Sami Gediz

Sami Gediz

İçecek süte muhtaç hale gelmeyelim

İçecek süte muhtaç hale gelmeyelim

Konya yine bir olayla Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Zaten absürt bir durum olmasa Konya niye ulusal medyanın dikkatini çeksin ki? İnsanlığa faydalı bir şey icat etsen bile ulusal medyada bu kadar yer alamazsın. Konu ne diye sorarsanız; Süt Banyosu!

 

Bir dengesizin süt kazanının içerisine girip banyo yapması ve diğer dengesiz arkadaşının onu çekip Tiktok uygulamasında paylaşması ile patladı her şey... Konya’da bu firma gibi onlarca süt toplama merkezi var. Üreticiler bu toplama merkezlerine sütlerini verir, bu toplama merkezlerinden de firmalar süt satın alır. İşlem böyle devam eder.

 

Bu olayla Konya’yı karalamak isteyenlerin eline koz geçti. Vay efendim “o adamın banyo yaptığı sütleri mi içiyorduk?”gibi birçok senaryo üretilerek 300-500 kişinin ekmek yediği, vergi rekortmenleri listesinde yer alan büyük firmalarımıza çamur atacak seviyeye kadar gelindi...

 

2 dengesizin yaptığı bu saçmalık yüzünden işyeri sahibinin fabrikasına da mühür vuruldu. Bununla birlikte bu firmadan süt alıyor diye 2-3 firmanın ismi sosyal medyada paylaşılarak hedef tahtası haline getirildi.

 

Ulusal medyanın haberi veriş şekli de çok kötüydü. Sanki biz Konya olarak sık sık süt toplama merkezlerinde süt banyosu yapıyormuşuz gibi bir algıyla haberler verildi. Tamamen algı operasyonu yapılıyor diyebilirim.

 

Üstelik ülkemizde süt politikası bir türlü rayına girmemişken bu tür manipülasyonların yapılması manidar. Süt politikası ile ilgili Ulusal Süt Konseyinin verdiği fiyatı yeterli bulmayan bir siyasetçinin yaptığı açıklamaya bakalım.

           

Süt üreticisi mağdur durumdadır. Süt üreticilerinin temel girdileri olan ilaç, veteriner hekim hizmetleri, gübre, mazot, tarımda kullanılan elektrik ve bunlara bağlı olarak süt üreticisinin en temel girdisi olan yem fiyatları sürekli artarken, bugün bir litre süt 2,3 liradır. Ulusal Süt Konseyinin 15.11.2019- 31.12.2020 tarihleri arası için belirlediği 2,3 TL/kg fiyatı, bugünkü şartlarda süt işletmelerinin maliyetlerinin altında kalmıştır.

 

Süt üreticisinin geçen yıl ile bu yılki temel girdileri mukayese edecek olursak, Geçen yıl mısır silajının tonu tarlada 170 TL. iken, bu yıl 280 TL’dir. Mısır silajındaki yıllık artış yüzde 60’tır. Geçen yıl tonu 350-400 TL. olan saman balyası, bu yıl 700-800 lira civarındadır. Saman balyasındaki artış yüzde 100’e yaklaşmıştır. Yonca kuru otunun tonu geçen yıl 900 TL. iken, bu yıl 1.400 TL. olmuştur. Yonca kuru otundaki yıllık artış yüzde 65’tir. Süt yeminin tonu geçen yıl 1.350 TL. iken, bu yıl 1.950 TL. olmuştur. Süt yeminde artış yıllık yüzde 44’tür. Besi yeminin tonu geçen yıl 1.250 TL iken bu yıl 1.750 TL. olmuştur. Yıllık artış oranı yüzde 40’tır.

 

Tarımda kullanılan elektrik bir yılda yaklaşık yüzde 40 zam görmüştür. İlaç ve veteriner hekim hizmetlerindeki artış da yıllık yüzde 30’un üzerindedir. Temel girdileri ortalama olarak % 50’ler civârında artan süt üreticisinin ürünü hiç artış göstermemiştir. Süt fiyatının üreticinin elinde iken 2,3 lira, markette 6-7 lira olması kabul edilemez. Eğer ülkemizde zaten yıllardır zor durumda olan hayvancılığın bitmesini istemiyorsak, süt fiyatının en az 3,5 lira olması gerekmektedir. Süt yem paritesinin 1,5’un altında olması demek üreticinin üretimden çekilmesi ve ithal süte, ete ve damızlık, besilik hayvana muhtaç olmamız demektir.”

 

Durum böyleyken süt konusunda daha fazla kaşınmayalım isterseniz, yoksa içecek süte muhtaç duruma geleceğiz...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Gediz Arşivi