O Sen miydin?
Amatörce çekimler, basit sahneler, masallarda bile olmayan tesadüfler ve sonu başından belli olan o eski Türk filmlerini neden bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar izleriz?
“Eskiden” ile başlayan sözlerde neden hep içimizi şöyle bir çeker ve özlemle hasretle yanıp tutuşuruz?
Bu soruların cevabına “doğallık, güzellik ve samimiyet…” desek sanırım yanlış söylemiş olmayız.
İnsanlar eski zamanı özlemiyor aslında. İnsanlar günümüzde kaybolan ancak eskiden sürekli yaşatılan sevgi, saygı, edep, ahlak, komşuluk, dostluk ve arkadaşlıkları özlüyor.
Güzel insanları özlüyor.
Yaşanmış güzellikleri özlüyor.
Üzerlerinde kara önlük, gönüllerinde bembeyaz hayalleri olan öğrencileri özlüyor.
Saygıda kusur edilmeyen ve toplumun en değerlileri olan eskinin muallimli yıllarını özlüyor.
O zaman “Eskiler mi güzeldi yoksa eskiden mi güzeldik?” sorusu akla geliyor.
Buyurun bu sorunun cevabını yaşanmış bir hikaye ile noktalandıralım ve yorumu size bırakalım...
***
Adam 28 yıl önce ilkokul öğretmenini parkta görünce, utanarak yanına yaklaşıp “Hocam beni tanıdınız mı?” dedi.
Yaşlı öğretmen:
“Hayır tanımadım.”
Adam: “Hocam nasıl tanımazsınız! Ben ilkokul öğrenciniz M....a. Hocam sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de “Herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım” demiştiniz. Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum.
Sizden bir komut daha geldi.
“Şimdi herkes gözlerini kapatsın.”
Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti. Saati cebimden sessizce almış, devamla aynı sessizlik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. Sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı. Hocam ben şimdi 40 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi, o gün sizden almışım. Her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
“Utancı bilerek yaşamak korkunç...
Daha da korkuncu, bilerek yaşatmak.” derler..
Hocam siz bana o utancı yaşatmadınız. Yaşasaydım unutur muydum? Doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım hocam.
Şimdi hatırladınız mı beni?
Yaşlı öğretmen yan yana oturdukları bankta öğrencisine yaslanarak:
“O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım.”
Sizlere "Gözlerinizi kapatın" dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı oluşsun istememiştim.
O sen miydin?
Bilmiyordum, nasılsın?
***
Sağlıcakla kalınız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.