Yeşilin kırmızı gözyaşları
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de günlerdir ormanlar yanıyor, insanlar ölüyor, ormanı yuva edilen hayvanlar ölüyor, kaplumbağalar, tavşanlar, sincaplar ölüyor. Ahırdaki koyunlar, inekler ölüyor. Pek çok insanımızın evi, yuvası yanıyor. Bizim de yüreğimiz yanıyor. Hem can hem de mal kayıpları fazla, ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Büyük geçmiş olsun. Allah daha beterinden korusun inşallah. Yeşil dokunun kırmızı gözyaşları bizim de gözümüzü yaşartıyor.
Ülkemizde güneyde, batıda, güney batıda pek çok yörede yüzün üzerinde çıkan yangınlarda hayatını kaybeden yeşil kahramanların yanı sıra yanan evlerin, telef olan hayvanlar ve yetişmesi onlarca yıl alan ağaçların cayır cayır yandığını görüp de gözü yaşarmayan, yüreği yanmayan herkesin kendi insanlığını sorgulaması gerekir.
Yangın bölgelerindeki insanların yaşadığı acıların yanı sıra duyarlı vatandaşlarımızın dayanışması, iktidarıyla muhalefetiyle olayın sahiplenmesi, Konya Büyükşehir Belediyesi dahil, ülkemizin pek çok il ve ilçe belediyelerinin, kurum ve kuruluşlarının seferberlik halinde yardıma koşması, gönüllü yardım hareketleri, orada bir yudum su dağıtmak için koşturan insanların çabaları, tüm bunları izledikçe milletimizle gurur duyuyoruz. Türkiye güçlü bir ülkedir, kendi yarasını kendi saracaktır inşallah.
Ülkemizin Akdeniz kuşağında olması nedeniyle, özellikle yaz aylarında havanın çok sıcak, nemin az olduğu rüzgârlı günlerde orman yangını çıkma ihtimali yüksektir. Ki son günlerde yaşanan sıcak hava dalgası ve kuvvetli rüzgâr, yangın için elverişli bir durum. Dünyada her yıl ortalama 4 milyon hektar, Türkiye’de de 550 bin hektar civarında orman alanı maalesef yanmaktadır. Ülkemizde yaşanan orman yangını günlük listesi ve son durumlarını Orman Genel Müdürlüğünün web sayfası ve sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü günler öncesi bugünlerin geleceğin, sıcak hava dalgasının etkili olacağını günler öncesinde uyarmıştı. Bize düşen her afette olduğu gibi krizi yönetmek değil önceden hazırlıklı olup riski tespit edip hazırlıklı olmaktı. Özellikle orman alanlarında en ufak bir kıvılcıma neden olacak ortama hazırlıklı olmaktı. Olmadı önleyemedik. Ne diyelim Allah daha beterinden saklasın inşallah.
Şimdi yapacak bir şey yok zaman yaraların sarılması zamanı. Nitekim devletin en üst makamları dahil hemen her kurum ve kuruluş yanan alanların yeniden ağaçlandırması için seferberlik başlattı. TEMA Vakfı başta ilgili sivil toplum örgütleri hemen devreye girerek kampanyalar başladı. İlk etaptaki katılım ve desteklere bakılırsa en kısa sürede bu yerler yeniden ağaçlandırılacak eski haline döndürülecektir, inşallah.
Aslında TEMA Vakfı kurucu başkanı rahmetli Hayrettin KARACA’nın bizlere anlattığına göre yanan orman alanları söndürdükten sonra kendi haline bırakılırsa kendi kendini yenileyebilir. Nitekim bazı uzmanlara göre de söndürme çalışmaları tamamlandıktan ve soğuma gerçekleştikten sonra, yeniden ağaçlandırma için alanın sürülmesi gerekiyor. O alanın sadece ağaçlardan oluşmadığı, çok daha fazla türden oluşan bir ekosistem olduğunu düşünmemiz lazım. Ama sürüp ağaç dikersek o yörenin ekolojisini ve biyolojik çeşitliliğini kaybedebiliriz. Ormanın kendini toparlama kapasitesi vardır. Yeter ki başka amaçla insan eli değmesin.
Ormanlar, ekolojik ve ekonomik faydalarıyla; dünya genelinde, insanların geçimini sağlamakta, sosyal kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında büyük bir rolü vardır. Dünyanın çevresel geleceğini etkileyen küresel iklim değişikliğiyle mücadelede, en önemli karbon yutakları olan ormanlar insanlığın ve bütün canlıların geleceğinin sigortası konumundadır. Yetişkin bir kayın ağacı 1 saatte 1.7 kg oksijen üretir, 2.3 kg karbon dioksidi absorbe eder, yani havayı temizler. Yeşil örtü varsa hayat vardır.
