Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Bu Topraklarda Yaşamak İçin Daha Kaç Kez Ölmemiz Gerekiyor?

Bu Topraklarda Yaşamak İçin Daha Kaç Kez Ölmemiz Gerekiyor?

Türkler, tarihin başladığı dönemlerde dünyanın ilk medeniyetini kurmuş, yazıyı keşfetmiş, insanlık tarihine yön vermiş kadim bir millettir. Türk medeniyetini ortaya çıkartan bu etnik-kültürel akım, pek çok milletin dayanağı olmuştur.

Türk Tarihi'ne ve Türklük'e gönül vermiş yerli ve yabancı birçok araştırmacı-tarihçilerin kanıtladığı üzere, Anadolu'nun Malazgirt'ten önce de bir Türk Yurdu olduğu, en az 10.000-12.000 yıldır Türklerin Anadolu'da olduğu gerçeği vardır.

Tarih sahnesinde son haliyle, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti adıyla varlığını sürdüren Türkler umarım kıyamete kadar da Anadolu’nun yegane sahibi olarak kalacaktır.

Ancak, atalarımız hiçbir zemin etüdü, jeopolitik konum, etrafımızdaki komşu devletler kimler... vb. araştırma yapmadan hayvancılık yapalım, ekip-dikip kendi kendimize yetelim gibi gerekçelerle Anadolu'yu yurt edinmişler.

Geçen zaman içinde, Anadolu'ya yerleşmenin bedelini asırlar boyunca torunlarının ödeyeceği bir tercih yaptıklarını bilemezlerdi. Bazen keşke Eskimolar gibi kutupları yurt edinmiş olsaydık, daha mı huzurlu olurduk diye düşünmeden edemiyorum.

Kader mi tercihleri oluşturuyor, tercihler mi kaderi bilemiyorum. Elbette bu topraklar dünyanın her açıdan en güzel yeri, ama daha kenarda suya, sabuna bulaşmayan bir köşede konuşlansak da, uğruna sayısız can, milyonlarca şehit vermese miydik?

Birçok tarihçiye göre, yazıyı ilk kullanan kavmin Türkler olduğu gerçeğiyle, neredeyse son yüz yıl gelinen noktada ne bu toprakları yurt edinenler ne Alparslan, ne Fatih Sultan, ne de Atatürk böyle bir neslin geleceğini bilemezdi.

Her karışı, şehit kanıyla sulanmış, bu topraklarda türeyen nesile bir bakın, sadece şu son Gölcük ve Hatay- Kahramanmaraş depremlerinde giden canlar (en az 70 bin can), kader mi yoksa tepeden tırnağa, müteahhidinden, izin verenine basiretsiz bir toplumun ürünü mü?

Kanun çıkarıcılar (ki onları biz seçtik, yani onlar biziz) ceylan deri koltuklarında hangi yakınımı nereye işe yerleştirsem telaşındayken, az gözlü müteahhidi, belediye görevlisi nerde daha kaymaklı rant var telaşındayken, marketçisi, pazarcısı, alıcısı, satıcısı, üreteni, tüketeni bir an önce nasıl köşeyi dönerim mücadelesi içindeyken, amiri, memuru, çalışanı işvereni, özetle tepeden tırnağa bu kadar yozlaşmışken, bunların hangisi yitip giden sadece bir masum bedenin bedeli olabilir bilemiyorum.

Son yaşadığımız bu büyük afetten sonra bari artık bir ders çıkarıp, silkinip kendimize gelme vaktimiz, öz hakiki Türk olma vaktimiz gelmedi mi?

Her defasında “Vatan size minnettar... Sizi asla unutmayacağız...” nidalarıyla defnettiğimiz şehitlerimiz için, birileri 3 kuruş faza kazansın diye yitip giden masum canlar için, lanet terör belasına verdiğimiz kahramanlar için... Adaletiyle, dürüstlüğüyle, zekasıyla ve başarısıyla yad edilen bir millet olalım artık.

Bu topraklarda yaşamak için, daha kaç kez ölmemiz gerekiyor. Vakit, şapkamızı önümüze alıp şu övünç duyduğumuz Türklüğümüze bir çeki, düzen verme vakti.

Hadi canım ülkem şimdi de değilse ne zaman?

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi