Keşke, keşke, keşke!..
Dilimiz her zaman “Önce sağlık, huzur ve mutluluk” dese de ister kabul edelim ister etmeyelim gönlümüz hep “Meslek, iş, aş, para ve gelecek” demiştir.
Çocuklarımıza bu durumu öyle aşılıyoruz ki onlar daha okula başlar başlamaz kendilerini adeta bir yarış pistinde buluyorlar.
Çocukların tek bildiği kavramlar; Deneme sınavı, ödev, doğru, yanlış, derece, yüzdelik dilim, LGS, TYT, AYT…
Tanıştırılmadıkları için bilmedikleri kavramlar; Mutluluk, resim, şarkı, oyun, hayal, sevinç, üzüntü, gözyaşı, empati, zorluklarla mücadele…
Çocuğa en büyük ihanet nedir biliyor musunuz? “Ben hayatın tüm zorluklarını yaşadım. Onlar yaşamasın!” anlayışıdır.
Osmanlı İmparatorluğunda şehzadeler bile böyle bir abartı yaşam görmemişlerdir.
Çocuk üzülmeyecek, ağlatılmayacak, ağlatanın ya da üzenin ocağına incir ağacı dikilecek.
Çocuk çanta bile taşımayacak. Gerekirse sınıfa kadar çanta anne baba tarafından taşınacak. Onun kılı bile yorulmayacak.
Çocuk okula dolmuş, otobüs ya da yürüyerek gitmeyecek. Servis sokağa değil evin önüne kadar gelip alacak.
Çocuk 1 isterse 10 alınacak. O asla üzülmeyecek.
Ergenlik, karakterin kadere dönüştüğü yaştır. Ergenlik öncesi beyin, yaşadığı zorluklarla mücadeleyi öğrenir. Empatiyi, vicdanı, merhameti, güzel ahlakı öğrenir. Mutluluğu öğrenir. Kısaca ham iken pişip yanmayı öğrenir.
Ergenlik sonrası beyin ham kaldı ise o beyin artık çiğdir. Bırakın yanmayı pişmez bile artık…
Bu durumu yaşanmışlıklarla pekiştirmek daha doğru olacak sanırım.
Sağ beyin gelişimi üzerine İstanbul’da verdiğim bir seminer sonrası “Hocam sizle görüşebilir miyim?” diyen orta yaşlarda bir hanım yaklaştı. “Buyrun!” dememle birlikte gözlerinden çeşme misali yaşlar akmaya başladı. Kendisini biraz sakinleştirmeye çalışsak da başarılı olduğumuz söylenemezdi.
Bu bayan bir anne idi ve derdi o kadar büyüktü ki üzülmemek elde değildi. Sözler ağzından hep ağır yaralı ve koma şeklinde çıkıyordu.
“Hocam, seminerinizi baştan sona kadar dinledim. Siz hep ergenlik öncesinden bahsettiniz. Anne, baba, öğretmenlerin yaptığı hatalardan bahsettiniz. Biz o hataların en büyüğünü yaptık. Şimdi onların cezasını çok ama çok acı çekiyoruz.
Oğlum doğuştan çok zeki bir çocuktu. Okuma yazmayı 4 yaşında kendi kendine öğrendi. Biz onu en iyi okullara gönderdik. Her isteğini yerine getirdik. Ne istedi ise mislisi ile aldık. En iyi özel hocaları tuttuk. Gece gündüz ders çalıştı. Deneme sınavlarında hep ilk üçte idi. Yaz tatilleri bile elinden test kitapları düşmezdi.
Üniversite sınavında Türkiye’de ilk 50’ye girerek hayalindeki tıp fakültesine girdi.
Tüm zorluklar bitti derken asıl zorlukların yeni başladığını üniversite ikinci sınıfta öğrendik. Oğlum büyük boşluğa düştü. ‘Hayattan zevk almıyorum artık..’ deyip intihara kalkıştı ve bunu 2 defa daha denedi. Diken üstündeyiz. Her an bir şey olacak diye ödümüz kopuyor.
Sizin seminerinizi dinledikçe kahroldum. Biz çocuğumuza zorluklarla mücadeleyi öğretmedik. Resim yaptırmadık. Şarkı söyletmedik. Hayattan zevk almayı öğretmedik. Hayal kurdurmadık ve mutlu olmayı öğretmedik. Kabul ediyorum. Bu vebal önce benle eşimin daha sonra öğretmenlerin. Allah’ım affetsin bizi. Biz çocuğumuzun kaderini kendi elimizle çizdik ve mahvettik.
Keşke, keşke, keşke oğlum tıp fakültesine gideceğine sanayiye gitseydi. Sanayide çırak olup eli yüzü kapkara olsaydı. Üstü başı yağ koksaydı ama eve mutlu gelseydi…”
İnsan mutluluk yolunun kıymetini mutsuzluk yolunda yürümekle öğreniyor maalesef.
Cenab-ı Hak bu annenin yar ve yardımcısı olsun inşallah.
Yaşanmış bu olaydan umarım anne, baba ve meslektaşlarım birazcık ders çıkarırlar.
Çocuğun kaderinde yazılan rızk ve mesleğe kimse ama hiç kimse engel olamaz. Lütfen bunu unutmayalım. Ayrıca söylemekten hiçbir zaman bıkmayacağım şu sözün de her zaman arkasındayım “Ergenlik öncesi ders, ödev ve testlerin meslek kazanımına katkısı sıfır oğlu sıfırdır.”
Çocuğunuza gereksiz bilgileri değil hayatı, zorluklarla mücadeleyi, vicdanı, merhameti ve mutlu olmayı öğretin. Merak etmeyin gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Bırakın çocuğunuz kendi kaderini kendisi çizsin. Emin olun ki onun çizdiği kader hem sizi hem kendisini ömür boyu mutlu kılacaktır.
Sağlıcakla kalınız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.