“BAKTIĞIN BENİM, GÖRDÜĞÜN SENSİN”
Ne güzel demiş Mevlana...
Biz insanlar, kişiler hakkında yorum yapmaktan, eleştirmekten kendimizi alamıyoruz. Çok zaman, içten içe, kendi kendimize kaldığımızda bunun pişmanlığını duyuyoruz. Keşke demeseydim! Dilim kopsaydı da söylemeseydim, dediklerimizden çok çekiyoruz. Boşta bulunuyorsun, o an konuşma ortamı ve karşı tarafın teşviki seni itiyor. Senin için bir şey ifade etmeyen konular, başkalarının hayatını değiştirebiliyor. Bazen çok istesek de susmayı bilemiyoruz.
Aslında hepimizin içinde bastırılmış bazı duygular var. Belki biz bile bilmiyoruz bu duyguları.
Bir insan içinde neyi taşıyorsa, başkasına onu aktarır.
Sana yapılan bütün yorumlar aslında kendi davranış ve düşünceleridir.
“Yetersizlik yaşayan, sürekli karşısındakini küçümser.
Değersizlik hisseden, değersizleştirir
Yetinemeyen, sürekli eleştirir
Öfke taşıyan, suçlar durur
Utancı olan, başkasını utandırır
Sevgi taşıyan, sevgisini hissettirir, güzel sever
Tutkuları olan, hayalleri olanı destekler”
Kim sana ne veriyorsa, kaynağı kendisidir aslında.
İnsan insanın aynasıdır.
Kusur bulmak için bakarsan kusur bulursun. Güzel bakarsan güzel görürsün.
Kendiyle kavgalı olan biri, ne sevebilir, ne de kendini sevdirir. Boşuna o kişileri düzeltmeye çalışmayın. Kendisinin farkına varmadığı sürece sizin onun için yapabileceğiniz bir şey yoktur. Kendi kendisiyle baş başa kalmalıdır.
Onun için;
Zamanınızı kıymet bilen için,
Sözlerinizi, sizi gerçekten dinleyenler için,
Sevginizi de hak edenler için harcayın…
Geçmişin gölgesinden kurtulun. Önünüze bakın.
Yanında, yöresinde huzur bulduğunuz, mutlu olduğunuz insanlarla olun. Size negatif enerji veren, varlığıyla bile olsa sizin huzurunuzu kaçıran insanlarla çok da bir arada olup ruh sağlığınızı da bozmayın. Dünyaya bir kere geliyoruz. Kimse kimseye lafla, sözle değilse bile duruşuyla, bakışıyla dahi zulmetmemeli. Kul hakkını hepimiz biliyoruz değil mi? İmtihanın büyüğü...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.