Ormancılık zor bir meslektir. Ekolojik, biyolojik, ekenomk ve politik bilimlerin bir arada yönetildiği ekosistem yönetimidir. Fidan dikimi bunun bir parçasıdır. Planlama yapmadan hemen her yere ağaç dikelim, yanan alanlara zeytin ağacı, badem, ceviz sakız ağacı dikelim şeklindeki sosyal medya söylemleri doğru bir yaklaşım değildir. Yangın geçiren kızılçam alanlarındaki kızılçam kozalakları yangından bir süre sonra çimlenebilmektedir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki otsu flora ve makilikler birinci yıldan itibaren sahaya tekrar gelebilmektedir. Özetle doğa kendi kendini yenileme kabiliyetine sahiptir. Öncelikle yanan alanların söndürülmesinden sonra en az bir yıl kendi haline bırakılması gerekir. Doğanın doğal yolla tekrar toparlanması ve biyolojik çeşitlilik dahil ekolojik koşulların yeniden oluşması mümkündür. Yeterki başka amaçla (turizme açma, imar, yol vb) insan eli değmesin.
Eldeki istatistik bilgilerine göre orman yangınlarının çıkış nedenleri: Yangının çıkmasına neden olan ateşin, ana faktörlerini; 1- İhmal ve dikkatsizlik (%59), 2-Kasıt (%12); 3- Yıldırım (% 9); 4-Nedeni bilinmeyen ( %20) olmak üzere 4 grupta toplamak mümkündür.
Burada da görüleceği üzere en önemli faktör insandır. İnsanın ihmal ve dikkatsizliği sonucu orman yangını çıkmaktadır. Hepimiz şapkamızı önümüze koyup öz eleştirimizi yapmalıyız. Yöneticilerden, yetkililerden orman alanında piknik yapan sade vatandaşlara kadar hepimiz sorumluyuz.
Türkiye`de özellikle son yıllarda, ormanların korunması ve iyileştirilmesi, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarında büyük hamleler yapılmaktadır. Bu faaliyetlerin ülkenin ekonomisine ciddi katkılar yaptığı gibi, istihdamı da artırmaktadır. Türkiye, son 20 yılda yapılan ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışmalarıyla orman varlığını artıran ülkeler arasında yer almaktadır. Emeği geçen kahramanlara minnettarız. Aynı hamleler keşke yangın söndürme uçakları dahil ekipman hazırlığında da yapılmış olsaydı.
Ülkemizde çıkan yangınlardın nedeni araştırılıyor. İster iklim koşulları ister kasıtlı bunlar zamanla belli olacak. Ancak aynı zamanda pek çok yerde çıkması manidardır. Yanan alanların yeniden ağaçlandırmasının takipçisi olmalıyız. Buraların turizm merkezlerine katılması ve imara açılması yanlışına düşülmemesi en büyük dileğimiz. Öte yandan ormanı yakanlara uygulanan cezalarda gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Yeşil ve ağaç cennetle özdeşleştirildiğinden inananlar için değerlidir. İnsan olmanın onurunu taşıyan her birey yeşili yok etmeyi değil, bilhassa yeşil alanların çoğalması mevcudun korunması için çaba gösterir. Yaşamak ve yaşatmak için, geleceğimizin güvence altında olması için, hepimiz ormanın bekçisi olmalı ve orman alanlarımızı ve yeşil dokumuzu korumalı ve yaşatmalıyız. Unutmamalıyız ki ellerimizle yaktığımız ateşi gözyaşlarımızla söndüremeyiz. (En ufak bir kıvılcım dahi görüyorsanız Alo 112 veya Alo 177 arayın lütfen)
Bu vesile ile son orman yangınlarını söndürme mücadelesinde hayatını kaybeden başta Afyonkarahisarlı hemşerim Yaşar Cinbaş başta olmak üzere hayatını kaybeden Erdal Tolka ve tüm yeşil kahramanlara, gönüllü olarak yardım ederken canından olan Şahin Akdemir’e ve geçmiş yıllarda ateşi söndürmek için canını veren kahramanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim. Büyük geçmiş olsun. Kalın sağlıcakla…
NOT: Kıymetli okurlarım, bir süreliğine yazılarıma ara veriyorum. Yeni eğitim-öğretim dönemiyle birlikte burada veya başka bir yerde yeniden birlikte olmak dileğiyle, hoşça kalın, hakkınızı helal edin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.