde devam ettirmiştir. “Bir elimde özgürlük silahı, diğer elimde zeytin dalı var” diyerek, keskin bakışlarla gözlerini salona doğrultur ve işaret parmağını sallayarak “Elimdeki zeytin dalının düşüp gitmesine izin vermeyin” cümlesini 3 kez tekrarlayarak salonu kullandığı beden dili ile etkisi altına alır. Ağzından barış mesajı çıkar fakat beden dili ile kararlılığını çok etkili bir şekilde salona aktarır.

Beden Dili ile karşı tarafa verdiğimiz mesajlara birkaç örnek vermek gerekirse şunları belirtebilirim;

  • Sizinle konuşan kişinin ellerini göremiyorsanız, örneğin elleri masanın altındaysa bu, kişinin bir şeyler gizlediği anlamına gelir.
  • Ellerin kenetlenmesi sıkıntılı bir durumun habercisidir. Kenetlenmiş eller yüze yaklaşırsa sıkıntının şiddeti artmış demektir.
  • Tokalaşma sırasında bir elin üstte olması, o kişinin karşıdakine “Ben senden üstünüm” mesajı vermeye çalışmasındandır. (Beden dilini asla üstünlük kurmak için kullanmamak gerekir)
  • Konuşurken sinirlendiyseniz ve işaret parmağınız havaya kalktıysa, karşı tarafı ister istemez tehdit ediyor konumuna düşersiniz.
  • Sizinle konuşan kişinin avuç içleri yeri gösteriyorsa, o an ortama hakimiyet kurmak istediği anlamına gelir.
  • Oturma pozisyonunda konuştuğunuz kişi bacak bacak üstüne atarken ayakucu sizin bulunduğunuz tarafa yönelikse sizinle iletişim kurmak istediği anlamına gelir.

 

İletişim yüzdeki anlamları, göz hareketlerini, duruşu, giyimi, ses tonunu da içerir. Duygu ve düşüncelerin kelimelere dökülemediği durumlarda bir bakış veya bir baş hareketi yahut bir jest ya da bir mimik binlerce kelimeden fazla anlam taşımaktadır.

Sözel olmayan bu davranışları etkili ifadeler olarak tanımlayabiliriz. Aynı zamanda  kişinin gerçek düşüncelerini, hislerini niyetlerini de açığa çıkarabilir.

Öyle ki düşüncelerin vücut bulmuş hali diyebiliriz. Hatta düşündüklerimizi bazen sözlerimizle ifade edemezken dilimizle söyleyemezken, söyleyemediklerimizi beden dili ile bir çırpıda anlatıvermiş oluruz. Sözel olmayan bu davranışları etkili bir şekilde okuyup yorumlayabilen ve karşısındaki kişilerin davranışlarını nasıl algıladığını yönetebilen insanların, bu beceriden yoksun olanlara kıyasla daha başarılı bir yaşam sürdürdüğü araştırmacılar tarafında ortaya konmuştur.

Kamu ya da özelde görev alan yöneticilerin, hizmet sektöründe çalışan profesyonellerin, çocukları ile sağlıklı iletişim kurmak isteyen anne ve babaların beden dillerini etkili ve doğru kullanmaları iletişimlerine olumlu katkı sağlayacak olmakla birlikte, bulundukları ortama, sahip oldukları pozisyona artı bir değer katacak ve fark oluşturacaklardır.

Şunu unutmayalım lütfen; konuşurken hiçbir şey söylemeyebiliriz; ama susarken asla!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Jale Yeni Gökyer Arşivi