Mart 2020’de ülkemizde de görülen ve dalga dalga yayılıp hepimizi adeta eve, kapalı kapılar ardında kilitleyen  koronavirüs salgını nihayet üzerimizdeki baskını biraz olsun kaldırdı. Ülkemizde alınan tedbirler ve aşılamanın giderek artmasıyla birlikte de vaka sayıları hızla indi ve temmuz ayı ile birlikte normalleşme süreci de resmen başladı.

Normalleşme ile birlikte sokaklarda anormal bir hareketlilik e başlayıverdi. Loktantalar, kafeler, AVM’ler ağzına kadar doldu. Tatil rezervasyonları yapıldı ve insanlarımız akın akın deniz yolculuğuna çıkmaya başladı.  Meğer ne kadar çok özlemişiz normal hayatı. Elimizdekinin kıymetini ancak kaybedince anlıyoruz ya, sokakları, gezmeyi, arkadaşlarımızla bir yerlerde oturup iki yudum kahve içmeyi, telefonlarımızın esaretinden az da olsa kurtulmayı çok ama çok özlemişiz.

Normalleşme sürecinin özellikle turizm faaliyetlerine büyük katkı sağlayacağı da ortada. Temmuz ağustos dönemi yıllık izinlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı dönemdir. Tabi buna bir de kurban bayramında 11 gün olmasını beklediğimiz resmi tatil eklenince tatil kaçınılmaz oluyor. Rota ise bu dönemde deniz olacak yani Ege ve Akdeniz.   Özellikle hafta sonları Konya’ya yakın Antalya bölgesi 42 plakalı araçların hücumuna uğrayacak. Deniz turizmi tamam ama bizim ülke olarak turizm seçeneklerimizi de çeşitlendirmemiz gerekiyor. Doğa ve tarih turizmi de mutlaka alternatiflerimiz arasında olmalı. Çünkü bu güzel vatanın her köşesi ayrı bir cennet. Doğa’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e rotanızı nereye çevirirseniz çevirin mutlaka sizi cezbedecek bir doğal güzelliğe ya da insanlık mirası tarihi değerlere rastlarsınız. Bu kadar çeşitlilik herhalde dünyanın çok az ülkesinde var. Bunun kıymetini bilmeli ve fırsat buldukça gezip görmeliyiz.

Gazetemiz BBN Haber’in müdavimleri iyi biliyor, “Keşfet” sayfamız var. Bu sayfada yılın 365 günü ülkemizin cennet köşeleri ya da tarihi değerleri tanıtılıyor. Mutlaka göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Tabi ülkede var da Konya’da yok mu? Tarih, sanat ve kültür şehri Konya’da da saymakla bitmeyecek doğal güzelliklerimiz var. Tarih boşunca farklı kültürlerden pek çok farklı medeniyete beşiklik ederek Dünya tarihi içinde kendisine önemli bir yer tutan Konya’daSille (Siyata), Aya Elena Kilisesi, Kilistra Antik Kenti, Eflatunpınar Hitit anıtı, Çatalhöyük, Karahöyük, İvriz Kaya Kabartmaları, Bolat, Nekropol ve Bouleterion gibi önemli tarihi değerler Konya’nın kültür turizmi açısından potansiyelini göstermektedir. Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapan Konya, Hz. Mevlana ve Nasrettin Hoca gibi dünya çapında tanınan şahsiyetleri nedeniyle önemli bir turizm noktası olmuştur. Yine Konya müzeler şehridir. Konya merkezinde 7 (Mevlana, Karatay Çini eserleri, İnceminare, Sırçalı Medrese, Atatürk, Etnografya ve Arkeoloji Müzeleri) , ilçelerde 4 (Çatalhöyük Örenyeri Müzesi, Ereğli Müzesi, Akşehir Batı Cephesi Karargâhı Müzesi ve Akşehir Arkeoloji Müzesi) olmak üzere toplam 11 müze bulunmaktadır.

İl sınırları içinde yer alan Çatalhöyük Neoloitik Kenti UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde gösterilmektedir. Yine Konya’daki 5 merkez ise (Eşrefoğlu Camii, Konya - Selçuklu Başkenti, Anadolu Selçuklu Medreseleri, Eflatunpınar: Hitit Su Anıtı ve Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Alanı) Dünya Kültür Mirasi Geçici Listesi'nde bulunmaktadır. Ayrıca UNESCO İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirası Başyapıtları Programı çerçevesinde 2005 yılında Başyapıt olarak ilan edilen Mevlevî Semâ Töreni, 2008 Yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’ne girmiştir.

Görüldüğü gibi Konya önemli bir potansiyele sahip ve bunru avantaja çevirmek gerekiyor. Tabi önce Konyalılar ve Konya’da yaşayanlar bu değerlerin kıymetini bilmeli, gezip görmeli ve Konya’yı keşfetmeli…