Prof. Dr. Turan Akkoyun

Prof. Dr. Turan Akkoyun

Mukavemet Mahalli

Mukavemet Mahalli

Hareket alanın kısıtlı olmasının yanı sıra dinamikleri engelleyen hususların başında gizli ve açık dirençler gelmektedir. Dinamikler, iz bırakan şahsiyetler olarak ele alındığında bizzat müşahede edilenler ileride çok daha geniş kapsamlı sonuçlara kapı arayabilecek gibi görüntü arz etmektedir. Zira bugüne kadar Ömer Fevzi Atabek, Abdullah Özkaynak, Mehmet Saadettin Aygen, Abdullah Mahir Erkmen, Hacı Ali Bey, Seyit Ahmet Arvasi, Ahmet Tevfik İleri, Adnan Menderes, M. Fahrettin Kırzıoğlu, Mehmet Eröz, Enver Konukçu gibi değerlere dair muhteva bakımından birbirinden farklı nitelikte etkinliklere giriştik. Etkinliklerimiz ekseriyetle ilk andan itibaren ilgi görürken, sunumlar akademik ve kültürel kazanımlar sağlarken bazen çeşitli engellemelere takılabilmesi dikkat çekicidir. Teşvik, katkı adımlarının önemi hem çalışmalarda, hem etkinliklerde, hem medyada sık dillendirildiğinden burada engelleme çabalarından örneklendirmelere gidilecektir.

Mukavemet mahalline odaklanacak olursa en başta “öldürücü” sahiplenme öne çıkmaktadır. “Bana aittir benden başkası ya da en azında ben olmadan asla” gibi özetlenebilecek hususiyetler hemen herkesin malumudur. Daha önce kapsamı dar da olsa gerçekleştirilen iki çalışma verilebilecek örneklerdir. Bu hususun araştırılacak şahsiyetlerle sınırlı olmadığını da ifade etmek gerekmektedir. Kendini bir şekilde kamuoyunda tutmaya çalışanlar “mali haklar”, “hukuki haklar” gibi akademik saygı bakımından son derece anlamsız hususiyetleri telaffuz ettiklerinde muhtemel çalışmalara mukavemet göstermekle kalmamakta aynı zamanda kıymet verilen kültürel değerin üzerine toprak atmaktadırlar.

Diğer bir husus genel olumsuz eskin arkaya alınmakta hatırlanma ve hatırlatılma engellenmektedir. Eskin dağılmaya başladığında “şaibeli” yakıştırması gündeme alınmaktadır. Toplumun yeterince gergin olduğuna üstü kapalı vurgu yapılıvermektedir. Böylesine bir kavramın dört defa milli iradenin desteğini alan bir hareketin liderine hem de hukuksuz yargılama sonucu idam edilen devlet adamına yarım asır sonrasında dahi pervasızca kullanılabilmesine dikkat edilmelidir. Bunu çekinmeden milli iradenin çoğunluğuna talip olan siyasi oluşum adına da dillendirebilmekte olması ise ayrıca düşündürücüdür. Böyle olunca başarısız sonuç da kaçınılmaz olmaktadır. Elbette bunun değerlendirmesini kendilerine bırakılmaktadır.

Akademi ve düşünce insanları için de durum daha farklı değildir. “Merhum hocamız için anma toplantısının yapılması sevenlerini ziyadesiyle ile memnun ediyor. … Hocanın yanında Master ve Doktora yapmış, 1970 yılından vefatına kadar bağlantısı hiç kesilmemiş bir hemşerisi olarak, bu söyleşide herhalde kendisi ile ilgili benden bir kaç söz işitmek isteyecek katılımcılar olabilir. Böyle bir etkinlikte beni ıskalamanızı maksatlı olduğunu düşünmek istemiyorum. Mazim itibariyle böyle toplantılara çok iştirak ettim. Yönettim, konuştum. Hocama olan minnetim, saygım ve vefa olarak en iyi şekilde bir söyleşi olsun isteğim için bu sitemi yapıyorum.” Teşvik ve mukavemet birbirine karışmaktadır.

Mukavemet mahallinde ilerlenmeye çalışılırken bilhassa kısa mesajlarda klavye kurbanı da olunabilmektedir. Son derece takdir edici ifadelerin ardından gelen “olumsuzluktur” deyişi moralleri sıfırlamaktadır. Ancak düzeltme kelimesi ekrana yansıdığında mahcubiyet ve mutluluk birbirine karışmaktadır. Zira olumsuzluk aslında “ölümsüzlük” yani ebediliğin sütunu haline gelmektedir.

Bizzat yürüttüğümüz ya da içinde yer aldığımız projeler göstermiştir ki mukavemet mahallinin aşılması sonrasında ortaya çıkan eserler yeni menzillere açılmakta, diğerleri ise “başka baharı” beklemeye devam etmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Turan Akkoyun Arşivi